Siyasi krizin çözümü her şeyin önüne geçmiş durumda

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

2 hafta önceki yazımda, MB’nın faiz artırım kararı almayarak bir anlamda topu Sn. Albayrak’a atmış olduğunu ifade etmiştim. Geçen hafta da, Sn. Albayrak’ın Eylül ortasını beklemeden elini biraz daha çabuk tutmasının giderek sabırsızlaşan piyasaları tatmin etmek açısından önemli olduğunu eklemiştim. Ancak Türkiye maalesef bu arada, bu sefer de siyasi bir kriz ile karşı karşıya kalmış durumda.

Açıkçası bu krizin çözümlenmesi ekonomi ile ilgili alınacak tüm tedbirlerin önüne geçmiş durumda. Sene başında (4 Ocak) yazdığım bir makaleyi şu sözlerle bitirmiştim: “2018 için ihtiyatlı bir iyimserlik senaryosu ortaya koyarken bu senaryoyu bozacak tek bir "kara kuğu" durumu söz konusu olabilir, o da Türkiye’nin dış siyasette çok yanlış bir pozisyon veya tutum alarak bir ambargoya tabi olması olur. Ama dediğim gibi bu bir kara kuğu durumu.” Maalesef ki, bugünlerde bu “kara kuğu” durumunun gerçekleşme olasılığı (hâlâ düşük olmakla birlikte) yükselmiş durumda. Ümit ederim ki, Türkiye tarafında sağ duyu galip gelecek ve gereken yapılacaktır. Tersi olması durumunda ekonomi ile ilgili olabilecekleri burada irdelemek istemiyorum.

Her ne kadar Pastör Brunson’un durumunun çözülmesi en acil konu ise de, sonrasında ABD ile olan ilişkilerin genelde de daha sağlıklı bir zemine oturtulması gerekiyor. (İran’a uygulanan yaptırımlar kapsamında Türkiye’nin bu ülkeyle yapabileceği ticari ilişkilerin de net olarak tanımlanması şart.) Öte yandan, bu siyasi krizin çözülmesi, ertesi gün her şeyin güllük gülistanlık olacağı anlamına gelmiyor tabii ki. Öncelikle piyasaların sıkı maliye politikası ile ilgili beklentilerinin tatmin edilmesi gerekiyor. Açıklanan 100 günlük eylem planları iyi niyetli olmakla birlikte açıkçası yeterli değil. (Uzun vadede yapılacak 3-4 milyar dolarlık tasarruf kimseyi kesmez. Çin piyasasına açılım da iyi de, bu konudaki algı bunun mecburiyetten yapıldığı ve Çin’in bize daha çok ticari kredi vereceği yönünde.)

Bütçenin sadece önümüzdeki yıllar için değil, daha bugünden kısılması gerekli. Biraz acı bir reçete olarak görülebilir ancak gerek kamu personel maaşlarının, gerekse de emekli maaşlarının dondurulması, o yapılamıyorsa bile en azından oluşan enflasyona göre değil de, MB’nın önümüzdeki döneme ilişkin enflasyon hedeflerine göre zam yapılması gerekli. Sermaye giderleri ve mal ve hizmet alımlarında kısıntıya gidilmesi, bazı iddialı kamu projelerinin daha fazla zamana yayılması şart. Gelirler tarafında ise vergi tahsilatı tabanının genişletilmesi ile birlikte, belki geçici bir süre için gelir vergisinin üst kademelerinde ve kurumlar vergisinde artışlar da öngörülebilir.

Maliye politikasının sıkılaştırılması yabancı yatırımcılar nezdinde Hükümetin gerek cari açığın, gerekse de enflasyonun kontrolü konusundaki kararlılığını göstermesi bakımından çok önemli.

Bu meyanda, OVP’de bütçe dengesi ile ilgili tahminler değil de, bağlı kalınacağına taahüt edilen somut ölçütler getirilmesi çok iyi olacaktır. (Örneğin, 2019’da faiz-dışı fazlanın milli gelire oranının yüzde 2’ye çıkartılması. Bu yaklaşık 70 milyar TL fazla anlamına geliyor. 2011’de bu oran yüzde 1.8 idi. Seneler içinde düşerek geçen sene yüzde 0.3’e kadar geriledi.) Bu sene için ise artık bütçede öngörülen 5.7 milyar fazla elde edilse bile çok iyi. Faiz-dışı fazla ile birlikte borçlanma/itfa oranı da yüzde 100’ün altına düşecek, piyasaya önemli miktarda taze para kalacak, ve bu da bugünlerde anormal seviyelere gelmiş olan tahvil faizlerindeki baskıyı ortadan kaldıracaktır.

Para politikasına gelirsek: Normal bir zamanda olsa, ROM oranının düşürülmesi belki piyasada bir etki yaratabilirdi. Ancak siyasi risklerin bu kadar yükselmiş olduğu bir ortamda hiç bir etkisi olamadı. Açıkçası, aynı şey faizler konusunda da geçerli olacaktır. Siyasi riskler bertaraf edilmeden yapılacak bir hamle yetersiz kalacak. Bu nedenle MB önce siyasi gelişmelerin çözümlenmesini, sonra da maliye politikası ile ilgili tedbirlerin açıklanmasını beklemek zorunda.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019