Şirketler-şüpheli ticari alacak-vergi müfettişleri bermuda şeytan üçgeni
Ömer ŞENER - Vergi Müfettişi (İstanbul Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı)
Bermuda şeytan üçgeni aslında Atlantik Okyanusu’nda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu manyetik olduğu düşünülen bir bölge olarak adlandırılmaktaydı. Şimdilerde ise bu durum değişmiş olup bölgede doğalgaz yatağı keşfedilmiş ve kaybolmaların da doğalgazın, suyun kaldırma kuvvetini ve havadaki yoğunluğu değiştirmesi ile alakalı olduğu anlaşılmıştır. Şüpheli ticari alacakların vergisel çerçevede değerlendirme/yorumlama alanı da bermuda şeytan üçgenine dönüşmüş durumda. Çünkü bu değerleme konusu, icra dosya sayısının 21 milyon ulaştığı bir ortamda şirketler nezdinde dönem karına ulaşırken vergi planlaması (icra başvurusunun madde hakkının doğması için yeterli görülmesi- yasa koyucunun hak doğumunda sağladığı zaman serbestisinin dönemsellik ilkesinden önde olduğu düşüncesi) sunan bir mevzu.
Bu durumu bir örnek üzerinden yorumlayalım. X şirketi; 2015 yılında şüpheli hale gelen 10 milyon TL alacağının 5 milyon TL’si için 2015 yılında, 5 milyon TL’si için ise 2016 yılında icra dairesine başvurarak 2016 yılında 10 milyon TL karşılık gideri ayırmıştır. Sonrasında ise icra dosyası takipsizlikten kaynaklı 2017 yılının sonunda icra dairesi tarafından rafa kaldırılmıştır. (şirket 2015 yılı için zarar, 2016 yılı için ise kar beyan etmiştir.)
2015 yılında şüpheli hale gelen 5 milyon TL alacak için icra takibine başlanılması 1 sene geciktirilip dönemsel kayma gerçekleştirildiği düşünülerek bu durum 2016 yılında eleştiri konusu olabilmektedir. Şirketler ise kanunda yer alan icra safhası kelimesine vurgu yaparak şüpheli alacağa icra aşamasında karşılık ayrılabileceğini belirtmektedirler. Bu doğrultuda 2015 yılında şüpheli hale gelen alacağın icra safhasının 2016 yılında başlamasının 2016 yılında kendilerine gider yazma hakkı sunduğunu düşünmektedirler.
2016 yılında karşılık ayrılan 10 milyon TL’lik alacağa ilişkin icra dosyası 2017 yılında rafa kaldırıldığı için gerekli icra takibinin yapılmadığı ve dolayısıyla takibinde icra safhasının bir bölümü olmasından kaynaklı olarak 2016 yılında böyle bir karşılık gideri hakkının doğmadığı ileri sürülebilmektedir. İcra dosyası 2017 yılında rafa kalksa dahi bu durum 2016 yılı için eleştiri ortamı oluşturur yorumları da mevcuttur.
2016 yılı nezdinde karşılık gideri ayrılmasında sıkıntı görülmeyip icra dosyasının rafa kalktığı 2017 yılı için gelir hesabının çalıştırılması gerektiği yönünde açıklamalarda bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında aynı konu aynı tutar 2 farklı yıl nezdinde eleştiri konusu yapılabilir gözüküyor.
Bu konuda diğer bir izah ise şu şekildedir. Tespit yılı, eleştiri yılıdır. Yani icra safhasının kesilerek karşılık gideri yazma hakkının doğduktan sonra ölmüş olduğuna yönelik tespit yılı, eleştiri yılı olabilir şeklindedir. 2016 yılında icra safhası başlatılarak 2016 yılında gider yazılan 2017 yılında icra dosyası rafa kalkan alacak nezdinde tespit 2018 yılında yapıldığı için şüpheli alacağın doğduğu fakat sonradan öldüğü kabul edilerek (doğum ve ölüm kabul yıllarına bakılmaksızın) revize edilebilir yılın 2018 yılı olabileceği yapılan yorumlar arasındadır. Bu tespit şekli vergide zamanaşımını dolaylı yoldan dolanma imkânı getirebilir.
Sonuç olarak; şirketler için gider yazma seçeneğinin planlamaya dönüştüğü bir ortamın, yıl fark etmeksizin eleştiri konusu yapılabilir seviyeye evrilmesi, yeni bir vergi eko kısır döngüsü oluşmuştur durumda.