Soframızdaki davetsiz misafir

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

GENİŞ AÇI / Serhat Gürleyen Gıda fiyatlarındaki artış ürkütücü boyutlara ulaştı. Buğday, prinç, mısır, soya gibi temel gıda malzemelerindeki son yıllardaki artış yüzde 50 ile yüzde 100 arasında değişiyor. IMF ve Dünya Bankası uzmanları "Dünya ekonomisinin görünümü" raporunda emtia fiyatlarındaki yükselişin bundan önceki yükseliş dönemlerine göre daha şiddetli olmasına ve daha uzun sürmesine dikkat çekiyor. Gıda fiyatlarındaki artış tarım ürünleri ihracatçısı olan az sayıda ülke dışında hemen herkes için önemli bir tehdit oluşturuyor. Ancak faturanın büyüğü net tarım ürünü ithalatçısı olan gelişmekte olan ülkelere ve özellikle EMEA ülkelerine (Gelişmekte olan Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri) çıkıyor. Bunun iki temel nedeni var: (i) Gelişmiş ülkeler buğday, soya, pirinç gibi bazı temel ürünlerde net ihracatçı konumda. Dünya buğday ihracatındaki en büyük 5 oyuncunun dördünü gelişmiş ülkeler oluşturuyor: ABD (yüzde 24), Avustralya (yüzde 16), Kanada (yüzde 14). Dünya soya ihracatında ABD yüzde 37 ile en büyük oyuncu konumunda. Dünya pirinç ihracatında ABD (yüzde 13) ile en büyük üçüncü oyuncu konumunda. (ii) Gıda harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı gelir seviyesiyle ters yönlü bir ilişki içinde. Gıda harcamalarının toplam harcamalar içindeki payı refah seviyesi yüksek ülkelerde yüzde 15-20 düzeyinde, buna karşı gelişmekte olan ülkelerde gıda harcamalarının payı yüzde 30-35 seviyesine yükseliyor. Deutsche Bank'ın (DB) mart ayında yayınladığı bir çalışma tarım ürünleri fiyatlarındaki artışın tarım ürünü ihracatçısı birkaç ülke dışında çoğu EMEA ülkesinde refah seviyesini düşürdüğünü ve enflasyon seviyesini artırdığını gösteriyor. Genelde ithalatçı olan EMEA ülkelerinde gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisi 2.2 puan ile rekor seviyede yüksek. Buna karşı net ihracatçı konumda olan Latin Amerika ve Asya ülkelerinde gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisi 1.3 puan ve 0.8 puan düzeyinde kalıyor. Lafı fazla uzatmadan Türkiye özeline dönelim. Enflasyonla mücadelede çok zor bir dönemden geçiyoruz. Enerji ve gıda fiyatlarındaki şiddetli ve kalıcı yükseliş küresel enflasyon beklentilerini yükseltmeye ve genel fiyatlama davranışlarını bozmaya başladı. Türkiye'de gıda ürünleri TÜFE sepeti içinde yaklaşık yüzde 30'luk bir ağırlığa sahip. Son 12 ay itibariyle baktığımızda gıda fiyatları yüzde 13.4 ile konuttan sonra (yüzde 14.7) en çok artan mal grubunu oluşturuyor. Gerek uluslararası kuruluşların yaptıkları tahminler, gerek sektör temsilcilerinden aldığımız yorumlar gıda fiyatlarındaki yükselişin 2008 yılının kalan döneminde de süreceğini gösteriyor. Gıda fiyatlarındaki artışın dolaylı olarak diğer mal ve hizmet fiyatlarını yukarı çekmesini ve enflasyonist beklentileri artırmasını bekliyoruz. Türkiye enerji ve gıda fiyatlarındaki şiddetli artışlar ve servis sektöründeki katılık nedeniyle 2006-2007 yıllarında enflasyon hedefini tutturamadı. Mevcut gidişat 2008 yılında da geleneğin bozulmayacağını, yıllık enflasyonun yüzde 4'lük hedefin çok üzerine yüzde 8'lere çıkacağını gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019