Siz de tatmin oldunuz mu?

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Bir anı

Liseye girdiğim ilk yıldan itibaren sonbaharda hep şöyle bir manzara ile karşılaşırdık. İstanbul Teknik Üniversitesi sınav sonuçları açıklanırdı. Ve hemen dedikodusu yayılırdı. "Evet bu yıl bizim liseden şu kadar kişi İstanbul Teknik Üniversitesi’ ne girmiş". Bazı öğretmenlerimizden duyardık. "Yazık Hayri iyi çocuktu. Tıp fakültesine girdi; ama Teknik Üniversite’ye giremedi." Sınav sonuçlarının açıklandığı günden sonraki ilk pazartesi o ödül töreni yapılırdı. Bayrak töreninden sonra Teknik Üniversite’ye girenlere Okul Aile Birliği tarafından T cetveli ve pergel takımı hediye edilirdi. Biz adeta bu şekilde koşullanmıştık: Fen bölümü mezunu İstanbul Teknik Üniversitesi’ne girmelidir. O dönemde tüm üniversiteler için bir tek sınav sistemi kurulmamıştı. Örneğin, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi sınavları da ayrı yapılırdı. Ben, Orta Doğu Teknik Üniversitesi sınavlarına girmiş Makina Mühendisliği Bölümü’nü kazanmıştım. Merkezi sistemde

de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanmıştım. Bu iki sınav test usulü idi. İstanbul Teknik Üniversitesi sınavları hepsinden sonra idi ve klasik sınav sistemi ile yapılırdı.

Bir öğleden sonra matematik sınavına girmiştik. Bu sınavda 6 soru sorulmuştu. Ben bu 6 sorudan 5 tanesini çözmüştüm.

Her bir soruyu verilen bir kağıda çözmüş ve isimlerimizi kapatmıştık. İkinci gün öğleden sonra fizik ve kimya sınavına girmiştik. Bu sınav da aynı tarzda idi. Fizik sorularının hepsini, kimya

sorularının da yarısını yapmıştım. Yaptığım araştırmalara, daha önceki yılların sonuçlarına göre ben İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi’ne rahat girerdim.

Sınav sonuçlarının açıklandığını radyodan duyunca Bakırköy’den doğruca Taksim’e gittim. Taksim’den de Gümüşsuyu Binası’na koşa koşa indim. Sınav sonuçları binanın girişinde panolara asılmıştı. Listeler sınava giriş numarasına göre sıralanmıştı. Büyük bir heyecanla listelere daldım. Ama listelerde adımı bulamadım. Büyük bir telaş içinde tekrar taradım listeleri. Ama nafile, adım listelerde yoktu.

İnsanın hayatında bazı rastlantılar vardır, hayatın gidişatını değiştirebilir. Bende de öyle oldu. Bir dostumuzun oğluna rastladım. O, bu okulda öğrenci idi. O da listelerde benim adımı arıyordu. Durumu anlattım kendisine; çok şaşırdı. "Senin kazanman gerek. Ben girişte daha az soru yapmıştım" dedi. "Hadi sınav komisyonuna gidelim" dediğinde saat 16:45 idi. Büyük bir hızla Taşkışla binasına gittik. Sınav Komisyonu yazan kapıyı çaldığımda saat 16:55 gibiydi.

Kapıyı bir görevli açtı. "Sınav sonuçları" diye söze başladım. "Astık sonuçları" dedi. "Benim ismim yok" dedim. Görevli gayet rahat biçimde "Kazanmamışsındır; ondan ismin yoktur" dedi. Ben "Ama büyük bir yanlışlık yapıyorsunuz. Ben kazandım bu sınavı" dedim. Görevli bu kez kırmızı kart gösterdi "Sınava giriş broşüründe "Sınav sonuçlarına itiraz edilmez yazar"" dedi. Ben bu kez son hamlemi yaptım "Bu benim girdiğim tek sınav değil. Ben tıp fakültesini kazandım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni kazandım. Ama ben İTÜ’ye girmek istiyorum. Ve çok iyi biliyorum. Ben bu sınavı da kazandım" dedim. Bunun üzerine kapıdaki görevli yumuşadı "O zaman bir dilekçe yaz, komisyon incelesin" dedi. Saat neredeyse 17:00 olmak üzereydi. Köşede duran hademeden bir teksir kağıdı alıp dilekçemi yazıp verdim. "Yarın sabah gel bakalım" dedi görevli. O gece gözüme uyku girmedi. Sabah saat 9:00’da Sınav Komisyonu kapısındaydım. Kapıyı çaldım. "Gir" sesini

duyar duymaz içeri girdim. Oda sanki akşamdan kalmaydı. Sigara kokusu her yere sinmişti. Odada dört kişi vardı. Sanırım hocaydılar. Hepsinin sakalları uzamıştı. Gözlerinde uykusuzluğun

derin izleri vardı. Kendimi tanıttım. Hepsi birden ellerini bana uzattılar "Delikanlı geçmiş olsun. Önce seni rahatlatalım. Sen sınavı 23. olarak kazanmışsın. Biz bir yanlışlık

yapıp kartını düşük puanlılar arasına atmışız. Bunu görünce acaba başka bir yanlışlık yaptık mı diye sabaha kadar oturup tüm sınav sonuçlarını yeniden gözden geçirdik. Neyse ki tek

yanlış yapmışız. İyi ki de sen itiraz etmişsin. Aramıza hoşgeldin. Artık sen de bir Teknik Üniversitelisin" dediler. O zaman kurumun ne demek olduğunu anlamıştım.

Bir yorum

Son sınav skandalları bana bu anımı anımsattı. O yaşadığım gece korkunç bir gece idi. Sınava giren öğrencilerin ruhsal durumlarını anlayabiliyorum. Üstelik benim başka seçeneklerim de vardı. O gecenin sabahında görmüştüm ki, ülkemizde hocalar da vardı, kurumlar da. Ülkeme ve geleceğime güvenim artmıştı.

Bir ülkeyi ayakta tutan o ülkenin kurumlarıdır. Kurumlar güveni temsil eder. Yaşanan son skandallarla Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kurumu büyük yara almıştır. Güven sarsılmıştır. Yüzbinlerce gencin geleceğinin söz konusu olduğu, çocuklarını bu sınava hazırlamak için servet harcayan ailelerin bulunduğu bir ülkede sınav sisteminin güvenirliğine gölge düşmesi kolay kabul edilebilecek bir durum değildir. Yargının vereceği karar da yürekleri kolayına serinletemez.

"Ben tatmin oldum, sen tatmin oldun, o tatmin oldu, biz tatmin olduk, siz tatmin oldunuz, onlar tatmin oldular" fiil çekimleri beni hiç tatmin etmedi. Peki siz tatmin oldunuz mu?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019