Sistemik kırılganlık ve spekülasyon

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]


 

Geçtiğimiz hafta genelinde ilginç gelişmelere tanık olduk. Enflasyon ve deflasyon baskılarına ilişkin piyasa spekülasyonu nedeniyle merkez bankalarının hareket yeteneğinin önemli ölçüde daraldığını ve yapabileceklerinin asgarisi ile yetinmek zorunda kaldıklarını gördük. Benzer bir durum siyasiler için de geçerli idi; bırakın sorunları çözmeyi, günü kurtarmak için bile kendilerinden beklenen inisiyatifi kullanamadıkları belli oldu. Kredi değerlendirme şirketi Moody's ise piyasaları renklendirdi. Sürpriz bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu yükseltirken, çok uluslu faaliyet gösteren büyük ölçekli 17 bankanın kredi notunu düşürdü. Döviz, sermaye ve emtia piyasaları geniş bir bant içinde dalgalandı; küresel ölçekte belirsizlik ve kırılganlık yüksek düzeylerde gezinmeyi sürdürdü. Cuma günü bir askeri uçağımızın Suriye tarafından düşürülmesi gündemi kısmen farklılaştırdı.

ABD Merkez Bankası Federal Reserve, hem finansal piyasaların parasal genişleme lehine baskısına, hem de enflasyon ve büyüme tahminlerini olumsuzlaştırmasına rağmen kendisinden bekleneni yapmaktan kaçındı; inatlaşmayan bir söylem v pasif bir tavırla durumu geçiştirmeye çalıştı. Avrupa Birliği liderleri ise bir şeyler yapıyormuş görünmekle yetindi. Sorunlu üyeler yeterli olmayacağı bilinen küçük adımlar ile Almanya'ya taviz vermeye zorladı. Moody's'in ne yapmaya çalıştığı ve nasıl bir bakış açısına sahip olduğu ise anlaşılamadı. Özellikle kısa vadeli borçlanma gereksinimi oldukça yüksek olan Türkiye'nin kredi notunu yükseltirken, önemli bankalarınkini düşürerek kredi verme imkânlarını daraltarak çelişkili bir görüntü sergiledi. Finansal piyasalar ise neyi nasıl speküle edeceğini kestirememenin şaşkınlığını yaşadı, olumsuzu olumlu gibi göstererek pazarlamak zorlaştı. Suriye ile ilişkili siyasi gelişmeler ise özellikle Ortadoğu'ya ilişkin kırılganlığı artırdı. Yıllardır yaşıyoruz; sorunların ağırlaşması pahasına kısa vadeli spekülatif eğilimlerle günü kurtarmaya çalışmak felakete davetiye çıkarmaktır. Spekülasyon sorunların erken teşhisi ve çözümü için yapılıyor ise yararlıdır; ancak günü kurtarmak için yapılıyor ise zararlıdır ve bu gerçek anlaşıldığında durumu düzeltmek imkânsızdır. 2000'li yıllarda piyasalara merkez bankaları tarafından verilen likidite spekülatif para talebini anormal düzeylere taşıdı ve tüketim ve yatırım amaçlı talep üzerinde de belirleyic iolmasını sağladı. Bu tablo gerek siyasileri, gerekse başta merkez bankaları olmak üzere düzenleyici kurumları edilgen ve tepkisel hale getirdi; geniş kesimlerin güvensizliği büyürken, piyasalarda işlem hacimleri gerilerken, oynaklık arttı. Geri dönüşü olmayan bir sürece girildi ve ağırlaşan sorunlar söz konusu olumsuzluklarda temel belirleyici hale geldi. Bu tablo Birinci ve İkinci Dünya savaşları arasındaki dönemin ilk yarısını anımsatıyor, küresel ekonomi durgunlaşırken spekülatif para talebi büyüyor ve sorunlar ağırlaşıyor, durum kritikleştikçe kaçınılıyor, sancılı ve radikal bir değişim kontrolsüz bir şekilde egemen olmaya başlıyor.... Para ve maliye politikaları gevşedikçe yaşanan spekülasyonun yıkıcı olması önlenemiyor. Her şeye kısa vadeli bir bakış açısı ile bakmaya şartlanmış veya şartlandırılmış olanların evdeki hesapları çarşıya uyamıyor...

Son bir yıl ve son on yılda piyasalarda yaşanan gelişmelere baktığımızda farklı bir görünümle karşılaşıyoruz. Son bir yıl içinde ABD ve Alman devlet tahvillerinin en çok kazandıran, altının ise en çok kaybettirenler arasında olduğunu görüyoruz. Son on yıla baktığımızda ise altın en çok kazandırıyor ve sistemin pazarlamaya çalıştığı ürünlere büyük fark atıyor. Kısa ve uzun vadedeki sonuçlar yönlendirilmiş spekülasyon nedeniyle farklılaşıyor. Bundan sonra da böyle devam edecek gibi görünüyor. Sorunlar ağırlaştıkça para ve maliye politikaları gevşeyecek, gerek ulusal paralara, gerekse devlet borcuna güven azalacak, genel durum daha kırılgan hale gelecek ve sistemik risk algılaması güçlenecek; başta tahviller olmak üzere sermaye piyasası ürünleri ve gayrimenkul uzun vadede altın karşısında nal toplamak durumunda kalacak. Piyasalar gerçekleri fiyatlamadığı için kısa vadeye odaklanarak spekülasyon yaptıkça sorunlar ağırlaşacak... Bu büyük kısır döngü dikkate alınır ise merkez bankalarının neden kendilerinden beklendiği ölçüde aktif olmaktan kaçınmaya itibar kaybını geciktirmeye çalıştığı daha iyi anlaşılabilir.

Spekülatif eğilimlerin güçlenmesi rekabet koşulları ve gelir dağılımını bozar, sorunları yaratır ve büyütür. Bu kısır sürece müdahalede gecikilir ise sistemik kırılganlığın artması, yıkıcı spekülatif eğilimlerin her şeyin merkezi haline gelmesi önlenemez ve felakete koşuşta yarış yapılır. Spekülasyonu yönlendiren finansal sermaye ile durumu sürekli olumsuzlaşan geniş kesimler arasındaki çıkar çatışması her şeyi değişmeye zorlar. Spekülasyon değişime direnenlerin kısa vadede günü kurtarmak adına kullandıkları çok tehlikeli bir araçtır, bunu kullananların daha çok yanması da kaçınılmaz hale gelir. Siyasiler ve düzenleyici kurumların bu gerçeği görmezden gelmesi kontrolü kaybettikleri anlamındadır.
Ne diyelim! Tarih kendini tekrarlayacak, sancılı ve uzun bir değişim dönemi yaşanacak... Kalanlar devam edecek, fakat hiçbir şey eskisi gibi olamayacak...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar