“Siyasette çatışmayı geri çekersek İran’da fırsat büyük”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İran gezisi çok önemli bir dönemde gerçekleşiyor. İran’ın Lozan’da 5 artı 1 konferansında nükleer sorunu konusunda anlaşmaya vardığı, İran’a yıllardır süren ambargonun daha da gevşetileceği, hatta kaldırılacağı bir döneme giriliyor.
Bu durumu nasal okumak gerektiğini yıllardır Türk-İran İş Konseyi'nde görev yapan bir dostuma sordum.Şu yanıtı aldım: "Siyasette çatışmayı Yemen, Suriye konularında karşılıklı sert demeçler vermeyi birbirimizi suçlamayı bir kenara bırakırsak, İran dış ticaretimizde büyük fırsat dönemine girebiliriz. Turizmde de 1.8 milyondan 1.2 milyona gerileyen İranlı turist sayısı yine 1.8 milyona yükselebilir. Unutmamak gerekir ki, İran milli gelirinin iki misli satınn alma gücüne sahip bir ülke.”
İran’la dış ticaretimize baktığımda 2012 yılında 21.8 milyar dolarken 2014 yılında 13.6milyar dolara gerilediğini görüyorum. Bunun içersinde ithalatımızın payı yüzde 71.7 iken ihracatımızın payı yüzde 28.3 seviyesinde kalıyor. İran’la son 10 yıllık dış ticeret toplamımız 113 milyar 797 milyon dolar. Bunun içerisinde de ithalatımız 81 milyar 246 milyon dolarla yüzde 71.3 paya ulaşırken, ihracatımız 32 milyar 551 milyon dolar olarak yüzde 28.7 pay alıyor.
İran, Lozan görüşmeleri sonrası en optimist sürecini yaşarken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 bakanla birlikte bugünkü ziyaretini gerçekleştiriyor. O nedenle bu ziyaret öncesi Yemen ile ilgili karşılıklı sert demeçleri ve 65 İranlı milletvekilinin Erdoğan’a karşı Ruhani’ye gönderdiği mektup gibi siyasal konulardaki olumsuzlukları öne çıkarmadan ziyarette ekonomik konulara yoğunlaşılmalıdır. Doğrudan iki ülkenin çıkarına dayalı, yeni dönemin, yeni ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi müzakerelerine ağırlık verilmelidir. Ziyaretin dış ticaret ve ekonomik konuların önde olarak geçmesinde büyük yarar vardır.
İran, siyasi alanda ABD ile ilişkilerini de işbirliğini geliştirme seviyesine getirdiği bir dönem yaşıyor. Erdoğan’ın İran ziyaretinde Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin ikinci toplantısının yapılacak olması ekonominin siyasetin önünde olacağını gösteriyor. 10 yıllık müzakereler sonrası 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması mart ayı sonunda ilk üç ayda iran’a ihracatımızın yüzde 30 oranında arttığını gösteriyor. Ekonomi Bakanı Zeybekci’ye göre, İran dış ticaretimiz 16-17 milyar dolara 2016 yılında da 35 milyar dolara yükselebilecek.
İran’dan petrol ve doğalgaz alımımız artarak sürerken, makine, ilaç, elektronik, gıda başta olmak üzere İran’a birçok ürün gamında ihracatımız da hızla artabilecektir. Bunda Ruhani’nin bütün kamu özel vakıfl arına yüzde 15-25 vergi getirmesi de, ambargo nedeniyle blokaj altında olan kamu, özel sektör yurt dışı paralarının çözülmesi de İran’ın alım gücünü artıracaktır. Bu arada bizim lojistik imkanımızı artırmamız Van Gölün'deki feribot sorununu çözmemiz ticaretimizin gelişmesi açısından önemli olacaktır.
Binlerce yıllık sınır sorunu yaşamadığımız komşumuz İran’ın nükleer sorununu çözüp, ambargoyu gevşetmesi nedeniyle bizim için önemli bir dış ticaret imkanı yaratacağı görülüyor. O nedenle işe bölgesel siyasetteki farklılıkları, olumsuzları bulaştırmadan, ekonomik ağırlıklı konulara çözüm bularak, İran dış ticaretimizi hızla artırırken dengeli hale getirmemiz mümkün olabilecektir.