Siyasetçiler bu tabloyu hala göremiyor okuyamıyor, çözüm üretemiyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Gelir ve yaşam koşullarına ilişkin verilerin ortaya koyduğu tablodan söz ediyoruz. TÜİK, dün 2013’e ilişkin olan son verileri açıkladı. Eğilim olarak önceki yıllardan kayda değer bir fark yok. Sorunlar yine diz boyu ve süregeliyor. 

Birkaç örnek verelim: 

Hanelerin yüzde 39.7’si konutunda sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar olduğunu belirtiyor. Oran 2012’deki yüzde 40.6’ya göre biraz azalmış. 

Yüzde 42’lik kesim, oturduğu konutta yalıtımdan dolayı ısınma sorunu yaşadığını beyan ediyor. Bu şikayette de gerileme var, oran 2012’de yüzde 46.6 düzeyindeymiş. 
Yüzde 65.4, hanesinin konut alımı ve konut masrafl arı dışında taksit ödemeleri ve borçları olduğunu ifade etmiş. Yani her üç haneden ikisi bu anlamda borçlu. Borçluluk oranı 2012’de yüzde 61.3 düzeyinde bulunuyormuş. 

Hanelerin yüzde 78.5’i evden uzakta bir haftalık bir tatili ekonomik nedenle yapamadığını belirtiyor. 2012’deki yüzde 85.9’a göre bir iyileşme var. 

Yüzde 49’luk kesim, yine ekonomik nedenlerle, beklenmedik harcamalarını karşılayamıyor. Bu alanda da 2012’deki yüzde 61.8’e göre belirgin bir iyileşme söz konusu. 

Hanelerin yüzde 75.5’i ise yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamıyor. 2012’deki oran yüzde 78.8 düzeyinde oluşmuştu. Kendine ait konutta oturanların oranı ise 2012’de yüzde 60.6, geçen yıl yüzde 60.7 olarak belirlenmiş. 

Ya bir de iyileşme olmasaydı! 

TÜİK’in gelir ve yaşam koşulları araştırması kapsamında altı başlık altında toplanan sorunların beşinde 2012’ye göre iyileşme var. Olumsuz yönde gelişen tek konu, konut dışındaki taksit ödemeleri ve borçlardaki artış. 

Hükümetten, hanehalkı borçluluğunu azaltmaya dönük önlem gelmesinin nedeni de bu borçlardaki artış işte. Ama bu kararların altında imzası olan hükümetin bazı üyelerinin zaman zaman “Haneler harcama yapmazsa ekonomi gelişir mi” dediklerini de duymuyor değiliz ya, o da ayrı bir durum. 

Beş konuda iyileşme sağlanmış sağlanmasına da, tablo yine de öylesine felaket bir düzeye işaret ediyor ki... İnsanın, “İyi ki iyileşme var, ya bir de olmasaydı” diyesi geliyor. Aslında yıllar boyunca aldığımız bir arpa bu yol da, bize nedense pek fazlaymış gibi geliyor. 

Nüfusun yüzde 15’inin yoksulluk sınırının altında yaşamak durumunda olduğunu da belirtelim. Ama bu alanda da iyileşme var, çünkü 2012’deki oran yüzde 16.3’müş. 

“Maddi yoksunluk” oranı da geriledi 

Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş dokuz kalemden en az dördünü karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan “maddi yoksunluk” oranı da geriledi. 2012 yılında yüzde 59.2 düzeyinde bulunan maddi yoksunluk oranı, geçen yıl yüzde 49.7’ye indi. 

Söz konusu dokuz kalemin neler olduğunu sıralayalım hemen: 

1- Beklenmedik harcamalar 

2- Evden uzakta bir haftalık tatil (tüm aile fertleri için) 

3- Ödeme zorluğu (konut kredisi, kira, elektrik, su, doğalgaz vb. faturalar, taksit ve borçlar) 

4- İki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek (vejetaryenler için eşdeğer yemek) 

5- Evin ısınma ihtiyacı 

6- Çamaşır makinesi 

7- Renkli televizyon 

8- Telefon (sabit veya mobil) 

9- Otomobil Yani 2013 itibariyle hanelerin yarısı, bu dokuz kalemden dördünü karşılayamıyor. Bu da iyileşmiş(!) bir durumda böyle üstelik. 

Çözüm üreten kazanacak da... 

TÜİK, yüzde 20’lik gelir gruplarına göre gelirden alınan payları da açıkladı. İlk yüzde 20 gelirden yüzde 6.1, son yüzde 20 ise yüzde 46.6 pay alıyor. Önceki yıllara göre değişen pek bir şey yok. Yani en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasında 7.7 katlık gelir farkı var. Kaldı ki, gelir gruplarının yüzde 10 ya da daha küçük alınması halinde bu farkın daha da açılacağı biliniyor. 

Gelir dağılımında durum bu. Zorunlu ihtiyaçları karşılamadaki sıkıntı ortada. Hanelerin beşte dördü, bir haftalık tatilden yoksun. Her iki haneden biri maddi yoksunluk içinde. 

İşte bu durumda bile vatandaşa umut olabilecek ekonomi politikaları geliştirilemiyor. Ya da geliştirildiği sanılan politikalar, vatandaş tarafından inandırıcı bulunmuyor ve mevcut yönetim, hiç yoktan iyidir, diye görülüyor. 

Bu tablo yıllardan beri böyle. Dolayısıyla muhalefet için yıllardan beri harika bir malzeme var, yeni politikalar geliştirip durumu lehlerine çevirmek için. Bu yapılmadığına, yapılamadığına göre demek ki bir vurdumduymazlık ve beceriksizlik söz konusu. 

Yoksulluk ve gelir dağılımındaki tablo ne kadar net ise, bu tablo da o kadar net!

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar