Siyasi öncelikler beklentilerin olumsuzlaşmasında etkili oluyor
Döviz kurları ve faizlerin yükselmeye devam ettiği, ekonomik beklentilerdeki olumsuzlaşma eğiliminin hızlandığı bir haftayı daha geride bıraktık. Bu gidişat tüm kesimleri üzüyor ve geriyor; fakat çıkar çatışmaları ve farklılaşmış hesaplar, durumu değiştirebilecek çözümler konusunda uzlaşıya izin vermiyor. Güvensizliğin etki alanı genişliyor ve istikrarsızlık endişeleri güçleniyor.
Finansal piyasalar öncelikle para otoritesinden bir şeyler yapmasını bekliyor; faizlerin gerekli ve yeterli düzeyde yükseltilmesini ve sadeleştirme yönündeki adımların acilen devreye sokulmasını talep ediyor. Maliye politikasındaki gevşekliğin dozu arttıkça ve kamu bankalarının kredi hacmi sağlıksız bir şekilde genişlemeye devam ettikçe, talep edilenlerin de pek bir işe yaramayacağı yönündeki endişelerin güçlenmesi önlenemiyor. Merkez Bankasının, ''gerekli adımlar atılacak’’ şeklindeki mesajı kısa vadeden öte etkili olamıyor.
Siyasi İrade gaza basıyor ve olumsuz eğilimler yangınına körükle gidiyor
Ağırlaşmış sorunlar, bozulan beklentiler ve seçimlere özel hesaplar nedeniyle önceliklerin farklılaşması önlenemiyor; durum böyle olunca çözüme yönelik bir uzlaşı mümkün olamıyor. En kötü uzlaşının bile uzlaşmazlıktan daha iyi olabileceği hatırlanamıyor! Olumsuz eğilimlerin güçlenmesinin engellenebilmesi, işsizliğin seri bir şekilde artması ve belki ekonominin kısmen daralmasını gerektiriyor olabilir; fakat Siyasi İrade bu olasılığı göze alamadığı için, gaza basmaktan ve olumsuz eğilimler yangınına körükle gitmekten vazgeçemiyor; para otoritesinin etkili olmasına izin vermeyen bu yaklaşımlar, gerekli adımları kısmen anlamsızlaştırıyor.
Şahsen, ekonomideki ısınmanın para politikası uygulamaları ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Eğer Maliye politikası hesapsızca gevşetilmeye devam etmese, kredi karşılıkları yeniden normal sayılabilecek düzeylere yükseltilse veya kamu bankalarının kredi hacmindeki artış durulsa ekonomideki ısınma çok daha önceden gerilemiş olabilirdi; bu olasılıkta döviz kurları ve faizlerdeki yükseliş daha sınırlı kalacağı için para otoritesi de ek sıkılaştırma yönünde adımlar atmaya zorlanamazdı.
Finansal piyasalarda yaşanan olumsuz eğilimlerin sebebi, yerleşik veya yabancıların yeterli reel faizi bulamıyor olması ile ilgili görünmüyor! Riskten kaçınma eğiliminin çok önemli bir kısmı, istihdam ve büyüme lehine önceliklerin devamından ve beklentileri olumsuzlaştırmasından kaynaklanıyor. Bu koşullarda para otoritesi ciddi bir sadeleştirmeye gitse ve ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini ciddi oranda yükseltse bile etkisi geçici olur; kırılganlık artmaya ve beklentiler olumsuzlaşmaya devam eder. Bu nedenle finansal kurum temsilcilerinin temcit pilavı gibi tekrarladıkları öneriler yeterli görünmüyor; belki algı yanılsaması yolu ile beklentilerin olumsuzlaşma hızını geçici bir süre için düşürebilir, fakat olumsuz eğilimlerin yönünü değiştiremez.
Yılın ikinci yarısı kırılgan gelişen ekonomiler açısından daha da zor olacak
Gelişmeler Siyasi İradenin seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik ekonomik önceliklerinden vazgeçmeyeceğine işaret ediyor. Bu nedenle para otoritesinin eylemlerinden bağımsız olarak, beklentilerin olumsuzlaşmayı sürdürebileceğini dikkate almak gerekiyor! Zira bu yılın ikinci yarısı, özellikle kırılgan olarak adı çıkmış gelişen ekonomiler açısından çok daha zorlu olacak ve riskten kaçınma eğiliminin belirleyici olmasını engellemek pek mümkün olamayabilecek!
Muhtemelen Merkez Bankamızın da öngörebildiği bazı gelişmeler var! Eğer para Piyasaları Kurulunu olağandışı toplantıya çağırarak veya 7 Haziranı bekleyerek piyasa taleplerini karşılamaya çalışır ise neler yaşanabileceğini tahmin ediyor ve Siyasi İradeden durumu farklılaştıracak destek arıyor olabilir. Siyasi İradeden eylemli herhangi bir destek gelmemesi ve finansal piyasa taleplerinin aynen karşılanması durumunda, önce çok kısa süreli bir düzeltme yaşanabilir ve devamında riskten kaçınmanın güçlenmesi ve olumsuzlukta yeni rekorlara yelken açılması önlenemeyebilir. Geride bıraktığımız hafta genelinde döviz kurları ve faizler ile beklentilerde yaşanan olumsuz değişimlerin, ifade etmeye çalıştığımız kısır sürecin bir çeşit geçiş etabı olduğu varsayılabilir.
Oldukça sıkıntılı bir sürecin henüz başlarındayız. Seçim sonrasına ilişkin endişeler ise pek konuşulmuyor; neler yaşanabileceğinin farkında olanlar ise seçimler öncesinde uygun maliyetler ile risklerini azaltabilmenin yollarını zorluyor!