Şirketler sürdürülebilirlikle kazanacak

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Bu ara dünyada çok popüler kavramlar olan sürdürülebilirlik ve ESG’ye (Çevre, Sosyal ve Yönetişim) ilişkin Türkiye’de ne iş dünyasında ne toplumda ne de siyasette çok fazla farkındalık olduğunu sanmıyorum. Siyaset kurumundan bunu beklemek politika tercihleri nedeniyle gerçekçi olmayabilir, ancak şirketlerin 2030’a kadar bu alanlarda ciddi adımlar atmaları, küresel ölçekte iş yapabilmeleri için zaruri.

Bir anlamda bu konuda öncü olmaları gerek, ama bu konu sanki uzak bir geleceğin gündemiymiş gibi davranılıyor. Oysa, sürdürülebilirlik ve ESG önümüzdeki 7 senenin en kritik konuları. Bu konularda bir şeyler yapmaya çalışan şirketler var elbette ancak konu ekseriyetle içselleştirilmiş ve şirketlerin gündeminde ön sıralara alınmış değil.

Genelde, dünyada böyle bir trend var veya büyük şirketler buna yöneldi bizde bir şeyler yapalım anlayışı ile hareket ediliyor. CEO’lar bu konuda iddialı söylemler içindeler ancak icraata baktığımızda, somut çok az şey görebiliyoruz. Bu konuda ciddi adımlar atmış olan az sayıda bilinçli şirketi elbette kutluyorum.

 Sürdürülebilirlik ve ESG nedir?

Sürdürülebilirlik, kaynakların gelecek nesiller için korunması ve kullanılabilirliğinin devamlılığına yönelik bir yaklaşım. ESG ise, İngilizce “environmental, social, governance” kelimelerinin kısaltmasını içeriyor. Yani Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) temelli yatırımları ve uygulamaları temsil ediyor. Yani şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini dikkate alarak, tüm paydaşlarına karşı sorumluluk sahibi bir yönetim sergilemelerini ifade ediyor.

Yatırımcılar, dönemin koşulları gereği artık bu konularda yatırımlar yapan, şirketleri tercih ediyorlar. İnsanlar, bu konularda yatırım yapan şirketlerde çalışmayı önceliklendiriyorlar. Özellikle Batılı ülkelerdeki şirketler yurt dışından tedarikte bu konularda yasal ve gönüllü düzenlemelere uyum sağlayan şirketler ile çalışmak konusunda kararlılar.  Kısaca bu iş popüler yönetim kavramları değil, iş hayatının gerçeği haline geldi. Özetle, sadece kar odaklı yönetim sona erdi diyebiliriz.

 Sürdürülebilirlik ve ESG şirketlere ne fayda sağlar?

En başa rekabet avantajını yazabiliriz. Sürdürülebilirlik ve ESG faktörlerine odaklanan şirketler, yatırımcılar tarafından daha değerli olarak görülür. Bu da şirketlere rekabet avantajı sağlar. Yatırımcılar, çevre dostu ve sosyal sorumluluğu olan şirketlere yatırım yapmaktan mutluluk duyarlar.

İkinci olarak, Sürdürülebilirlik ve ESG faktörlerine odaklanan şirketler, enerji, su, atık yönetimi, çevre düzenlemeleri gibi konularda daha bilinçli hareket ediyorlar. Bu da işletme ve üretim maliyetlerini azaltıyor. Örneğin GES projeleri ile giderek artan enerji maliyetlerini düşürüyorlar veya daha az atık üretmek için üretim süreçlerini optimize ediyorlar. Yine hammadde ve malzeme temininde, hazırlanmasında, kullanımında daha verimli yöntemler arayışı sonucu buradan kazanımlar sağlanıyor.

Üçüncü olarak, şirketler, ESG faktörlerine odaklandıklarında çalışanlarına da daha iyi koşullar sağlıyorlar. Bu da çalışanların daha mutlu olmalarını, kurumsal aidiyetlerinin yüksek olmasını sağlıyor. Mutlu ve ait hisseden çalışanlar daha verimli ve başarılı oluyorlar. Ayrıca şirketinize Y ve Z kuşağı yetenekleri çekmek istiyorsanız, bu konulara önem verdiğinizi göstermelisiniz. Artık iş mülakatlarında gençler, neden sürdürülebilirlik raporlaması yapmıyorsunuz diye sorabiliyorlar. Bizzat tecrübe ettim.

Dördüncü olarak, Sürdürülebilirlik ve ESG faktörlerine odaklanan şirketler, daha saygın ve güvenilir olarak görülüyor. Bu da marka değerlerini ve tüketicilerin şirkete olan güvenlerini artırıyor. Bu şirket doğaya, yaşama, paydaşlarına saygılı imajı, reklamla satın alınamayacak bir müşteri sadakati sağlıyor.

Beşinci olarak, Sürdürülebilirlik ve ESG faktörlerine odaklanan şirketler, çevresel ve sosyal riskleri azaltarak, uzun vadeli sürdürülebilir bir büyüme sağlarlar. Bu da şirketin gelecekte karşılaşabilecekleri riskleri azaltıyor. Çevreye, sosyal ortama, paydaşlara duyarlı bir yönetim içinde etik, iç kontrol, risk yönetimi, iç denetim, kültürel dönüşüm, dijitalleşme ve yapay zeka gibi önemli süreç ve uygulamalardan faydalanıyor, dolayısı ile riskler en iyi şekilde yönetilmiş oluyor.

Son olarak sürdürülebilirlik ve ESG faktörlerine odaklı yönetilen şirketlerde kültür pozitif, yapıcı, cesur ve öğrenme odaklı bir kültür oluyor. Bu da inovasyon ve takım çalışmasını tetikliyor. Bir şeyleri daha ESG dostu yapma çabası şirket içi yaratıcılık ve yenilikçiliği tetikliyor. Bunun sonucunda ortaya ürün, hizmet, iş modeli, pazar veya süreç inovasyonları çıkabiliyor. Bu da karlılığı artıran bir katkı oluyor.

 Sürdürülebilirlik ülkece tek gidilebilecek tek yol

Hem siyaset, hem de iş dünyası için sürdürülebilirlik 2030’a kadar ciddi adımlar atılması gereken bir konu. Siyasetçiler bu konuyu önceliklendirip, makro politikaları buna uygun planlamalı. İş dünyası ise, uygulamada öncü olmalı. Buradan diğer organizasyonlara ve toplumun tamamına bu bilinç aşılanmalı.

En büyük kaygım, çevre ve insan odaklı bir toplum olmamamız. Deprem faciası gösterdi ki, riskleri değil krizleri yönetmeyi tercih ediyoruz. Sürdürülebilirlik konusu da içinde pek çok fırsatla beraber riskleri de barındırıyor. Özellikle şirketlerin bu konuda bir hazırlık, bir çaba içinde olmaları gerekiyor.

Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları bu konuda iyi bir başlangıç ve yol gösterici. 17 amaç, 169 hedef ve 248 göstergeden oluşan bu çerçeve, ülkeler için makro kalkınma hedefleri ortaya koyuyor. Ülkeler sürdürülebilir kalkınma için bu çerçeveyi baz alabilir.

Şirketler ne yapmalı? 

Şirketler ESG konusunda dünyada ortaya koyulmuş çeşitli çerçeve ve standartları inceleyebilirler. Ayrıca ülkemizde SPK bu konuda öncülük yapmış ve “Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi” ve adeta bir checklist formatında “Sürdürülebilirlik Rapor Formatını” yayınlamıştır. Bunlara muhakkak göz atalım.

İlk iş olarak şirket içinde bir sürdürülebilirlik komitesi kuralım. Sonra uzmanlardan bir farkındalık eğitimi alarak ve konuya dair çerçeve ve standartları inceleyerek, gerekirse Türkçe’ye çevirerek farkındalık kazanalım. Sonra bir mevcut durum değerlendirmesi yaparak doğru çerçeve ve standartların rehberliğinde bir sürdürülebilirlik ve ESG stratejisi ortaya koyalım. Tabi bu stratejinin proje ve faaliyetler ile hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu bir yolculuk ve sağlam adımlar ile ilerlemek gerekiyor. Konu sadece bir raporlama konusu değil. ISO’larda olduğu gibi, belge almak için yapılacak bir dokümantasyon işi hiç değil. Tüm şirket kültürü ve yönetim anlayışını etkiliyor ve değiştiriyor. Konuya bu ciddiyetle bakmalıyız.

Merak ettiğiniz, sizlere katkı sağlayacağını düşündüğünüz, şirketler, yönetim veya strateji ile alakalı konular olur ise önerilerinizi lütfen bana e-posta ile iletin, ilerleyen tarihlerde bu konuları ele almaktan memnuniyet duyarım. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Pazarlamanın gücü 26 Haziran 2024