Şirketlerde atılamayan adımlar

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Ekonomi gazeteciliği zor iş. Hele de ekonomide zor ve öngörülemez bir dönemin içindeysen. Bu tür dönemlerde işletmeler için bir şeyler yazmak da zorlaşıyor. Bildiğiniz üzere iki senedir bu işi yapmaya çalışıyo­rum. Hedef kitlem her ölçekten şirketler, patronlar ve tepe yöneticiler. Amacım, dö­nem ne kadar zorlu olursa olsun, yapacak çok şey olduğunu anlatmak. Dilimiz dön­düğünce, klavyemiz bastığınca bu uğurda çabalıyoruz.

Diğer taraftan asıl işim yönetim danış­manlığı. Türkiye’de yüzden fazla şirkete, daha iyi yönetilebilmeleri, strateji geliş­tirmeleri, kurumsallaşmaları ve riskleri­ni daha iyi yönetmeleri için yardımcı ol­dum, pek çoğuna da olmaya devam ediyo­rum. İşim gereği, her gün farklı ve değerli iş insanları ile tanışıyorum. Tavsiyelerimi sohbetler çerçevesinde de paylaşıyorum.

Bazı tespitler

İş dünyasında gözlemlediğim konu şu; “iş insanlarının en çok şikayet ettiği ko­nular, adım atmaya en az istekli olduğu konular.”

Mesele herkes ailede sonraki kuşakla­rın işe adaptasyonundan, birbirleri ve şir­ketle ile olan ilişkilerin kurumsallaştırıl­masından, aktif ve etkili bir yönetim ku­rulu oluşturamamaktan, işletmede bazı insanlara fazlaca bağımlı olmaktan endi­şe ediyor.

Bu konularda adım atıyor musunuz diye sorunca, “çözüm olduğuna inanmıyoruz, daha önce denedik başaramadık veya zor olduğu için zamana bıraktık” gibi cevaplar veriyorlar.

Örneğin herkes ekonomiden şikâyet ediyor, bunun şirkete yansımalarından şikayet ediyor ancak adım atmak, kendi kaderini eline almak yerine, ekonomide faiz indirimi kararını bekliyor, enflasyo­nist ortamın ortadan kalkacağını umuyor, umudunu oralara endeksliyor.

Oysa işler, asla demeyeceğim ama ben­ce uzun bir süre eski güzel günlere (ucuz finansman- yatırım- ucuz finansman- bü­yüme döngüsü) dönmeyecek. İçsel ve dış­sal nedenleri var, ayrı ayrı hepsini tartış­mak gerekiyor.

Buna ek olarak, patronlara bu içsel ve dışsal nedenleri anlattığımızda, mesela sürdürülebilirlik veya yıkıcı teknolojiler­den bahsettiğimizde, jeopolitik ve jeoeko­nomik riskleri anlattığımızda, fırtınalı de­nizde sağlam bir tekneye sahip olmak için kurumsallaşma ve sisteme dayalı yöne­timi önerdiğimizde, pek çoğu inanın ora­lı olmuyor. İşin üzücü tarafı, çevrelerinde bunları onlara anlatacak, işin doğrusu bu diyecek, hatalı stratejik kararları sorgula­yacak insanlar da bulunmuyor! Bu entro­pi, şirketlerin sürdürülebilirliğini bir süre sonra tehlikeye atabilir.

Anlıyorum, ancak harekete geçmemeye hak veremiyorum

Ben içinde bulunulan psikolojiyi anlıyo­rum, muhakkak ki öğrenilmiş çaresizlik­ler, alışkanlıklar, kültür harekete geçme­yi önlüyor ama en büyük hata bu dönem­de değişime ve risklere karşı hareketsiz kalmak. Eyvah, bizim üçüncü kuşaklar ge­liyor, eyvah bizde iyi bir yönetişim yapısı yok, eyvah içeride bazı arkadaşlara fazla­ca bağımlıyız, eyvah finansa erişemiyo­ruz, eyvah Çin bizim sektörde vitesi artırı­yor diyenler, haklılar. Bu endişeler olduk­ça makul. Ama bu konularda neden adım atamıyoruz?

Öyle iyi aileler, iyi şirketler tanıyorum ki, maalesef bu riskleri yönetemezlerse gelecek beş on sene içinde oldukça zorla­nacaklar.

Önerim

Önerim, bu işler üzerine okuma ve araş­tırma yapmanız. Sağa sola, diğer iş insan­larına sorarak, onların başarısızlık hika­yelerini duyup motivasyon kaybetmemek gerek. Çünkü herkesin şartları ve hikayesi farklı. Sonraki adım, bu işler için birlikte çalışacağınız doğru yol arkadaşını veya reh­beri bulmak.

Danışman demiyorum, çünkü ülkede danışmanlık maalesef imaj açısın­dan sıkıntılı. Size sabırla, bilgiyle, ilgiyle yaklaşacak tecrübeli bir rehber ile birlikte atılan adımları planlayarak, bir yandan sor­gulayarak ama muhakkak güvenerek ilerle­meniz lazım. Bu riskleri lütfen zamana bı­rakmayın, vakit varken adım atın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Business potpori 18 Mart 2025
Büyümek zorundayız 11 Şubat 2025