Şirketler zorlandı, petrol arttı!
Emtia fiyatlarında agresif hareketler görülüyor. Başta petrol fiyatı olmak üzere, önemli emtiaların fiyatı ciddi şekilde yükseldi. Petrol fiyatı, OPEC ülkelerinden gelen açıklamaların ardından yükselişe başladı. Değerli metal fiyatları, büyük Merkez Bankalarının parasal genişleme adımları atacağı beklentisiyle ivme kazandı. Altın fiyatı dün 1131 dolara kadar yükseldi. Çin’in bakır ve platin ithalatının geçen ay artmasının da etkisiyle, endüstriyel metaller son haftaların zirvesine çıktı. Çin ekonomisinin büyüme hızı düşmesine rağmen endüstriyel metal talebinin artması, ‘‘Emtialarda en kötü dönem geride kaldı mı’’ sorusunu akla getiriyor.
Irak, Katar ve Rusya gibi ülkelerden gelen açıklamalar petrol için önemlidir. Ancak nihai kararı Suudi Arabistan verir. Suudilerin bir fiyat hedefi değil, miktar hedefi var. Amaç rakiplerin zarar görmesidir. Medyaya yansıyan, yatırımcıların ve yorumcuların analiz etmeye çalıştıkları haberler gecikmelidir. Sektör oyuncuları doğal olarak bazı bilgileri önceden alırlar. Petrol fiyatındaki düşüş başladığından beri, ‘‘Arz-talep dengesi tabii ki önemlidir. Fakat görünen o ki, büyük enerji şirketleri sallanmadan petrol fiyatında en kötü dönem geride kalmış olamaz’’ vurgusunu yapıyorum. Bazı büyük şirketler hakikaten zorlanıyorlar. Örneğin, Çin Ulusal Açık Deniz Petrol Şirketi (Cnooc) ve Sinopec gibi devasa şirketler de olmak üzere, Çin şirketleri 30 doların altında bir petrol fiyatını uzun süre kaldıramayabilirler. Şirketler nakit sıkıntısına girdiler. Şu aşamada Suudilerden bir açıklama gelmeden oyun ortadadır. Suudi Arabistan, ‘‘Derslerini aldılar’’ düşüncesindeyse, üretim miktarıyla ilgili bir açıklama yapar. OPEC üyesi ülkeler, ‘‘Üretimi kısalım’’ dedikleri için bir hamle yapmaz. Türkiye için önemli olan brent petrolün fiyatı 36 doların üzerinde kalıcı olamazsa, bir süre bant içinde hareket edebilir.
Altın fiyatı 1045 doları iki kez denedikten sonra yükselişe geçti. Yılbaşından beri global risk iştahında görülen düşüşün de etkisiyle, altın ve Japon Yeni gibi güvenli limanlara ilgi arttı. Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarından gelen açıklamalar, değerli metal yatırımcılarına moral verdi. Negatif faiz politikalarının altına destek vermesi normaldir. Altın tutmanın fırsat maliyeti düşer. Kritik nokta, Avrupa MB ve Japonya MB’dan gelen açıklamalardan sonra, hem altının hem de hisse senetlerinin yükselmesidir. Eğer risk iştahı düşük kalacaksa ki bu hisse senetleri üzerindeki baskının devam etmesi anlamına gelir, o zaman altın fiyatının dengeli durması beklenebilir. Merkez Bankalarının para politikalarını gevşetmeleri hisse senetlerinde yeni bir yükseliş trendi başlatırsa, parayı altına yatırmanın manası olmaz. Altında çöküşün başladığı 2011’den itibaren borsa endekslerinin performansı ortadadır. Dünya endekslerinde on gündür süren harekete rağmen, ‘‘Düşüş dönemi bitti’’ yorumu yapmak için erkendir. Bu tip genel düşüş piyasalarında tepki hareketleri olur. Altın fiyatıyla ilgili olumlu gelişme, Avrupalı ve Amerikalı yatırımcıların fiziksel altın alımlarının yılbaşından beri artmasıdır. Serbest yatırım fonlarının (hedge fonların) yeni alım pozisyonları açması, madencilik endekslerinin 13 yılın en düşük seviyesini gördükten sonra toparlanmaya çalışması dikkat çekicidir. Ancak fiziki talepteki artışın sürmesi, altın yatırımcısına umut verir.
Temel faktörler, ‘‘Emtialarda yeni bir boğa piyasası başladı’’ görüşünü desteklemiyor. Altın farklı sebeplerle biraz daha yükselebilir. Petrolde otuz doların altına yerleşecek bir fiyatın enerji şirketlerini ne kadar zorlayabileceği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bakır ve platin, dünya ekonomisi için barometre niteliğindedir. Mevcut konjonktürde özellikle platinin yükseliş hareketini sürdürmesi, pozitif beklentileri pekiştirebilir.