Siyasi partiler için örgütlenme 2.0
Mehmet DOĞAN
Günümüz Türkiye’sinde siyasal örgütlenme biçimlerini ele aldığımızda, durağanlık ve kendisini sürekli tekrar eden geleneksel yapılarla karşılaşıldığı açıktır. Yerelden başlayarak ulusal çapta kademe kademe var olan kurumlar toplumun önemli bir kesimini dışarıda bırakarak yoluna devam etmektedir. Halihazırda siyasi partileri çoğunlukla 40 yaş üzeri aktörlerin yönettiğini, ancak diğer yandan ülkemizde 40 yaş altı nüfusun %64 oranında olduğunu da dikkate almalıyız. Teknoloji ve iletişim olanakları ile doğru orantıda dönüşen sosyo-kültürel konjonktürde, günümüz nesline ulaşmak ve siyasi örgütlere aktif katılımlarını sağlamak için yüzlerce yıldır süregelen örgütsel yapıların işlevsiz kaldığı apaçık görülmektedir. Dolayısıyla geleneksel örgütlenme modellerinin dönüşmesi zaruriyeti doğmaktadır. Tüm dünyada örgütlenme ve yönetim alanlarında yapılan çalışmalar ise asırlardır faydalanılan methodların verimsiz ve işlevsiz olduğunu tastik etmekte ve yeni modeller önermektedir. Benim önerim ise yeni bir –custom made- örgütlenme modeli oluştırmak olacaktır. Bu ihtiyacın temel sebebi seçmenin siyasi taleplerinin ve siyasal kurumların kısır döngü içerisine hapsolması tehlikesidir.
Öncelikle henüz karşılaşmamışlar için belirteyim. 2.0 tanımlaması bir ürünün, servisin ya da unsurun yenilenmiş, daha gelişmiş ve yeni nesil halini simgelemek için kullanılır. Örneğin Teknoloji 2.0 ya da Web2.0 derken daha yeni ve gelişmiş bir versiyonu tanımlamak amaçlanır.
Ülkemizde, geleneksel yapısını muhafaza eden siyasi parti örgütllerinde; belirli tarihlerde ya da olayların akabinde toplanılan, anmalar yapılan, mensup olunan parti ya da örgüt sembolleri taşınan organizasyonlar hepimizin malumu. Konuşanlar hep aynı ya da konuşması beklenilenler. Kalıplara ve limitlere hapsolmuş, kurulması beklenen cümleler üç aşağı beş yukarı benzer. Birkaç örnekle tabloyu özetlemek gerekirse; partilerin yerel ve ulusal kongrelerinde çeşitli biçimlerde anılan blok listeler üyelerin önlerine konulur. Şeffaf olmayan, delege ağalarının ve hemşehriciliğin etkin olduğu, adayların etkin bir biçimde tanıtılmadıkları (bazı örneklerde son dakika telefon aramalarıyla tüm tarafların üyeleri kendilerine çekmeye çalıştıkları) seçim süreçleri yaşanır. Tabiki partisine hizmet etmek için canla başla çalışan gönüllüleri unutmayalım, onların haklarını teslim edelim. Ancak diğer yandan kayırmacılığın, nufüs tüccarlığının ve baskınlık kurma gayretlerinin hedeflendiği, bu minvalde aktörlerin ilkel yöntemleri kullanmakta ısrar ettikleri gerçeğini de gözler önüne sermeliyiz. Mevcut örgütsel yapıların bilimsellikte uzak, olagelmiş, ilkel, üyelerinin gelişimini engelleyen ve dolayısıyla partilerin de yeni çağın gereklerinden uzaklaşmalarını sağlayan yapıları olduğu tespitini yapmak mümkündür.
Dolayısıyla Örgütlenme 2.0 adını verebileceğimiz yeni bir model öneriyorum.
Özetle, Örgütlenme 2.0 adını verdiğimiz bu modelin karakteristik özelliklerini niteleyelim:
- Geleneksel yöntemler durağan ve dışlayıcı iken, Örgütlenme 2.0 dinamik, seküler (baskıcı
olmayan, kucaklayıcı) ve barışçıl olarak tanımlanabilir.
- Örgütlenme 1.0 ile çoğunlukçu bir yapı kurulmuştur. Aynı fikre sahip en kalabalık kitleyi
oluşturmayı hedefler. Örgütlenme 2.0 ise çoğulcudur. Aynı kaygıları güden ancak farklı fikir
ve yöntemlere sahip insanlara ulaşarak bir senfoni zenginliğine ulaşmayı odak alır. Katılımcıları belirli bir siyasal, sosyal, ekonomik sınıf gözetilmeksizin sadece ‘’haklar ve duyarlılıklar’’ çerçevesinde bir araya getirir.
- Örgütlenme 1.0 ‘de kurallar sınırları oluşturur. Tüzük, üyelik bürokrasisi, içtahat, vizyon vb.
gibi unsurlar hareketin, örgütlenmenin sınırlarını oluşturur. Örgütlenme 2.0’da ise hukuk tek
sınırdır. Hukuk içerisinde kalan tüm yöntemler meşrudur. Aynı motivasyonla ve benzer
kaygılarla çözüm arayan tüm fikirler kutsaldır ve kabul görebilir.
- Örgütlenme 1.0 ile üyelik gibi bürokratik yöntemler kullanır. Örgütlenme 2.0 ise aynı
paydada benzer motivasyonlarla buluşan herkesin istedikleri zaman çeşitli platformlarda
katkı sağlamalarına olanak verir. Üyelik mekanizması yerine duyarlılık mekanizması
işlevselleştirilir. Bu bilince katkı sağlayan bireyler, topluluğun (çoğunluğun) kararına uymak
zorunda olmadıkları gibi topluluktan istedikleri anda ayrılmak ya da ortak kaygılara sahip
olmaları halinde yeniden katılmakta/ katkı vermekte özgürdürler. Bir nevi Açık Yenilik (Open Innovation) modeliyle bireylerin katkı vermelerini olanaklı kılar.
- Örgütlenme 1.0 gücünü ‘’çatı yapının, liderinin ya da sponsorlarının’’ gücünden alır.
Örgütlenme 2.0 ise gücünü haklılıktan, çok seslilikten ve karşılık beklenmeyen dayanışmadan
alır.
- Örgütlenme 1.0 tek seslidir. Örgütün ortak bir misyonu ve söylemi vardır. Uyumsuz ses
dışlanır, kabul görmez ya da üyeler otokontrol uygularlar. Örgütlenme 2.0’de ise çok seslilik
temel amaçtır. Kimse kimseden katılmak, düşünmek ya da ifade etmek için izin ya da icazet
almaz. Bu organizmanın içerisinde aynı ideolojiye sahip olmayan binlerce aktör sadece bir
konuda aynı fikirde oldukları için birleşir bir senfoni oluştururlar. Bu yapıda her zaman
farklılıklar olmalıdır. Birbirlerinin sivri yönlerini dizginler, birlikte olgunlaşırlar.
- Geleneksel örgütlenme modelinde hiyerarşi olmazsa olmazdır. Ast-üst ilişkisi görülür.
Örgütlenme 2.0 modelinde ise katılımcı aktörlerin arasında (dikey) hiyerarşik bir yapılanma
söz konusu değildir. Birinin diğerinden daha yetkili ya da rütbeli olduğunu göremediğimiz
gibi yatay bir örgütlenme modeliyle herkesin katkı sağladığı ve kararların ortak aklın ürünü
olabildiği bir oluşumdan bahsediyoruz. Bu organizmada hiyerarşi olmadığı için, zaman
geçtikçe pozisyonunuzun yükselmesi gibi bir çıkar güdemezsiniz. Ancak topluluk içerisinde
kendi fikrinizin önemsenmesi kaygınız olur, bunu da başarmak için öncelikle akılcı
sonrasında ise diğerlerini ikna edebiliyor olmalısınız. Bu faktör sizi sürekli gelişeme açık
kılacaktır.
Mevcut koşullarda, örgütlenme 2.0 standartlarının bir boyutuyla gerçekleştiğine işaret edebileceğimiz Adalet Yürüyüşü’ne bakalım. Barışçıl olmanın temel koşul olduğu bu yeni nesil örgütlenme örneği her ne kadar siyasi bir talep ve inisiyatif ile gerçekleşse ve siyasi partilerden destek görse de çoğulculuk esas kılınmıştır. Birçok kesimden duyarlılığa sahip ya da adalet kaygısı olan milyonlarca kişi bu hareketlere ideolojik olarak katkı vermiş, fiziksel koşulları elverdiği ölçüde paydaş olabilmiş ya da zimnen desteklemiştir. Harekete destek olmak için ‘’ortak paydada’’ başka bir deyişle adalet sorunsalı temelinde buluşulmuştur.
Adalet Yürüyüşü’nde dikey hiyerarşi yoktur ve katılımcılar kendilerine özgü müzik, resim, söylev ya da koşullarıyla harekete renk olmuş, çeşitlilik sağlamışlardır. Geleneksel örgütçülük tam olarak bu noktada miadını doldurmuştur. Her türlü siyasi ya da sivil örgütlenme, bu vizyondan beslenmeli; genel başkanlık, il başkanlığı ya da örneğin eğitim, kadın, genç vb. gibi birimler ile oluşturulan örgütlenme modeli terkedilmelidir. Ancak ve ancak bir sorunsalın tartışılacağı ya da protesto edileceği zeminin inisiyatifini olgunlaştıracak girişimciler olabilir. Diğer yandan geleneksel örgütlerdeki üyeliğe ve statüye dayalı mevcut yapı lağvedilmeli, isteyen herkesin istediği ölçüde katkı sunabilecekleri girişimlerden ibaret serbest, sınırsız bir yapı ya da yapılar kurulabilmelidir. Örneğin bazı merkezlerde forumlar yoluyla tartışma zemini oluşturulabilir bunun yanı sıra online platformlar yoluyla diğer fikirlerin katkısı alınabilir. Ayrıca, halka açık münazara organizasyonları düzenlenebilir ve parti destekçilerinin gelişimini teşvik edici modeler kurulabilir.
Yeni örgütlenme modelinin katkı potansiyeli ve fikirlerini ‘’siyaset yapıcılara’’ iletmekte kullanacakları enstrümanlar sınırsızdır, anayasal sınırlar ve hakların dışına çıkmayacak her türlü obje, söz, fikir, ürün, eylem ve hatta hayal bu hareketin enstrümanı olabilir.
İnsan hakları; özgürlük; hukuk; yaşam hakkı; işçi güvenliğI; kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik hakları; ifade hürriyeti gibi örneklenebilir konuların tümü ve çok daha fazlası yeni oluşturulacak yapının kapsamı dahilindedir. Örgütlenme paradigmasının değişmesi ve yeni bir forma kavuşması, temel amacı farkındalık yaratmak ve destekçi bulmak olan sivil/siyasi girişimler için hayati bir önem arzetmektedir. Milyonların aynı fikirde olmalarını amaçlayan ESKİ’nin terkedilmesi, milyonlarca farklı fikrin birleşmesini sağlayacak YENİ’nin desteklenmesi anlamına gelecektir.