Siyaset gündemi belirliyor ama asıl belirleyici “ekonomi”...
Bu hafta çok önemli ve bir o kadar da ilginç bir hafta. Bugün, AKP’nin Büyük Kongresi var. Büyük Kongrede Genel Başkan belirlenecek. Daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın belirlediği isim Genel Başkan ve dolayısıyla Başbakan olacak.
Bu yeni Genel Başkan ve Başbakan da Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu.
Ahmet Davutoğlu bir teorisyen, ama aynı zamanda savunduğu davanın misyoneri. Nitekim, kendi isminin anons edilmesi sırasında kürsüye çıktığında etkili ve bir o kadar da mesaj dolu olarak yaptığı çok önemli bir hitabet ile başladı. Ancak; kimse bu hitabeti algılayamadı. Ahmet Davutoğlu’nun ilk sözü “Değerli dava arkadaşlarım” oldu. Ne demekti bu kavram? Niçin böyle bir ifade kullanmıştı? Üstelik çok bilinçli ve anlam dolu olarak…
Gerçekten neydi bu dava? Her iki seçmenden birisinin oyunu almış ve kitlesel nitelik kazanmış bir partinin genel başkan adayının böyle bir hitabı çok manidardı. Açıkçası neyin davası olursa olsun çok önemliydi.
Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset uzmanının ve virtiözünün selefinin de benzer nitelik ve anlayışa sahip olması beklenmeliydi. Bu yönüyle 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile bekleneni veremeyebilirdi. Nitekim gelişmeler de bunu gösterdi.
Her neyse…
Görünen o ki gündemi tamamen “siyaset” belirliyor. Bu bir Ankara gerçeği. Siyaset, ülkeyi tamamen hipnotize etmiş ve etki alanına almış gibi. Toplum adeta karpuz gibi ikiye bölünmüş ve giderek keskin hatlar oluşmaya başlamış durumda.
Önümüzdeki sürece bakınca siyasetin etki alanını sürdüreceği anlaşılıyor. Siyaset, aşağıda sıralayacağımız bazı olgular veya gelişmeler nedeniyle önemini büyük ölçüde korumaya devam ediyor.
Peki nedir siyaseti gündemde tutan temel konular veya olgular?...
Bu önemi ortaya koyan nedenlerin başında yeni Genel Başkan ve Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun ne yapacağı geliyor. Tayyip Erdoğan gibi bir siyasette başarılı isimden sonra Davutoğlu tutacak mı? Davutoğlu, bu mirası aldığı noktadan ilerilere taşıyabilecek mi? Davutoğlu, sorun çıkarmadan ve sabırla restorasyon çalışmalarına kaldığı yerden devam edebilecek mi?
Davutoğlu’nun rolünü ve önemini ortaya koyan bir diğer neden Haziran 2015 seçimleri. Bugünden sonra genel seçimlere 9 ay kalmış. Bu 9 ay gibi kısa süre içerisinde, Tayyip Erdoğan’ın tavizsiz etkin olmak istediği Davutoğlu Hükümeti çok ciddi bir algı yaratmaya çalışacak. Yani bu çok kısa süre içerisinde Davutoğlu’ndan ve kabinesinden çok şey beklenecek. Burada da başta ekonomi yönetimi olmak üzere, geçiş dönemi veya radikal başlangıç önemli olacak ve dolayısıyla sonuçlara yansıyacak.
Küskün ve kırgın olduğunu ifade eden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önemini ve kimilerine göre de potansiyel risk olma rolünü sürdürecek. Abdullah Gül, A. Necdet Sezer gibi kenara çekilmeyecek, bir yerlerde görülecek ve bir şeyler yapmaya çalışacak. Nitekim bunu da açık söylüyor. Acaba ileride AKP’nin cankurtaranı mı olacak, yoksa AKP’ye zarar veren mi olacak soruları Ankara’da soruluyor. Ayrışan toplum da pozisyonuna göre biraz da gönlünden geçeni bekleyecek. Dolayısıyla önemli bir siyasi belirsizlik alanı daha… AKP içerisinde kaynayan kazan olarak 3 dönemini tamamlamış ve önü tıkanmış olan eskilerin durumu da bir başka önemli konu. Sayıları 75’e ulaşan, çoğu parti misyonuna sahip ve kimileri de ölene kadar siyaset içinde kalmak peşinde olunca, durum ilginç hale geliyor. Dolayısıyla bu eski tüfeklerin bir kısmı mutlak bir arayışa girebilecek. Nitekim kimi ağır topların yine siyasette kalma çabalarını bir bakıma spekülasyonları da duyuyoruz.
AKP içerisindeki önü tamamen kapalı olan 3 dönemlikler dışında bir de üstü çizilenler var. Kimileri paralel yapıdan veya kimileri çalışmalarından ve ilişkilerinden dolayı mutlaka sistem dışında kalacaklar. Yani bir daha milletvekili olamayacaklar. Dolayısıyla sıkıntı yaratabilecekler.
Tüm bu gelişmeler AKP’nin içinde ve çevresinde olabileceklerle ilgili. İşin bir de muhalefet veya yeni siyasi yapılanmalar tarafı var. Ortaya çıkabilecek güçlü gelişmelerin de siyaset üzerindeki etkisi beklenmeli.