Siyasi hayat, Avrupa'da nasıl finanse ediliyor?

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Fransa'da yaşanan Bettencourt skandalının hemen ardından yaşanan siyasi bağış iddiaları, Fransız hükümetini zor durumda bırakırken, Avrupa genelinde seçim kampanyalarının nasıl finanse edildiği sorusunu gündeme getirdi.

Fransa'da yaşanan Bettencourt skandalı, seçim kampanyalarının nasıl finanse edildiğine dair bazı soru işaretlerini gündeme getirdi. L'Oreal'in sahibi Lilliane Bettencourt, dünyanın 17'nci büyük servetine sahip durumda. Bettencourt kızıyla mahkemelik olduğu "1 milyar dolarlık hediye" davasının ardından, siyasilere "harçlık" vermesiyle gündeme geldi. Siyasi bağış iddialarını reddeden Bettencourt'un 2008 yılına kadar yanında çalışan muhasebecisinin iddialarına göre, Nicolas Sarkozy'nin devlet başkanlığı seçim kampanyasında, kampanya mali sorumlusu Eric Woerth'e hiçbir yerde kaydı görülmeyecek şekilde 150 bin Euro teslim edildi. Fransız hükümeti bu iddiaların temelsiz olduğunu söylüyor. Ana muhalefetteki Sosyalist Parti ise bu iddiaların ardından, iki bakanı istifa eden, Çalışma Bakanı ise büyük baskı altında olan hükümetin tümüyle feshedilmesini talep ediyor.

Fransa'da siyasi parti ve seçim kampanyası finansmanı ulusal komisyonu Başkanı François Logerot, siyasi partilerin finansmanında bir tavan belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. "Bugün Fransa'da bir kişi çok sayıda partiye 7 bin 500 Euro bağış yapabiliyor. Seçim kampanyalarında ise bir ya da daha fazla sayıda adayı 4 bin 600 Euro'ya kadar finanse edebiliyor. Bu bağışlar yüzde 66 civarında vergi avantajı sağlıyor" diyerek Fransa'daki durumu özetleyen Logerot, "Bazıları bağışların tek bir parti ile sınırlandırılması gerektiğini düşünüyor. Bazıları ise yıllık bağış miktarının 7 bin 500 Euro olarak sınırlandırılması görüşünde. Ortalama bir Fransızın aylık gelir düzeyi dikkate alındığında, bu bile oldukça fazla bir oran. Sonuçta bu siyasi bir karar" diyor.

Fransa'da bu yöndeki tartışmalar devam ederken, Avrupa genelinde seçim kampanyaları nasıl finanse ediliyor? Bu konuda yasalar ne yönde? Le Monde gazetesinin gerçekleştirdiği araştırmaya bir bakalım:

Almanya'da özel bağışlara sınırlama yok

Almanya'da geçerli olan yasalar seçim kampanyalarına yönelik özel, kurumsal ve kişisel bağışlara hiçbir sınırlama getirmiyor. Hatta bu bağışlar ciddi bir şekilde destekleniyor: Bir yandan vergiden düşülürken, diğer yandan devlet özel yollardan elde edilen her bir Euro'luk bağış için fazladan destek sağlıyor. Öte yandan 1999 yılında Helmut Kohl'un partisi CDU'nun yasal olmayan şekilde finanse edildiğini ortaya çıkaran "kara kasalar" olayının ardından, özel bağışlara yönelik daha fazla şeffaflık getirildi. 2002 yılından bu yana 50 bin Euro'nun üzerindeki her bağışın parlamentoya bildirilmesi gerekiyor. Parlamento ise internet sitesinde bağış yapanların isimlerini ve bağış miktarını açıklıyor.

İspanya'da siyasi bağışlar kamu tarafından yapılıyor

İspanya'da siyasi partilere ve seçim kampanyalarına yönelik finansman yöntemleri 1985 ve 1987 yıllarına ait organik yasalar tarafından tanımlanıyor. Her ne kadar 1990'lı yılların ortalarından bu yana özel finansmanı desteklemek amacıyla vergi indirimi politikaları uygulanıyor olsa da, İspanya'da siyasi bağışların büyük bir bölümünü kamu tarafından sağlanıyor. Bu bağışlar son seçim sonuçlarının oranı doğrultusunda paylaştırılıyor ve devlet bütçesindeki payı yaklaşık 140 milyon Euro'ya denk geliyor. Bunun yanı sıra, partilerin parlamentodaki önem seviyesine göre, özel destekler de sağlanıyor. Seçim kampanyası harcamaları ise sandalye, aday ve kayıtlı kişi sayısı doğrultusunda karşılanıyor. İsmi açıklanmayan kişiler ve kurumlar tarafından yapılan özel bağışlar ise yıllık toplam kamu desteğinin yüzde 5'ine denk geliyor. Tek bir kişi veya kurum tarafından yapılacak bağış miktarının 60 bin Euro'yu geçmemesi gerekiyor.

İngiltere'de, özel katılım sınırsız

İngiltere'de devletin siyasi partileri doğrudan desteklemesi gibi bir sistem söz konusu değil. Devlet yardımları ücretsiz anten, posta veya toplantı alanı sağlamakla sınırlı kalıyor. Özel desteğe ise herhangi bir sınırlama getirilmiyor, çünkü bağışçılar seçim listelerinde yer alıyor. Bunun yanı sıra, yurtdışından yapılan 5 bin sterlin (5 bin 928 Euro) üstü bağışlara ve isim belirtilmeden yapılan bağışlara izin verilmiyor. Bununla birlikte İngiltere'deki sistemin bu derece esnek olması, bir dizi skandalın yaşanmasına neden oldu. Tony Blair'in İşçi Partisi gizli şekilde bağış toplamakla eleştirildi.

Şeffaf İsveç'te parti finansmanı hiç şeffaf değil

Şeffaf ülke olarak tanımlanan İsveç'te, siyasi partilerin finansmanı hiç şeffaf değil. İsveç yasalarına göre, partilerin gelirlerini nereden sağladıklarını dair bir kanıt sunmaları gerekmiyor. Partilerle yapılan ve yasal bir bağlayıcılığı olmayan anlaşmaya göre, partilerin bağışlara yönelik verileri yayınlaması talep ediliyor; fakat bu verileri yayınlamayan partilere hiç bir yaptırım getirilmiyor.

İtalya'da "ahlaki bir sorun"

İtalya'da 1992 yılında yaşanan "Temiz Eller" operasyonu, neredeyse tüm partilerin finansmanında yasal olmayan durumların olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bugün hala siyasiler ve iş adamları arasındaki ilişkiler gündeme geliyor. Siyasi partilerin finansmanın da ise çok büyük bir kontrol mekanizması olduğu söylenemez. Partiler, seçim desteği olarak kamu fonlarından yararlanıyorlar. Bunun için yüzde 1 barajını aşmış olmaları gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar