Siyasi istikrarsızlık bir sonuçtur!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Hafta sonunda Fransa'da yapılan ilk tur başkanlık seçimi sonuçları gerek geçmişin üzeri örtülen gerçekleri, gerekse gelecek açısından çok şey söylüyor. Ekonomik koşullardaki olumsuzlaşmanın sosyal ve siyasi istikrarsızlık yaratan sonuçları sandığa yansımış gibi görünüyor; asıl önemlisi en kötünün henüz yaşanmamış olduğunu, fakat harekete geçmeye başladığını kabul etmek gerekiyor. 2000'li yılların başından bu yana Türkiye'nin AB üyeliğine nasıl karşı tavır aldıklarını hatırlar isek bu yaklaşımın sebeplerini anlamak zor olmuyor; demek ki olacakların farkında imişler ve tehlikenin büüymesini önlemek adına tepki vermek dışında pek birşey yapmamışlar… Sorunların ağırlaşmasını önlemek ve çözüm yolu için gerekeni yapmak yerine, kısa vadeye odaklanarak günü kurtarmaya ve beklentilerle geniş kesimleri yönlendirmeye çalışmış, sorunların ağırlaşmasını beklemişler.
1990'ların başında iki Almanya'nın birleşmesi sürecinde uygulanan para politikası tüm birliği durgunluğa mahkum etmişti. Bugün ise ağır sorunlu durumdaki güney bölgesi ekonomileri tüm topluluğu istikrarsızlık bataklığına çekiyor. Etnik kökeni farklı olanlara yönelik tepki artıyor, korumacı söylemler çeşitleniyor; bu tür yaklaşımların salt oy almak için söylendiğine inanmak ve dikkate almamanın bedeli çok ağır olacak gibi görünüyor. Finansal sermaye ile geniş kesimler arasında bir çıkar çatışmasının ortaya çıkmasını ve büyümesini önleyemezseniz, devamında yaşanacakları yönlendiremezsiniz.
Finansal sermaye sorunlu ekonomilerin kemer sıkmasını ve gereken dozda acı ilaç almasını şart koşuyor, geniş kesimler de buna karşı çıkıyor. Karşı çıkan kesimlerin belirleyici olmasını engellemek ve temeldeki çatışma sebebini gözden uzak tutmak adına artık klasikleşmiş yaklaşımlar sahne alıyor. Geniş kesimler arasındaki farklılıklar ideolojik bölünme yaratmak amacı ile siyaseten kullanılıyor, güven bunalımını önlemesi gerekenler bunu aktf olarak kullanmak durumunda kalıyor. Fakat ekonomi daralmaya devam ediyor ve istikrarsızlık büyüyor. Sormak gerekiyor bu tablo en küçükten en büyüğe karar alma birimlerini nasıl etkileyecek? Güvensizliği büyüyen ve geliri azalan kesimler eskisi kadar tüketim ve yatırım harcaması yapacak mı? Mali sektör tehlikenin hızla büyüdüğünü göre göre geri dönme şansı süratle azalan kredileri vermeye istekli olacak mı? Vergi geliri azaldığı için bütçe açığı büyüyen ve borç yükü artan ekonomiler ne yapacak? Kemer sıkma paketlerinin ayrılıkçı hareketleri tetiklemesi nasıl önlenecek? Gülerek büyüyen belirsizlik ve kırılganlık nedeniyle kimsenin almak istemediği riskleri kimler alacak?..
Finansal sermaye ile geniş kesimler arasındaki çıkar çatışmasının ortaya çıkması ve büyümesi sürdürülebilir olmayan eğilimlerde ısrar etmenin ve bu yolla sorunları ağırlaştırarak günü kurtarmakta ısrar etmenin sonucudur. Bu süreçte siyasi iradelere yönelik güvensizliğin artması, derde deva olamayan erken seçimlerin veya iktidar değişikliklerinin kronikleşmesi normaldir. Merkezdeki seçmenin aşırı uçlardan medet ummaya başlaması da kaçınılmazdır. Daha önce istikrarsızlık yaratacağı düşünüldüğü için kaçınılan düşünce ve söylemlerin ortalığa dökülmesi ve çaresizlikten başka bir şey değildir. İçerideki sorunun çözümünü dışarıda yeni maceralarda aramak basiretsizliktir, herkesi aptal yerine koymaktır…
Unutmayın, siyasi istikrarsızlık hem bir sonuçtur, hem de bir devrin sonu ve daha sancılı yeni bir dönemin başlangıcıdır. Mevcut standartlar ve buna uygun uygulamalar ile işlerin düzelmesi mümkün değildir. Ortada sosyal bir yangın vardır ve merkez bankaların gerekli ve yeterli para basarak söndürebilmesi olası değildir. Finansal sermaye ile geniş kesimler arasındaki çıkar çatışması kazananı olmayacak yıkıcı bir çekişmedir… Bu açmazın içine düşen hükümetler başarısız olmaya ve süratle yıpranmaya mahkumdur…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar