Siyasetçinin “akil dostları” olmalı...
2007 seçimleri sonrası yazdığım bir yazımda, üst üste oy artırarak seçim kazanan liderlerin, onları “tek adamlıkta- otoriterlik yolunda frenleyen akil adamları yanlarından uzaklaştırdıklarını” geçmiş örneklerle anlatmıştım. Kaya Erdem’in, Özal’la 1983 dönemindeki ilişkileriyle, 1987 seçimini daha yüksek oyla kazanması sonrasındaki ilişkideki değişimi onun anlatımıyla dile getirmiştim. Menderes için de benzer bir durumun söz konusu olduğunu belirtmiştim.
AK Parti’nin oy artırması sonrasında parti yönetim odağından uzaklaşan Ali Coşkun ve Prof. Nevzat Yalçıntaş da bu konuda benzer değerlendirmeler içeren demeçler vermişlerdi. Liderlerin çevresinde “fren mikanizması sağlayan” bir “akil adamlar, ak saçlılar grubunun” bulunmasının öneminin altını çizmişlerdi. “aykırı görüşlere değer vermenin” siyasette “çatışma kültürünün yerini-uzlaşma kültürünün almasına, empati kurmaya” yardım edeceğine inançlarını dile getirmişlerdi.
Bu “fren mekanizması” bizim kültürümüzde padişaha seslenen halkın, “Mağrur olma padişhım senden büyük allah var” seslenişlerinde de “Şıh uçmaz müritler uçurur” halk deyişinde de yer alır.
Oysa, bizim siyasetimizde, partiler içinde “aykırı sese” tahammül edilmez. “disiplin kurulları” işletilerek aykırı ses sahipleri dışlanır...
Bunun son örneğine AK Parti’de İdris Bal ile başlayan ve sayıları 5’e ulaşan “aykırı ses” ile uyarı görevlerini yapanların “disipline sevk” ile parti dışına çıkarılmalarında karşılaştık.
Ertuğrul Günay’ın uyarılar içeren demeçleri sonrası, disipline sevk edilip partiden ayrılmasını bazı AK Parti’li dostlarımla değerlendirdim. Söylemlerinin ortak paydası, “Keşke aykırı söylemiyle partide kalabilseydi. Söyledikleri dikkate alınsaydı” şeklindeydi.
Belki de buna benzer değerlendirmeler Günay’a da iletilmiş olacak ki istifası sonrası AK Parti’li milletvekillerini ve yönetimini ikaz etmeye devam ediyor. Meclis’te son yaptığı konuşmadaki uyarıları şöyle :“Çok üzüntüyle yol arkadaşlığın hatırına söylüyorum. Bu soruşturmadan aklansalar, paralar, kutular teslim adilse bile, kamu vicdanı sizi mahkum edecektir. Bunu yapmayın, hukuk herkese lazım. İnşallah hukukun size lazım olduğu günleri yaşamazsınız. 28 Şubat’ta ‘Bin yıl sürer’ diyenlere de hukuk lazım oldu. Lütfen sana göre, bana göre hukuk yapmayalım. On yıldır iktidarda olan parti ‘Devlette paralel örgütlenme var’ diyemez. Hükümetin ‘On yıldır bu ülkeyi biz yönetiyoruz, nasıl paralel yapı olur?’ demesi lazım. Bu kadar çekingenliğe gerek yok.”
Önceki gün Enver Aysever’in “Aykırı Sorular”ına konuk olan Prof. Yalçıntaş da yine AK Parti yönetim kadrolarına çok net ve açık uyarılarda bulundu.
AK Parti’de bir süredir, Başbakan ve yandaşları olarak ortaya çıkan “tek sesli söylem” dışında, parti içinden de “bu tür uyarılara, tek ses dışı söylemlere” ihtiyaç olduğuna inananlar bulunduğunu düdüşünüyorum ve bu tür uyarılar yapacağına inandığım bazı bakan ve milletvekillerinden bu uyarıları bekliyorum...