Şirketler yol ayrımında
Hande Şenova - KPMG Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı
Sermaye piyasaları şirketlerin fon temin edebilmesi için tüm dünya piyasalarında en önemli araçlardan biridir. Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde sermaye birikiminin yetersizliği ekonomik performansı olumsuz etkiliyor. Sermaye piyasaları ve finansman, şirketlerin büyüme ve yatırım planlarında önemli rol oynuyor. Eğer finansman alternatifleri fazlaysa, daha fazla yatırım bekleniyor. Sermaye piyasaları ne kadar gelişmişse finansman alternatifi olarak şirketlere o kadar iyi kaldıraç sağlayabilir. Sermaye piyasaları gelişmiş ekonomilerde, teknoloji ve yeni ürün gelişimi çok daha fazla ve hızlıdır.
Halka arzın avantajlarından biri; alternatif finansman yöntemlerine göre daha düşük maliyetle geri ödemesi olmayan bir finansman kaynağı olmasıdır. Organize, şeffaf, düzenli çalışan bir piyasa üzerinden sermaye elde etme ve halka arz sonrası hisselerin tekrar satışa sunulabileceği bir likidite imkânı sunulur. Ayrıca şirketler halka açıldıktan ve hisseleri borsada işlem görmeye başladıktan sonra hisselerini teminat göstererek kredi kullanabilme, borç senedi ihraç ederek ek finansman sağlayabilir. Bunlara karşılık, düzenleyici otorite SPK ve Borsa İstanbul mevzuatına tabi olacakları için, halka açılan şirketlerin hayatına bu koşulları yerine getirme zorunluluğu girer. Finansal tabloların bağımsız denetimden geçmesi ve kamuyu aydınlatma yükümlülüğünün yanı sıra yatırımcı ilişkileri ve denetimden sorumlu komite kurulması ve lisanslı personel çalıştırma gibi gerekleri yerine getirmesi beklenir.
Finansman dışında kurumsallaşma, globalleşme, tanıtım ve kredibilite gibi avantajları olan halka arz, yükümlülükleri doğrultusunda kesinlikle önceden detaylı olarak planlanması gereken ve dolayısıyla ancak doğru planlamayla doğru hedeflere ulaşılan bir süreç. Yurtdışı piyasalarda halka arz öncesi planlama yaygın olarak uygulanıyor, buna göre şirket organizasyonları, finansal tabloları, yatırımları, teşvik ve vergi uygulamalarına kadar gözden geçirilir ve gerekli görüldüğünde halka arz öncesi yeniden yapılandırılır. Halka arz öncesi planlamanın, halka arz sonrası şirket performansına olumlu yansıması beklenir.
ABD pazarı canlı, Türkiye’de gerileme var
2017 yılına bakarsak, ABD pazarında halka arzlar açısından oldukça hareketliydi. 2017’nin ilk çeyreğinde 29 şirketin halka arzı gerçekleşirken toplam hacim 13 milyar dolar oldu. 2016’nın ilk çeyreğinde ise sadece 1 milyar dolar halka arz hacmi gerçekleşmişti. İlk çeyrekte halka arz edilen Snap, 33 milyar dolar değerle 3,4 milyar dolarlık halka arz hacmi yarattı.
Türkiye’de ise son yıllarda halka arz sayılarında oldukça büyük bir gerileme var. Halka arzları artırmak ve teşvik amacıyla Borsa İstanbul A.Ş., TOBB, SPK ve TSPB 2008 yılında iş birliği protokolü yapmış, çeşitli illerde seminer ve eğitimler verilmiş, İstanbul, Bursa ve İzmir’de zirveler düzenlenmişti. Ancak buna rağmen halka açılan şirket sayılarında bir gelişme veya ilerleme kaydedilemedi.
Halka arz sayıları düştü
2010 yılından itibaren halka açılan şirket sayısı ve hacmi oldukça azaldı. 2017 yılında halka arz edilen Mavi Jeans yaklaşık 380 milyon dolar topladı. Bunun dışında iki tane daha halka arz oldu. Bunların büyüklüğü 20 milyon doların altındaydı. 2016 yılında ise sadece bir tane halka arz gerçekleşti; o da 20 milyon doların altındaydı. Oysa işlem sırası kapanan ve hisseleri artık borsada işlem görmeyen şirket sayısına baktığımızda bu yıllarda bir artış var. 2017 yılında 4 şirket borsa kotundan çıktı. Sadece bir halka arzın gerçekleştiği 2016 yılında ise bu şekilde 18 şirketin işlem sırası kapandı.
Tebliğ değişikliği
Piyasa otoritelerinin halka arzları özendirmeye çalıştığı bir dönemde kottan çıkmak isteyen firmaların artması üzerine tebliğ değişikliğine gidildi. Her ne kadar SPK bu amaçla 2014 yıl sonunda tebliği değiştirmiş ve pay oranını yüzde 95’ten 98’e çıkarmış olsa da hâkim ortak talebiyle diğer ortakların paylarının satışıyla borsa kotundan çıkan şirketler 2016 yılında bile hatırı sayılır miktardaydı.
Bunların arasında Boyner Büyük Mağazacılık AŞ yabancı ortağı CVCI’ın sahip olduğu hisseleri aldıktan sonra azınlık hissedarlara çağrı yapmış ve şirketteki payı yüzde 96’yı aşmıştı. 2015 Eylül ayında ise Boyner Perakende’nin pay oranının yüzde 97’yi aşmasıyla Boyner Büyük Mağazacılık halka kapanma ve borsa kotundan çıkma sürecini başlattı.
Yine bu şekilde borsa kotundan çıkan en büyük şirketlerden biri de Akfen Holding oldu. Borsadan çıkmalarının sadece teknik zorunluluklardan kaynaklandığını ifade eden ortaklar, yeniden yapılanma gerçekleştirerek sürekli yatırım ve dolayısıyla özkaynak gerektiren şirketler yerine, yatırımlarını büyük ölçüde tamamlamış kâr dağıtımı yapan şirketleri holding çatısı altında tutarak zaman içinde tekrar borsaya döneceklerini belirtmişlerdi.
Borsa kotundan çıkma nedenleri değişiyor
Düzenleyici otorite kararıyla işlem sırası kapanan şirketler dışında, özellikle kendi isteğiyle borsa kotundan çıkanların bu kararı neden verdikleri önem taşıyor. Hisse fiyatının belli bir derinliğe ulaşamaması, yatırım kararları doğrultusunda mevcut finansal neticeler, şirket satın alma, devir ve birleşmeler gibi durumlar bu kararda etkili olabiliyor. Halka arz öncesi planlama yapmadan, halka arz gereklerine şirket yapısını hazırlamadan yola çıkanlar bekledikleri performansı almakta güçlük çekebiliyorlar. Her şeyden önce sermaye piyasalarındaki işlem hacmi ve derinliğin genişlemesi ve yayılması sağlıklı piyasa verileri açısından gerekli. Bu da halka açık şirket sayısının artmasıyla ve yatırımcı profilinin gelişmesiyle mümkün. Diğer tarafta halka arz sonrası fiyat performansları istenen düzeylere ulaşamayınca halka arzlara olan ilgi yeterli düzeye erişemiyor. Borsadaki nitelikli ve büyük firmaların hisse oranları azalınca, uzun vadeli yatırım mantığı işlememeye başlayacak, yatırım aracı olarak nitelikli bir profile ulaşamayacak. Döngü bu şekilde yumurta-tavuk hikâyesine benzeyince, şirketler de ‘halka arz mı, yoksa borsa kotundan çıkmak mı?’ sorusuna yanıt arıyor.