Soçi zirvesi
Erdoğan-Putin zirvesi dünyanın merakla beklediği önemli bir dönüm noktasıydı. Zirve ne kadar tahıl koridorunun yeniden açılması, Ukrayna ile Rusya’nın arasındaki tansiyonunun bir nebze bile düşmesi üzerine odaklandıysa da bu zirve, Türkiye için bundan çok daha fazlasıydı. Zirvede konuşulan konuları ve geleceğe dair verdiği sinyalleri iki temel noktada değerlendirmek lazım. Birincisi; Türkiye-Rusya ilişkilerine dair olan ilişkiler, ikincisi ise tahıl koridorunun geleceği.
Birinci aşamada konuşulan ve Türk-Rus ilişkilerini yakından alakadar eden konuları değerlendirelim. Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santralleri üzerinde görüşmeler yapıldı. Bu santrallerin hayata geçmesi sadece Türkiye’nin nükleer enerjiye geçmesi açısından değil, aynı zamanda Türk-Rus ilişkilerinin ayrılmaz bir bağ ile bundan sonrası için bağlanması anlamına geliyor. Nükleer tesislerin yapımında Rus altyapısı ve Rus teknolojisinin kullanılması, Türkiye ile Rusya arasında yıllardır var olan ilişkileri daha da farklı bir boyuta taşıyacak.
Konu enerji iken; ikili ilişkilerin en önemli dayanak noktalarından biri Rusya’dan alınan gaz. Tüm Avrupa Rus gazı sıkıntısı çekerken; Putin, Rusya’nın Türkiye’ye verdiği gazın devam edeceğini açıkladı. Bu hem Türk ekonomisi hem de stratejik açıdan önemlidir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki, gün olur devran döner, şartlar değişir, bugünkü ilişkiler farklı bir noktaya gider, aynı yakınlık devam etmeyebilir. İşte o yüzden, Türkiye bugünün avantajlarını kullanırken, yarın için de farklı enerji politikaları geliştirmek zorundadır. Rusya’dan bugün alınan gaz veya birlikte kurulan santraller, bugün için doğru hamleler olsa da şartlar değiştiğinde sıkıntı yaratabilir. O yüzden şimdiden imkanları farklılaştırma yoluna gitmek şarttır.
Suriye ve Libya konuları gündeme geldi. Üzerinde çok durulduğu kanaatinde değilim. İki tarafta iki ülkede huzur ve sükûnet taraftarı. Ancak bu huzurun nasıl sağlanacağı konusunda ve nasıl politikalar izleneceği noktasında antant kalınmış bir durum yok. Diğer bir deyişle Suriye ve Libya’da iyi niyetli temenniler dışında büyük bir gelişme beklememek lazım.
Konuşulan bir diğer konu, başta tahıl olmak üzere tarım ürünleri konusunda işbirliği. Böyle bir süreçte, Rusya ile yapılacak bir tarım anlaşması ve mevcut anlaşmaların ilerletilmesi Türkiye’ye büyük katkı sağlar. Gıda fiyatlarının arttığı, gıda güvenliğinin gitgide endişe yarattığı bir dünyada bu noktaya çok önem veriyorum.
Çok detay verilmese de savunma işbirliği konuşuldu ve daha fazla savunma iş birliği yapılacağı konusunda fikir birliğine varıldı. Detayları bilmesek de akla şu soru geliyor. Henüz S-400’lerden dolayı, Amerika ile yaşadığımız başta CAATSA yaptırımları ve diğer problemler devam ederken buna yenilerinin eklenmesi ne kadar doğru olur zaman gösterecek.
İki ülkenin merkez bankası başkanları ayrıca görüşmeler yaptılar. İki ülkenin karşılıklı ticaretinde yerel paranın kullanılması başta olmak üzere, birçok finansal işbirliği konusunda görüşüldüğü belirtildi. Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkması sonrasında böyle bir mutabakatın her noktada ve kapsamlı bir şekilde hayata geçmesi çok büyük önem taşıyor.
Turizm konusu da ele alınan önemli konulardan biriydi. Son yıllarda Türk turizminin en önemli dayanağı Rus turistler olmuştu. Fakat savaş sonrası yaşanan gelişmeler, bunun ekonomik ve finansal etkileri bu yaz Türk turizmini büyük ölçüde Rus turistlerden mahrum bıraktı. Bu sezon kapandı olan oldu, biten bitti. Ancak önümüzdeki yaz için şimdiden ele alınacak ödeme yöntemleri, ulaşım, acente yapılanmaları noktasında hızlı girişimlerin yapılması Türk turizmine büyük katkı sağlayacaktır. Bu konunun görüşmelerde göz ardı edilemez, önemli bir başlık olduğunu düşünüyorum.
Elden geldiğince değerlendirmeye çalıştığım bütün bu başlıklar, Türk-Rus ilişkilerini ve iki ülkenin birbirleriyle olan diyaloglarını etkileyecek olan görüşme maddeleri. Ancak bütün dünyanın gözü şüphesiz ki, Tahıl Koridoru’nun yeniden açılıp açılmayacağı noktasındaydı. Öncelikle Rusya’nın iki kere uzatmasına rağmen, bu anlaşmadan niye çıktığını hatırlayalım. Rusya, Ukrayna’dan dünyaya dağılan tahılın ihtiyaç sahibi ülkelere yeteri kadar ulaştığına inanmıyor. Rus tarafının verdiği rakamlara göre, bu tahılın yüzde 44’lük kısmı Avrupa ülkelerine gitmiş. Geri kalanı, büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelere, az bir kısmı da açlık ile mücadele eden Afrika ülkelerine ulaşmış. Rusya bu durumdan rahatsız. Bu yüzden de 6 Afrika ülkesi ile ikili anlaşma yaptı ve gerekirse ücretsiz bir şekilde tahıl yollamayı taahhüt etti. Tabi bu süreçten Amerika memnun değil. Çünkü, Rusya’nın bu jestleri Afrika’daki etkinliğinin artması anlamına geliyor. Rusya için ikinci sorun; Ukrayna tahılının Tahıl Koridoru anlaşması sonrası dünyaya dağılımındaki esnekliğin aynısının Rus tahılına ve gübresine sağlanmaması. Rusya’ya göre anlaşmada adaletsizlik var. Üçüncü önemli nokta; Rus Tarım Bankası’na uygulanan SWIFT yasağının kaldırılması. Bununla beraber Rus tahılının dünyaya ulaşmasının sistemsel olarak da önünün açılması. Rusya’nın anlaşmadan temel çıkış sebepleri bunlardı. Rusya’nın tekrar anlaşmayı imzalama şartları yine bunlar.
Rusya iki öneride bulunuyor. Birinci, Türkiye üzerinden Rus doğalgazının üçüncü ülkelere ulaştırılması, ikincisi ise; Katar finansmanı ile Türkiye’de kurulacak işleme tesisleri ile Rus tahılının işlenip Afrika ülkelerine ulaştırılması.
Rusya söyleyeceğini söyledi. Türkiye arabuluculuk noktasında yapacağını yaptı. Şimdi mesele bu taleplerin BM ama daha önemlisi Amerika tarafından nasıl karşılık bulacağı. Yaptırımların yumuşaması, ambargoların kaldırılması noktasından baktığımızda, çok ümit yok gibi görünüyor. Ancak unutulmaması gereken şu ki; pandemi sonrası yaşanan ekonomik krizin üzerine Ukrayna Savaşı ve bu savaştan türeyen enerji ve gıda maliyetleri de eklenince dünya ekonomisi gitgide tatsız bir hal aldı. Dünyada hiçbir demokratik hükümet mevcut ekonomik tablolar ile baş edemez. Bir noktadan sonra artan gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklanan ekonomik buhran demokratik seçilmiş ülkeleri iktidarından eder. Avrupa’da Amerika’da bir an önce eski normale dönmek istiyor. Beni bu noktada iyimser kılan en önemli sebepte belki bu. Türkiye’nin; Rusya ile Ukrayna’yı savaşı tam anlamıyla bitirmek için masaya oturtma çabası ve dolayısıyla savaşın bitme ihtimali yakın gelecekte çok olası değil. Ama en azından atılacak bazı adımlarla bu sürecin ekonomik yükünü hafifletmek tarafların elinde. Kim ne derse desin, Türkiye’nin çabası da takdire şayan…