Siyasi risk olumsuz ayrışmayı hızlandırıyor…

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Finansal piyasalarımızda olumsuz yönlü sert sıkıntıların yaşandığı bir haftayı geride bıraktık. Noel rallisi umudu ile tam aksini bekleyen yatırımcılar gelişmeleri algılamak ve izlemekte zorlandı, yılsonu bilançolarına ilişkin makyaj çabalarının etkisiz kalabileceği kanaati güçlendi. Türk Lirası değer kaybında yeni rekorlara tırmandı, her vadede faizler yükseldi, sermaye piyasaları geriledi; Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerdeki olumsuzluk artmaya devam etti. Yabancıların fiyatlamaya dahil ettiği olumsuzluklar içine siyasi olanların da girmeye başlaması bu sonuçta etkili oldu.

Fiyatlara yansıyan olumsuzluk düzeyinin ne kadarının TCMB ve Federal Reserve’nin aldığı kararlardan ve ne kadarının siyasi iktidar bünyesindeki çalışmadan kaynaklandığını ölçmek şimdilik pek olası görünmüyor. Fakat içeride para otoritesinin repo ihaleleri ile verdiği likiditeyi kısarak gecelik ortalama fonlama maliyetini yükseltmesi beklenmeyen bir şey değildi. Federal Reserve’nin parasal genişlemeyi kısması ise kısmen fiyatlanmıştı ve sürpriz sağılamazdı, fakat TCMB’nin aldığı kararlar sonrası piyasalarda beklediği eğilimlerin ortaya çıkmasını engelleyebilecek bir durumdu. Ancak siyasi irade içinde patlayan çatışmanın, tatile çıkmaya hazırlanan yabancıları uyarması ve Türkiye riskini azaltma yönünde harekete geçirmesi pek beklenen bir durum değildi. 2014 ilk çeyreğine ilişkin beklentiler çok daha erken sahne aldı ve içerideki tüm hesaplar bozuldu.

Türkiye’nin parasal genişlemenin kısılmasına bağlı olarak şekillenecek riskten kaçınma eğiliminden en çok etkilenecek beş gelişmekte olan piyasadan biri olduğu biliniyordu. Siyasi gelişmeler bu olumsuz ayrışmayı öne çekti. Siyasi iradenin yaşanan gerginliği, Batı ve sermaye karşıtı yaklaşımlar ile geniş kesimler nezdinde kendi lehine çevirmeye çalışması ise istikrarsızlık yönün- deki beklentileri iyice güçlendirdi. Gezi olayları sonrasında “faiz lobisi” ile özetlenen olumsuz tavrın geride bıraktığımız hafta içinde iyice ön plana çıkması yakın geleceğe ilişkin endişeleri iyice yükseltti.

İçinde bulunduğumuz koşullarda anormal düzeyde Türkiye riski taşıyan yabancıların bu riskini azaltmaya çalışması normaldir. Fakat siyasi iradenin bunu bahane ederek sermaye karşıtı bir yöne hızla kayması anormaldir. Hükümetin yerel seçimler öncesinde bunu yeni bir strateji olarak benimsemesi ve yaşanacak olumsuzlukları “şamarlatmayacağız” diyerek gerginlikle hiç ilgisi olmayan kesimleri de hedeflemesi çok daha sıkıntılı bir dönemin bizi beklediği anlamındadır. Bu büyük yanlıştan dönülmemesi durumunda cumhuriyet tarihin en ağır ve uzun süreli krizinin yaşanması olasılığı ön plana çıkmıştır. Geride bıraktığımız hafta genelinde yaşananların, önümüzdeki üç aylık dönemde gündeme gelebileceklere göre önemsiz boyutta kalma ihtimali artmıştır. Çaresizlik bataklığında çırpınıp, durumu iyice olumsuzlaştıracak tepkiler verilerek bu açmazdan çıkılamaz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar