Siyasette yaz rehaveti gerekir

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Gezi olayları ardından gelen FED kararları bizim gelişmekte olan ülkeler arasında piyasası en kötü etkilenen ülke olmamızı beraberinde getirdi. Şimdi bunu daha da kötü etkileyecek şekilde içte ve dışta siyasetle ilgili sert söylemler daha da etkileyecek gibi görülüyor. O nedenle siyasilerin yaz sıcaklarında söylemlerini sertleştirmek yerine, yaz rehavetine uygun söylemler benimsemelidirler.

Gezi olayları FED kararları derken Türkiye Gelişmekte Olan Ülkeler içersinde son dönemde piyasaları en çok olumsuz etkilenen ülkelerden biri oldu. FED’in 85 milyar dolarlık tahvil alımlarını önce azaltacağı 2014 yılı içersinde sonlandıracağı açıklandı. Bu nedenle dünya piyasalarında o döneme kadar bir ileri bir geri hareketler olması ve bunun özellikle Gelişmekte Olan Ülke piyasalarında olumsuzluklara neden olması söz konusu olacak. Bunun ilk göstergelerini geçen haftaki FED kararları sırasında yaşadık/yaşıyoruz…

O nedenle buna yurt içi olumsuzlukları ekleyecek olayları yaşamamamız gerekir. FED karalarının Gezi Parkı olaylarının üstüne gelmesi, Egemen Bağış’ın Alman Başbakanı Merkel’in bu konuda itidal talebi üzerine sert çıkışı ve ardından gelen üç ülkenin AB müzakerelerinde açılması beklenen fasılının açılmasını erteleme yolundaki açıklamaları piyasamızda tedirginliği ve belirsizliği artırdı.

Bu nedenle siyasilerin hem dış politika konularında, hem de iç politika söylemlerinde “sertlikten uzaklaşmaları” gerekir. Oysa, siyasilerin yaz sıcağında  “siyasetin sıcağını artırıcı” bir söylemi sürdürdüklerini görüyoruz. Başbakan, Gezi Parkı olayları ardından başlattığı “Milli İradeye saygı” mitinglerini il il ve sert siyasi söylemle sürdürüyor. Gezi Parkı gençliğini, başta CHP olmak üzere muhalefeti bütün mitinglerinde benzer cümlelerle suçluyor,  gençlerin yeşili korumak isterken “faiz lobisine” hizmet ettiklerini öne sürüyor.

CHP sözcüleri ise gezi parkı eylemlerine destek vermeyi sürdürürlerken, Erdoğan’ın mitinglerindeki söylemlerine sert yanıt veriyorlar. Gezi Parkı sırasında iktidar sözcülerinin söyleminde gündeme gelen“Çapulçular” suçlamasını her fırsatta, tanıklık yaptıkları “nikah masaları” nda bile sürdürüyorlar. MHP lideri ise AK parti mitinglerinde üç hilalli bayrak açılmasını “Provokasyon” olarak niteleyip, sert demeçler veriyor.

Oysa, Gezi Parkı olayları ve üstüne gelen FED kararlarından en olumsuz etkilenen Gelişmekte olan ülke Türkiye oldu. Dolar tarihinin en yüksek seviyesini 1.95’i gördü. Merkez Bankası’nın 400 milyon dolarlık döviz satışı ve piyasa yapıcı bankaların günlük repo imkanlarını 28 milyar lira artırarak denge araması da doların 1.94’ün altına inmesini sağlayamadı.  Borsa endeksi 73 binin altına indi, faizlerde 300 baz puan artış görüldü.

Şimdi, olumsuzluk rüzgarını en aza indirmek için siyasilerin iç ve dış politikada yaz sıcağını değil, yaz rehavetini öne çıkarmaları gerekir…

Buna da sık sık tekrarladığımız gibi Salı grup toplantıları konuşmalarına son vermekle başlamalıdırlar. Bunun yanında iktidar sözcüleri “Her yanımızda düşman varmış” izlenimi veren “Bir çok ülkeyi birden” suçlayan dış politika söylemlerine ve AB ile çatışma içeren demeçlerine son vermelidirler. Muhalefette iktidarı yurt dışına şikayeti durdurmalıdır.

Bir yandan iktidar ve muhalefet “Barış sürecini hızlandırıcı” ortam için çalışarak, siyasette olumlu bir adım atarken, bir yandan da bizi 12 Mart’ın Haki renkli  Anayasa’sından kurtarmak için demokratik içerikli Anayasa konusunda “çekişmelerden uzaklaşarak” uzlaşmacı bir tutumu benimsemelidirler. Doğaldır ki, bu konuda atılacak önemli adımlardan biri de Anayasa ile birlikte Siyasi Partiler ve Seçim yasasındaki demokratik girişimlerdir.  Bunun için bir yandan parti içi demokrasiyi engelleyen Siyasi Partiler yasası liberalleştirilmelidir. Bir yandan da seçim Yasasında değişiklikle baraj yüzde 10 barajı makul seviyeye indirilmelidir.

Yaz aylarında önümüzdeki iki yılda gerçekleşecek seçimler öncesi yeni Anayasa’da uzlaşma, Barış sürecinin geliştirilmesi yolunda adımlar atarlarsa siyasi partiler yazı rehavet içinde geçirmemize fırsat tanırlar. Sonbaharı içerde  iyi karşılarız. Piyasaların olumsuz haberleri sadece dışarıya kalır. Eğer siyasiler seçim dönemine girdik düşüncesiyle yaz aylarında da birbirlerine sert söylem içeren çatışmacı siyaset yolunu izlerlerse, dışarıda iyileşme olsa da bizim piyasalarımızda olumsuzluklar devam eder. Belirsizlik sürer, güvensizlik ilk sıraya oturur…          

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar