Şirketlerin kamu borçlarından sorumluluğunda son durum
Tayfun ERCAN
Yeni Ticaret Kanunu ile şirketler hukukunda yapılan değişikliklerin vergi hukukuna yansıması neticesinde Seri: A Sıra No: 5 Tahsilât Genel Tebliği ile 1 sıra no.lu Tahsilât Genel Tebliği’nde yer alan açıklamalar gözden geçirilmiş ve ilave açıklamalar yapılmıştır.
Limitet şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’un 35. maddesine göre limitet şirket ortakları hakkındaki takip sermaye hisseleri oranında yapılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 595. maddesi dikkate alınarak 5 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği’nde; tescil ve ilan yoluna gidilmeyen ortaklık payı devirleri bakımından, ortaklık payının devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas alınacağı, ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi durumunda, ortaklık payının devredilmemiş sayılacağı ve ortağın ortaklık sıfatının devam ettiğinin kabul edileceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, bir ortaklık payının devri söz konusu olduğunda, 35. madde kapsamında hakkında yasal takip başlatılacak ortak belirlenirken, şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmesine, ana sözleşmede yapılan değişikliklere, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu durumlarda pay defterinde ya da devrin genel kurul tarafından onaylanmış veya onaylanmış sayılması durumunda, noter tasdikli devir sözleşmesindeki tarihler dikkate alınacaktır.
Limitet şirked kanuni temsilcilerinin kamu borçlarından sorumluluğu
6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesine göre, yönetici ve temsilciler borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumludur.
6102 sayılı Kanun’da, limitet şirketin kanuni temsilcisinin, şirket sözleşmesi ile tayin edilmiş müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortak veya tüm ortaklar ya da üçüncü kişiler olabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada, üçüncü kişilere şirketin yönetim ve temsilinin verilebilmesi bakımından ortaklardan en az birinin şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu bağlamda, yönetici-temsilci sıfatı bulunmayan ortaklarla ilgili takip 6183 sayılı Kanun’un 35. madde kapsamında sermaye hisseleri oranında, 6102 sayılı Kanun’a göre belirlenen kanuni temsilcilerle ilgili takipse 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesine göre kamu alacağının tamamından, müştereken ve müteselsilen olacak şekilde yürütülecektir.
Anonim şirket ortaklarının kamu borçlarından sorumluluğu
6102 sayılı Kanun’un 329. maddesine göre, yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların sorumluluğu, yalnızca taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olduğu için bunun ötesine geçecek şekilde bir sorumluluk yüklenmesi söz konusu değildir.
Anonim şirket yönetici ve temsilcisinin kamu borçlarından sorumluluğu
6102 sayılı Kanun’un 365. maddesinde, istisnai hükümler saklı kalmak kaydıyla anonim şirketin temsil ve yönetim yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğu düzenlenmiştir.
6102 sayılı Kanun’a göre anonim şirketin yönetim kurulunun esas sözleşme ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş bir veya daha fazla kişiden oluşması gerekmektedir. Yönetim kurulunun tek kişiden oluştuğu durumlarda ise, şirketin temsilinde bu kişinin bulunması gerekir.
Bu bakımdan, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamında kanuni temsilci, şirket esas sözleşmesi ile atanmış ya da genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri ya da yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması şartıyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişilerdir. Temsil yetkisinin murahhas azalara ya da müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmadığı durumlarda tüm yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci olarak kabul edilecektir. Şirketin temsil yetkisinin murahhas azalara ya da müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığı durumlarda ise, kamu alacağına ilişkin takip işlemlerinin diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında yapılmaması gerekir.
Şirket esas sözleşmesi bu konuda belirleyici olacaktır. Şirket esas sözleşmesinde bu biçimde bir görevlendirme yoksa yönetim kurulu üyelerinin tamamı müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kamu borçlarından ötürü 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi kapsamında takip işlemine tabi tutulacaktır.
Sonuç
6102 sayılı Kanun ile getirilen önemli düzenlemelerden birisi de tek kişilik şirketlerdir. Vergi hukuku bakımından tek kişilik şirketlerde ortakların sorumluluğu önem taşımaktadır. Tek kişilik anonim ve limitet şirketlerde ortakların farklı vergisel sorumluluklarının bulunduğu nazara alındığında bu konuda özel bir açıklama yapılması tam bir uyumun sağlanması bakımından bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.