Siyah Kuğulara dikkat ediyor musunuz?  

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

Bildiğiniz üzere her cumartesi sizler için işinizde fayda sağlayacağını düşündüğüm bir iş kitabını inceliyor ve kitaptaki içgörüleri paylaşmaya çalışıyorum. Bu hafta işim zor, çünkü deprem faciası hepimizi psikolojik olarak çok olumsuz etkiledi.

Yaşanan büyük acılara şahit olmak, elden kısıtlı bir şeyler geliyor olmasının çaresizliği, can kayıplarına üzüntümüz bizlerin yaşama sevincini azalttı. Öte yandan biliyoruz ki hayat devam etmek zorunda. Yaralar sarılmak zorunda. Hayatta kalanlara mümkün olan en iyi şekilde destek olmak zorundayız.

Bende bu psikoloji dahilinde bir iş kitabını değil, adeta bağıra çağıra gelen deprem felaketine karşı duyarsız kalmış olmanın ve tedbir almakta yetersizliğimizin nedenlerini de ortaya koyabilecek, belki de sonraki facialara bireyler, toplum ve devlet olarak daha iyi hazırlanmamıza katkı sunabilecek bir kitap seçmek istedim. Psikoloji, bilim ve ekonomi alanlarını harmanlamış olan Siyah Kuğu bu anlamda bize bazı dersler verebilir diye düşündüm.

Kitap hakkında

Kitabın yazarı Nassim Nicholas Taleb. Yazar Lübnan asıllı bir Amerikalı. 2007 senesinde yazmış olduğu kitap, Sunday Times tarafından 2. Dünya Savaşından bu yana yazılmış en etkili 12 kitaptan birisi olarak görülmüş. Yazar Taleb ilginç bir kişilik.

Kökeni matematiksel istatistik. Uzun seneler türev ürünlerin fiyatlaması, analizi ve ticareti ile uğramış, çeşitli finansal kuruluşlarda görevler üstlenmiş. 2004’ten itibaren iş dünyasını bırakıyor rastgelelik, olasılık ve belirsizlik sorunlarıyla ilgili çalışmaya başlıyor ve tam zamanlı bir yazar ve akademisyen oluyor. 2008 krizinden itibaren de kendisini bir finans aktivisti olarak konumluyor, ana akım finans ve yatırım modellerine alternatif felsefe ve düşünceler geliştiriyor.

Kitap yazarın "siyah kuğu" olarak adlandırdığı nadir ve beklenmedik olayların kavramını ortaya koyduğu bir kitap. Taleb, 11 Eylül terör saldırıları, internetin yükselişi ve küresel finansal kriz gibi tahmin edilemeyen olayların, daha tahmin edilebilir olaylarla karşılaştırıldığında dünyamız üzerinde çok daha büyük bir etkisi olduğunu savunuyor. Kitap üç bölüme ayrılmış.

İlk bölüm siyah kuğu kavramına ve tarihsel önemine odaklanırken, ikinci bölüm ise insanlar ve kurumlar olarak anlayışımız ve bilgimizin sınırlarına odaklanıyor. Üçüncü bölüm ise dünyanın tahmin edilemezliği ve belirsizliği ile başa çıkmanın yollarına odaklanıyor.

Kitabın ortaya koyduğu temel fikirler

İlk bölümde Taleb siyah kuğu kavramını bizlere sunuyor. Siyah kuğuyu, dünyamız üzerinde büyük bir etkiye sahip, ancak olasılığı son derece düşük bir olay olarak tanımlar. Esasen bu tür risklere risk yönetiminde katastrofik risk de deniyor.

Bu metaforu dayandırdığı nokta ilginç; Avustralya'da ilk siyah kuğular keşfedilene kadar insanların tüm kuğuların beyaz olduğuna inandığını ve beyaz kuğu dışında bir alternatifi kabul etmediklerini söylüyor. Taleb’e göre, benzer şekilde, geleceğin geçmiş gibi olacağını ve olasılığı düşük olayların gerçekleşmeyeceğini varsayma eğilimindeyiz. Ancak, etkisi yıkıcı ve olasılığı çok düşük olayların gerçekleşebileceği gerçeği, dünyamızı tahmin edilemez hale getiriyor.

Geçmiş veri ile bazı olayları olasılıksız görmek bir hata olabilir. İkinci bölümde, Taleb anlayışımızın ne kadar sınırlı olduğuna odaklanıyor. İnsanlar olarak dünya hakkındaki anlayışımızın sınırlı olduğunu ve gerçeklerin çoğunu bilmediğimizi kabul etmemizin bizler için daha faydalı olacağını vurguluyor. Taleb ayrıca, olayları açıklayan nedenleri sonradan keşfetme eğilimimizin, gerçeklerin gerçek zamanlı olarak nasıl gerçekleştiğini anlama konusundaki eksikliğimizi ortaya koyduğunu vurguluyor. Bu eksikliğin, siyah kuğuların beklenmedik etkilerinin nedeni olabileceğini belirtiyor.

Üçüncü bölümde ise dünyanın tahmin edilemeyen ve belirsizliğin yüksek olduğu bir yer olması nedeniyle, bu durumla nasıl başa çıkabileceğimize dair çözümler sunuyor. İnsanların risk yönetimi, iş sürekliliği, olağanüstü durum senaryoları, yedekleme sistemleri ve esneklik konularına daha fazla odaklanmaları gerektiğini savunuyor. Taleb ayrıca, kişisel ve işletme seviyelerinde karar alırken, muhtemel bir siyah kuğuya karşı hazırlıklı olmanın önemini vurguluyor.

Kitaptan alabileceğimiz dersler

Öncelikle siyah kuğu kavramını anlamamız gerekiyor. Lehman Brothers'in iflası, Sovyetler Birliği'nin dağılması, büyük ekonomik krizler, doğayı kirleten kazalar, savaşlar, yıkıcı doğal afetler ve terörist saldırılar gibi siyah kuğuların mümkün olabileceğini kabullenmemiz gerekiyor.

Örneğin ülkemizde son 10 senede yaşanmış olaylara şöyle bir bakarsak; darbe girişimi, siyasi sistem değişikliği, devalüasyonlar, orman yangınları, Covid salgını, terör saldırıları, enflasyon ve en son da deprem faciasının birer siyah kuğu olduğunu görebiliriz. Hepsi de kısa sürede aniden gerçekleşen, etkileri büyük olaylardı. İşin ilginç yanı, olaylar olmadan önce ya beklenmiyordu, ya da veriler işaret etse de olasılığı düşük görülerek göz ardı ediliyordu. Kitaptan almamız gereken en büyük ders, tüm teknolojimiz, verilerimiz, verileri işleyen matematiksel modellerimiz, istatistiki hesaplamalarımız, yapay zekamız ve tecrübelerimize rağmen siyah kuğuların ortaya çıkabileceği.

Bu anlamda in san ve teknoloji olarak sınırlılıklarımız olduğunu ve siyah kuğuları ya öngörme ya da önlem almada zayıf kaldığımızı kabul etmemiz gerekiyor. Belirsiz ve öngörülemez dünyada, bilgi, tecrübe, algı ve modellerimizin sınırlılığını görmeli ve bu tür olayları, olasılığı ne olursa olsun ciddiye almalıyız. Son olarak, risk yönetimi yaparak olasılığı düşük de olsa yıkıcı olaylara hazırlıklı olmalıyız.

Örneğin yangın söndürme uçaklarını büyük çaplı ve yaygın yangınlar olabileceğini hesaba katarak bir süre önceden hazır tutmak, deprem senaryoları dahilinde imar afları yapmamak, imar kanunlarının uygulanmasını denetlemek ve uymayanları cezalandırmak, tarikat ve cemaatlerin güçlenerek devlet içinde kadrolaşmasına izin vermemek, afet sonrası kriz senaryolarını ortaya koymak ve koordinasyon için provalar yapmak, olası mali krizlerin oluşmaması için akla uygun politikalar izlemek, yönetimin her kademesinde liyakat ve inisiyatifi güçlendirmek, terör saldırıları için güçlü bir istihbarat yukarıda belirttiğimiz siyah kuğulara karşı alınması gereken tedbirlerdi. Yukarıda belirttiğimiz siyah kuğuları çoğumuz beklemedik. Peki bundan sonraki siyah kuğular neler olabilir.

Ülke, kurumlar ve bireyler olarak bunlar üzerinde sistematik ve bilimsel olarak çalışmalıyız. Bizi iyi risk yönetimi ayakta tutacak. Sıklıkla bu köşeden sizlerle paylaştığım bir sloganım var; “riskini yönetemeyen krizini yönetmek zorunda kalır”. Bunu şu sözle destekleyebiliriz; “siyah kuğuyu öngörüp tedbir alamayan, yıkıcı sosyal ve ekonomik maliyetler ve kayıplar ile karşı karşıya kalır ve bunları telafi etmek zordur”.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar