Smart beta: Pazarlama aldatmacası mı yoksa yeni varlık dağılımı yöntemi mi?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

ALEXANDER DAVEY
HSBC Küresel Portföy Yönetimi Alternatif Beta Stratejileri Direktörü

Yatırım sektörünün başarılı olduğu konulardan biri de bir fikri alıp, onu etkili bir şekilde pazarlamak. 2000’lerin ortalarında bir anda ‘durgun’ Borsa Yatırım Fonları’nın popüler yeni kuzeni smart-beta ortaya bu şekilde çıktı. Smart-beta’nın ne olduğu isminden pek anlaşılmıyor. Neticede tam olarak “beta” değil ve “akıllı” olduğu da kısmen öznel bir görüş. 2010 sonrasında terimin moda olmasıyla sayıca daha çok strateji, bazı durumlarda etkinliği dikkate alınmaksızın, smart-beta evrenine sıkıştırıldı. 2015’in sonunda birçok yatırım danışmanı smart beta yorgunluğunu kabul etti ve bu evrenin farklı segmentleri “faktör yatırımı”- nın (yatırım endüstrisinde çalışanların çoğunun isim değişikliği yapıp tekrardan piyasaya sürmekte hemfikir olmasıyla) daha iyi bir ad olduğuna karar verdi. Şimdi önümüze çıkan sorularsa faktör yatırımının ne kadar değerli olduğu ve kalitesini nasıl değerlendireceğimiz.

“Smart beta’nın yükselişiyle” ilgili sorun, iyi araştırılmış bir yatırım stratejisi ile akılda soru uyandıran geriye dönük testleri ilk bakışta ayırt etmenin gittikçe zorlaşması. Temel endekslere bağlı birinci kuşak smart beta ürünlerine baktığımızda konuyu bir çerçeveye oturtmaya başlayabiliyoruz. Alternatif ağırlıklı endeksin gücünün genel açıklamasının özünde yeniden dengeleme kavramı yatıyordu. Önceleri yeni bir kavram olmasa da şimdilerde bir endeks olarak resmileştirilerek temsil edilip, sistematik bir şekilde oldukça yoğun kullanılıyor. Bununla bağlantılı olarak dart atan, bilgisayar tuşlarına basan ve gazete okuyan maymunlara farklı şekilde referans gösteren ve birbirini tekrarlayan birçok makale yazıldı. Sistematik bir şekilde yeniden dengelenmiş ve rastlantısal olarak üretilen portföylerin %99’unun piyasa değeri endekslerini aştığı istatistiği ilgi çekmek için tasarlandı.

Bunun sonucu olarak son 15 yıl içerisinde XYZ’yi kullanmanın üstün performans sergilediğini gösteren geriye dönük testleri baz alan çok fazla “strateji ve endeks” oluşturulduğunu gördük. Fakat bu sahici bir kabiliyet mi yoksa verilerin şimdiye uyarlanmasının bir sonucu mu? Bu endekslerin ön plana çıkartılmasının bir nedeni de endeks olarak sunulan bir şeyin aktif yatırım stratejisinden daha çok geçerliliği olduğunun düşünülmesi eğilimi. Bir endeks açıklandığında, geriye dönük testi/simulasyonu tarihe geçiyor ve bu da gerektiğinden daha fazla geçerlilik verilmesine ve performansının “canlı” görülmesine yol açarak tehlike oluşturabiliyor.

Bununla birlikte, okuduğumuz birçok makalede eksik olan, özünde kontrol dışı olan önyargılar ile değer katmak üzere tasarlanan ve kasıtlı bir şekilde fazlaca kullanılan ve kontrol edilen riskler toplamı arasındaki net nitelendirme. Tüm smart beta’yı “pazarlama aldatmacası” olarak nitelendirip reddetmek tüm ürünleri müstesna olarak kabul etmek kadar kusurlu bir tavır. Odağın faktör yatırımcılığına doğru kayması beklenmedik bir olay değil. Hem emeklilik fonları hem de yatırım danışmanları (her ne kadar genel olarak aktif yöneticilerin görevinin bir parçası olarak sağlanmış “stil eğilimi” diye tanımlansa da) on yıllardır faktör yatırımcılığının içindeler. Tabii ki aktif yöneticiler hisse senedi seçimi becerilerine göre ücretlendirilmektedir. Bu yüzden, hedef faktör primlerinden yararlanmaksa, smart beta gibi iyi planlanmış bir strateji daha şeff af ve uygun maliyetli bir seçenek olabilir.

Aktif ve pasif yatırıma dair devam etmekte olan tartışmalar kadar faktör primleri de yatırımcılığın DNA’sının ayrılmaz bir parçası. Fama ve French’in akademik çalışması başlangıç için iyi bir taslak sundu ve piyasa betasının yanı sıra büyüklüğe ve değere bağlı primleri tespit etti. Bunun akabinde gelir/verim, kalite, momentum ve düşük volatiliteyle ilişkilendirilen primlerin tamamı kurumsal çevreler tarafından yaygın bir şekilde benimsendi. Müşteriler için kilit nokta, bunların hisse senedi portföylerine uygulanması. Dikkate alınması gereken ilk konu faktör priminin varlığının her ay, her çeyrek ya da her yıl iyi performans göstereceği anlamına gelmemesi. Değer yatırımcıları kendilerini gittikçe uzayan düşük performans dönemlerinde mağdur durumda bulabilirler. Bu faktör stratejisi veya aktif strateji için de geçerli. Simule edilen performans sık sık gerçekleşmiş kazançla uyumsuz görünüyor; söz konusu tutarsızlık satın alana kadar tüm grafiklerin neden soldan sağa yükseldiğiyle ilgili çok şüphe uyandırıyor. Hiçbir şey canlı bir performans ve gerçek paranın yönetilmesinden daha çok gönül rahatlığı sağlayamaz. En çok dikkat edilen konu performans olsa da, yatırımcıların en endişe verici olarak tanımladığı mesele ise kasıtsız risk. Tek bir hisse senedi herhangi bir zamanda birkaç faktörü temsil edebilir. Örneğin, değer ölçüsüne göre seçilmiş bir hisse senedi portföyü “değer maruziyeti” sunuyor gibi görülebilir ama sıkı denetim ve gözetim olmadan bu yatırım tarzı amaçsız hale gelebilir veya dağılabilir.

Erken dönem smart beta portföyleri, yeniden dengelendirme ile faktör maruziyetini bir araya getiren bir paket oluşturmaya çalışmış ve muhtemelen ikisinden de elde edebilecekleri iyi sonuçları elde edemediler. Şimdiki faktör endeksleri daha “saf” olmayı hedefl iyor ama müşteriler ve danışmanları yine de her modeli hem tarz sapması hem de istenmeyen maruziyetlerin riski için incelemeliler.

Varlık yöneticilerinin veya sağlayanların seçimine özen göstererek ve içgörü, araştırma ve geçmiş performans arasında net ayrım yapanlara odaklanarak, faktörleri emeklilik fonu portföyünde belirli ve etkili bir sonuç yaratmak için kullanmak mümkün. Bunu çoğu zaman birkaç aktif yönetici işe almaktan daha düşük bir maliyetle gerçekleştirmek mümkün. Bu nedenle, faktör yatırımını popüler olmuş abartılı bir çözüm olarak görmektense emeklilik planının dağılım (alokasyon) stratejisinin ihtiyaçlarını karşılamakta temel araç olarak göz önünde bulundurmak daha doğru.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar