Siyah Kuğu
UZMAN GÖRÜŞÜ / Murat BERK -Yapı Kredi Yatırım
Hafta sonu gerçekleştirilen G20 toplantısı sonrası yapılan açıklamada ABD ve Avrupa arasındaki özellikle maliye politikaları konusundaki görüş ayrılığının giderilemediği anlaşılıyor. Başını Almanya'nın çektiği Avrupa'nın önümüzdeki dönemde büyümeye ABD kadar destek vermeyeceği anlaşılıyor.
Almanya ve ABD arasındaki yaklaşım farkının tarihi kökleri olduğunu düşünüyoruz. Almanya'nın Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşadığı hiperenflasyon ve Amerika'nın 1929'da başlayan "Büyük Buhran" deneyimlerinin ekonomik politikalara yaklaşımda kendini gösterdiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda Fed Başkanı Ben Bernanke'nin "Büyük Buhran" ile ilgili 1970'li yıllardan beri yazdığı çoğu makalenin yer aldığı "Essays on the Great Depression" isimli kitabın konuyla ilgilenenler açısından önemli bir başvuru kaynağı olabileceğini düşünüyoruz.
Daha kısa vadeli somut piyasa etkisi olarak baktığımızda ise G-20 zirvesi sonrası ABD dolarının bazı para birimlerine karşı değer kaybedebileceğini düşünüyoruz. Avrupa borç problemlerine karşı ciddi bütçe tedbirleri alırken (en son İngiltere'nin açıkladığı bütçe de buna örnek) ABD'nin almaması piyasaların yüzeysel bir bakış açısıyla olayları değerlendirerek ABD dolarını "cezalandırması" mümkün olabilir. Bu bağlamda, geçen hafta Yunan bono faizlerinin yüzde 10'u aştığını ve buna rağmen Euro'nun Dolar'a karşı değer kaybetmediğini belirtmek gerekiyor.
Piyasaların bu bakış açısı ve sonucunda gelebilecek olan daha zayıf ABD dolarının bir reflasyon döngüsünü daha başlatabileceği algısı yerleşebilir. "Riskli varlıklar" diye tabir edilen hisse senedi piyasaları açısından bunun etkisi ise geçen hafta gördüğümüz satış baskısında bir mola anlamına gelebilir.
Piyasa ve ekonomilerdeki gidişatın daha olumluya gidebilmesi için kredi piyasaları çok önemli iken,küresel piyasalar açısından da ABD kredi piyasası çok önemli bir yere sahip. Dolayısıyla ABD dolarındaki değer kaybının ABD'nin ülke kredi kalitesine ilişkin soru endişeleri sonucu oluşmaması gerekir. Aksi takdirde çok riskli bir küresel konjonktürün oluşması muhtemel.
Kişiler, kurumlar, piyasalar ve ekonomiler açısından en önemli riskler "sürpriz" olarak gerçekleşen olaylardan meydana geliyor. Aslında her "sürprizi" , Nassim Nicholas Taleb'in "The Black Swan" isimli kitabında "siyah kuğu" diye tabir ettiği (olma ihtimali çok düşük olarak kabul edilen ama etkisi büyük) olaylar gibi görmemek gerekir. Bazı olaylar var ki (örneğin 2007'de subprime mortgage ile başlayan finansal kriz) bunlar her zaman gerçek anlamda tahmin edilemeyen sürprizler olmuyor fakat belki de genel görüşlere tam uymadığı için ilk başlarda yeterince ciddiye alınmıyor.
İçinde bulunduğumuz ortamda çoğunluğun hiç ihtimal vermediği en büyük sürprizin ABD devleti kredi riskine ilişkin algıda ciddi bir bozulma olacağını söylemek mümkün. Bu bağlamda geçen hafta belirttiğimiz gibi "Şu an pek konuşulmayan ama bir sonraki ciddi piyasa çalkantısı sebebinin ABD belediye borçları olacağını tahmin ediyoruz" şeklindeki görüşümüzü hatırlatmak istiyoruz.
Örneğin pek dikkat çekmese de geçen hafta ABD belediye borçları kredi default swap (CDS) piyasalarında ilginç hareketler yaşandı. Örneğin, California CDS spreadleri 46 bps (baz puan) artarak 346 bps, Illinois CDS spreadleri 48 bps artarak 360 bps ve New York State 35bps artarak 284bps oldu. Ayrıca yatırım yapılabilir kategorinin altında yer alan (junk bond) kredi piyasaları spreadlerinde son altı hafta içinde 200 baz puanlık bir genişleme olduğunu da not ediyoruz. Bahsettiğimiz dinamiğin ne yazık ki yavaş yavaş daha zayıf halkalardan başlayarak harekete geçebileceğine dair bazı belirtiler var.