Sizin proje karbon salıyormuş…
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrası siyasette de, yargıda da, ekonomi ve finansta da atmosfer değişti.
Ekonomi ve finans konusunda en çok tartışılan kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne ilişkin açıklamaları oldu.
Aynı tartışmalar, batı medyasının Türkiye’de darbe girişimi ve sonrasında yaşananlara ilişkin yaklaşımı için de söz konusu.
Biz kredi derecelendirme kuruluşlarının yaklaşımını ve niyetlerini sorgulama işini finans ve ekonomi editörü arkadaşlara bırakalım.
Ancak medya kısmıyla biraz ilgilenelim.
Batı medyasının bir bölümünde darbe girişimi sonrası Türkiye’ye yaklaşımında bir şaşılık olduğunu söylemek mümkün. Ama genellemek ne kadar doğru, bilemiyorum.
Ama bildiğim tekil bir olay var, onu paylaşayım.
Dediğim gibi siz yine de genelleme yapmamaya çalışın…
Batı ülkelerinden bir haber ajansının muhabiri, Türkiye’deki bir enerji şirketi yetkilisini arıyor ve görüşmek istiyor.
Bu şirketin devam eden ve hazırlıkları süren büyük ölçekli enerji projeleri var.
Muhabir randevuyu isterken, şirketin devam eden enerji yatırımlarını, yeni geliştirilen projelerine ilişkin bilgi isteyeceğini söylüyor.
Görüşmeyi kabul eden yönetici karşısındaki gazeteciden soru beklerken önce şu anlama gelecek bir ifade duyuyor:
Sizin falan yerdeki projeniz çok ağır karbon salıyormuş.
Ben de bir medya mensubu olarak prensipte “gazetecidir, istediği yerden başlar, sorar” diye düşünürüm.
Ama kimse kusura bakmasın. Yöneticiyi tanıyorum. Diyaloğumuzun derecesi haber kaynağı-gazeteci ilişkisinden öte, arkadaşız yani.
O yüzden söylediklerine güvenirim.
Bu gazeteci bence Batılı bile olsa Şark Kurnazlığı yapıyor.
Başkaca sorular sormaya da pek niyetli değil zaten. Çünkü, ne yazacağını önceden belirlemiş ve tek derdi haberini yazmadan önce şekil şartını yerine getirmek. Yani şirket yöneticisi ile birebir temas kurmuş görünmek, o kadar.
Yöneticinin ne söyleyeceği, ne kadar söyleyeceği, haklılığı, konu edilen projenin, muadili başka projelerle karşılaştırılması vs. diye bir derdi de yok.
Ayrıca sözü edilen projeyi de, hatta söz konusu muhabirin bilmediği diğer projeleri de biliyorum. Bu tip projelerin çevreye verdiği, verebileceği zararlarla ilgili fikrimiz de var az buçuk.
Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesi, ülkedeki enerji projelerini kredilendirecek küresel finans kuruluşları üzerinde ne derece etkili olur, onu yine finansçılara bırakalım.
Ama medya kuruluşlarının bu konularda tetikçilik yapmasının etkisini az buçuk tahmin edebiliyorum.
Delinin biri kuyuya taş atmış hesabı...
O taşı çıkarsanız bile su bulanmıştır bir kere.
Amaç da hasıl olmuştur herhalde.