Siyasete yeni girenler için pazarlama rehberi-2
Son yazımızı üç hafta önce yazdık. Üstelik konuyu yarım kesip “haftaya devam edeceğiz” dediğimiz halde yazılarımıza iki hafta ara vermek zorunda kaldık. İlk hafta işlerin yoğunluğundan yazımızı yetiştiremedik. İkinci hafta ise devlet büyüklerimizin hâlâ olup olmadığına karar veremedikleri grip salgınına yakalandık.
Ayrı kaldığımız süre içinde ülke gündemi hiç istenmeyen noktalara doğru gitti. O konulara girersek kolay kolay çıkamayacağımız için, kaldığımız yerden devam edelim. Bu arada konu siyesetten ve adaylardan açılmışken CHP'de gerçekleştirilen önseçimin partideki tüm olumsuzluklara rağmen doğurduğu olumlu sonuçlara değinmeden de geçmeyelim. Hatırlayacağınız gibi her seçimde, CHP'deki merkezi aday belirleme sisteminin partiye verdiği zararlardan söz edip dururdum. Bunca yıl, partiyi önseçimlerden ve üyelerin iradesinden uzak tutan yönetim anlayışının en azından yarı yarıya da olsa çözülmesi bence çok olumlu bir gelişme ve bu gelişmenin iki önemli sonucu var.
İlk olumlu sonuç, parti içinde ilk kez aktif siyaset yapmak ve bu yolda ilerlemek isteyen kadroların, genel merkez kapısını aşındırmak yerine üyelerden oy istemesi oldu. Böylece parti içi yarışla siyasette yükselmenin yolu açıldı. Yani bundan böyle, Ankara'ya gidecek vekillerin en az yarısı, kendini genel merkeze ya da başkana karşı değil, yereldeki parti örgütüne karşı sorumlu hissedecek ve parti örgütüne hesap verecek. İkincisi, vekil seçilmek için genel merkez önünde binbir ayak oyunu ve alt oyma operasyonu yerine gerçekleştirilen demokratik yarış, parti içindeki itiş kakışı büyük ölçüde azaltacak ve örgütün seçime konsantre olmasını sağlayacak. Öyle ya, artık üyeleriniz sizi beğenmediyse yapacak pek bir şey, suçlayacak pek kimse yok, artık önünüzdeki maçlara bakacaksınız. Bu da işin en güzel tarafı.
Şimdi gelelim geçen hafta başladığımız; bir milletvekili adayında ya da bir politikacıda bulunması gereken, olmazsa olmaz özelliklerin devamına. Hatırlayacaksınız, bu özelliklerden ilk üçünün kişisel hasletler, ikinci üçlünün ise geliştirilebilir, eğitim öğretimle artırılabilir özellikler olduğunu söylemiştik. İlk üç özellik sırasıyla 1-Gerçeklik ve Dürüstlük, 2-Şeffaflık, 3-Adalet ve Vicdan'dı. Diğer üç özellik ise şunlar:
4- Trend izlemek ve durumun farkında olmak
Bir siyasetçi için trendleri toplumdaki kısa ve uzun vadeli eğilimler olarak kabul etmek mümkün. Uzun vadeli değişimleri görebilmek ve analiz edebilmek önemli. Çünkü toplumsal değişim dinamiklerini yakalayıp bunlara ayak uydurmak başka türlü mümkün olmaz. Uzun vadeli trendler dediğimizde, ekonomik ve sosyal yapıda bir daha geri dönülemeyecek şekilde ortaya çıkan değişimlerden söz ediyoruz. Örneğin üretim biçimindeki değişimler, sermayenin ve emekçi sınıfların ekonomik tercihlerindeki dönüşümler vb. Tabii bir de bunların sosyal alandaki yansımaları. Hane geliri arttıkça daha az çocuk sahibi olma eğilimi, kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe aile yapısında yaşanan değişimler, muhafazakarlaşma veya liberalleşme ya da her ikisinin birden ortaya çıktığı durumlar. Kısa vadeli trendler dediğimizde ise ekonomideki daha kısa vadeli dalgalanmalardan başlayarak daha kısa vadeli ilgi alanlarından, modadan, popüler kültür ikonlarından söz ediyorum. Her iki düzeyde de trendleri izleyebilmek, farkında olmak ve bunlara yönelik cevaplar geliştirmek gerekiyor. Bu yeteneğin kaynağı ise öncelikle gözlemlemek, okumak, iyi bir dinleyici olmak, iyi bir danışman kadrosuyla çalışmak ve tabii kamuoyu yoklamalarını da iyi okuyabilmekten geçiyor.
5- Proaktif davranma gücü
Bu özellik söylemesi kolay, ancak yapması zor olanlar arasında birinci sırada denilebilir; rakiplerden önce ve onları yönlendirebilecek şekilde davranabilme gücü... Karşınızdakinin peşinden gitmek, onun söylediklerine cevap yetiştirmek yerine gündemi belirleyen olmak, başkalarının size cevap vermesini sağlamak anlamına geliyor. Tabii bunun da bir ölçüsü var. Kerameti kendinden menkul bazı “Türk Büyükleri” gibi her konuda ahkam kesip toplumu bıktırmamak da önemli.
6- Kararlı, ölçülü ve uzlaşmacı olmak
Bunlar da vazgeçilmez lider özellikleri. Kararlılık; enine boyuna düşünüp, herkesi dinleyip en doğru kararı en doğru zamanda alabilmek anlamına geliyor. Bir kararı aldıktan sonra da ondan vazgeçmemek, kararlılıkla savunmak önemli. Tabii bunun için “Her şeyi ben bilirim” modunda olmamak gerekiyor. Alınan kararlarda ölçülü olmak, başkalarının hakkını gözetmek de önemli tabii. Bütün bunları yapabilmek için ise burnunun dikine gitmek yerine uzlaşmayı bilmek, uzlaşma kültürüne sahip olmak önemli.