Şirketler 2009'dan umutlu
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen 3M'in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su George Buckley,
mevcut küresel krizin 1929 Büyük Bunalımı'ndan bu yana yaşanan en büyük kriz olduğunu belirtmiş ve dünya ekonomisinin 2009'un birinci çeyreğinde 2008 son çeyreğine kıyasla daha kötü sonuçlarla karşılaşacağını tahmin ettiklerini ifade etmişti. "Küresel ölçekte ekonomik küçülme 2009'un ilk çeyreğinde 2008'in son çeyreğinden yüzde 10 daha kötü olacak" yorumunda bulunan Buckley, 2009'un ikinci ve üçüncü çeyreğinden itibaren ise yavaş da olsa bir iyileşmenin başlayacağını öngördüklerini dile getirdi.
"Krizin patlak verme noktasını 2007'nin dördüncü çeyreği olarak kabul edersek 2009'un ilk çeyreği itibariyle krizin dip noktasına ulaştığını söyleyebiliriz. Bundan sonraki 2013 yılına kadar sürecek dönem ekonominin yeniden iyileşmeye ve yükselişe geçeceği dönem olacak" diyen Buckley, aynı zamanda ekonomik büyümenin 2010 yılının son çeyreğinde krizin ilk patlak verdiği 2007 son çeyreği düzeyine ulaşacağını beklediklerini de ifade etti.
Buckley'nin bu açıklamaları 2009 yılı için umut verici. 2009'a umutla bakan tek isim Buckley değil.
Farklı sektörlerde dünyanın önde gelen şirketlerinin CEO'ları da Buckley gibi düşünüyor. Dünyanın en eski çok katlı mağazalarından (department store) Galeries Lafayette'in Başkanı Philippe Houzé, sigorta şirketi Axa Group Başkanı Henri de Castries ve Fransız enerji şirketi iletişim genel müdür yardımcısı Dominique Lagarde, kriz sürecinin şirketler için fırsat yaratma dönemi olduğunu söyledikleri gibi, hepsi 2009 yılına umutla bakıyorlar. 2009 yılına neden umutla baktıklarını ise her biri şöyle anlatıyor:
- Axa Group Başkanı Henri de Castries: Kriz yanlışları düzeltme ve ekonomiyi yeniden inşa etme imkanı sağlıyor
"Bu kriz hepimizin tahmin ettiğinden daha ciddi ve şiddetli. Fakat her krizde olduğu gibi, kısa vadede zorluklar yaşansa da, uzun vadede yanlışları düzeltme ve ekonomiyi yeniden inşa etme fırsatına sahibiz. Bazı finans ürünlerine yönelik duyulmuş olan aşırı ve biraz da kör güven, yerini finans sektöründe yenilikçiliğe bırakacak. Hükümetlerin hızlı bir şekilde tepki vermesi olumlu bir gelişme oldu. Ve bugün herkes, küreselleşmeden doğan bir soruna ortak cevap vermenin ne kadar önemli olduğunu anladı. Kıta Avrupa'sının tek bir sesle konuşması gerekiyor. Yaşadığımız olağanüstü bu durum karşısında, tüm sorunların hemen çözüme kavuşacağını bekleyemeyiz. Mevcut durumda, dört temel aktör var. Bunlar devletler, merkez bankaları, şirketler ve vatandaşlar. Kriz sürecinde, devlet müdahaleleri her ne kadar eleştirilere maruz kalmış olsa da, akıllıca planlar olarak değerlendirilebilir. Tabii ki Almanya daha iyisini yapabilirdi. İngiltere'nin KDV oranlarını aşağı çekmesi çok iyi bir fikir değildi. Fakat genel anlamda bakıldığında, ekonomik faaliyetlerin hızlı bir şekilde yoluna girmesi açısından bu müdahaleler güçlü ve doğru hedefe yönelikti. Merkez bankaları da ellerindeki tüm imkanları kullandılar ve ekonomilerin yeniden yoluna girmesinde önemli bir yaratıcılık sergilerdiler. Şirketlerin düzenleme çabaları da önemliydi. Her ne kadar zorlu olsa da, bu sayede yaşam sürelerini garanti altına aldılar. Vatandaşlara gelince, onlar iki zıt durumla karşı karşıyalar. Bir yandan işsizlik korkusu, diğer yandan ise petrol fiyatlarındaki düşüş ve faiz oranlarının geri çekilmesi ile satın alma gücünün yeniden dağılımı. Bunlar talebin istikrara kavuşması açısından önemli unsurlar. 2008 sayfasını kapatmak gerekiyor. Dediğim gibi petrol fiyatlarındaki düşüş ve merkez bankalarının faiz indirme kararlarının olumlu etkilerini 2009'da görmeye başlayacağız. Sigortacılar da bu süreçte diğer finans kurumları gibi oldukça zor zamanlar yaşadılar, fakat bankacılık sektörü kadar büyük bir likidite ve finansman sorunu ile karşılaşmadılar. Uzun vadede bu kriz dünya genelinde tasarruf, özellikle de garantili tasarruf ihtiyacını artıracak. Dolayısıyla krizin sigortacılar açısından önemli bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz."
- Galeries Lafayette Başkanı Philippe Houzé: Bu krizden 1993'e kıyasla daha hızlı çıkacağız
"Perakende sektöründe krizden en fazla etkilenenler orta katmana hizmet verenler oldu. Bunların başında hipermarketler geliyor. Bence şu sıralar kriz daha yeni başlıyor. Öncelikle finansal süreci yaşadık bugün ise ekonomik süreci yaşıyoruz. Fiyatlar düşüyor ve yatırımlar azalıyor, işten çıkarmalar gündeme geliyor. Genel anlamda frene basıyoruz. 2009'un ilk üç ayının zor olacağı ortada. Daha sonra bir yavaşlama dönemi yaşayacağız. 2009'un sonlarına doğru ise dünya ekonomisi toparlanmaya başlayacak. Bu toparlanma küresel ekonominin yeni motoru görevini üstlenecek olan Asyalı ülkeler tarafından desteklenecek. 1993 krizinden yavaş yavaş çıkmıştık. Bu kez krizden daha hızlı çıkacağız. Çünkü dünya hızla değişiyor, dolayısıyla verilen tepkiler de hızlı oluyor. 15 sene öncesine kıyasla, ülkelerin siyasi sorumluları çok daha hızlı karar alıp, bu kararları uyguluyorlar. Bu arada ekonominin yeniden yola girmesini desteklemek için tüketim kredilerini vergiden muaf tutmak gerekli."
- EDF İletişim Genel Müdür Yardımcısı Dominique Lagarde: Krizde yatırımlara devam etmek şirketin gücünü gösterir
"Kriz zamanında yatırımlara devam etmek, şirketin imajının güçlü olduğunu ispatıdır. Kriz öncesinde belirlediğimiz gibi yatırımlara ve istihdam artırımına devam edeceğiz. 2009 yılında Fransa genelindeki yatırımlarımızın 8 milyar Euro olmasını planlıyoruz. 2008-2012 yılları arasında istihdam artışımız 15 bin kişi civarında olacak. Kriz daha ciddi boyutlara ulaşsa da bu planımızdan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü elektrik hayati bir önem taşıyor. Kriz olsun olmasın elektriğin üretilmesi ve dağıtılması gerekiyor. Biz nükleer konusunda dünya lideri konumundayız. Yenilenebilir enerji alanına yatırımlar yapıyoruz ve geleceğe hazırlanmaktan vazgeçmiyoruz. Krizden sonrası da olacak. Bu yüzde AR-GE çalışmalarımıza günde 1 milyon Euro yatırım yapıyoruz ve bu projelerin üçte biri çevresel boyut içeriyor. 2008 Ekim ayında da, EDF'nin güneş enerjisi için 500 milyon Euro yatırım yapmasına karar verdiğimizde, bu reklam amaçlı değil, stratejik bir karardı."