Şirketinizin geleceği buna bağlı
Şirketler hangi ölçekte olurlarsa olsunlar, hata yaparlar. Önemli olan bu hataların ölçekte ve hangi seviyede yapıldığıdır. Şirketler ölçek olarak küçük, orta ve büyük işletmeler olarak sınıflandırılır. Faaliyet seviyesi olarak da bir şirkette stratejik ve operasyonel faaliyetler vardır.
Bir şirket büyük ölçekli ise ve hatayı strateji seviyesinde yapıyorsa, sahip olduğu pazar payı, marka gücü ve nakit akışları ile bir süre daha hayatta kalabilir ve geç kalmamak şartıyla fark ettiği anda hatayı düzeltebilir. Ancak bir şirket orta veya küçük ölçekte olup, strateji katmanında hata yapıyorsa, onu toparlaması çok zordur. Hangi ölçekte olursanız olun, operasyonel hatalar yaparsanız, telafisi mümkündür. Tabi sistematik hale gelmediyse!
Bir şirket stratejide neden hata yapar?
Stratejiyi geliştiren liderlerin yetersizliği, körlüğü veya hataları diyeceksiniz hemen. Evet bu bir sebep ama temel sebep değil. Bana göre bir şirketin stratejide hata yapmasının üç temel sebebi var. Birincisi değişime adapte olamayan ve yeniliklere kapalı kültür. İkincisi geçmişten kurtulmada yeteneksizlik ve üçüncüsü de geleceği yeniden inşa etmede yetersizlik.
Bu noktada büyük şirket olmanın dezavantajı bu üç alanda yapılan hataları geç fark etmektir. Ancak fark edildikten sonra sahip olunan kaynaklar ile hamle yapmak daha kolaydır. Küçük ve orta ölçekli şirketler ise bu üç alanda hata yaptıklarını daha hızlı anlarlar ama dönüşümü daha zor gerçekleştirirler. Çünkü başta yetkinlikler olmak üzere, kaynakları sınırlıdır.
Bu üç konuyu nasıl yönettiğiniz geleceğinizi belirler
Şimdi bu üç konuya biraz daha yakından bakalım, çünkü geleceğiniz bunları nasıl yönettiğimiz ile şekilleniyor. Birinci konu kültür demiştik. Ne yazık ki pek çok şirketin kültürü değişime açık değil.
Bir şeyleri geç fark ediyor, geriden geliyoruz. Genelde vizyoner girişimcilerin liderliğinde kurulan ve belirli bir ölçeğe ulaşan ancak kurumsallaşma noktasında mesafe alamamış şirketlerde kültür, değişimi yönetmek yerine görmezden gelmek ya da engellemeye çalışmak yönünde gelişir. Patronlar dâhi insanlar olarak görülür ve mevcut başarı onlara atfedilir. Her karar patron tarafından alınır ve başka kimseyi dinlemeye gerek kalmaz.
Patron değişme gereğine inanırsa kıpırdanma olur. Biz böyle iyiyiz derse, işler aynen devam eder. Bu esnada büyüme de fena değilse, stratejik yönetmeye gerek görülmez. Yeni bir tesis, kapasite yatırımı, bir şube daha açma, vb. içsel konular öncelikli olur. Bu içsel işleri hızlı yapanlar terfi eder, gözdeler olurlar. Kendinden emin, içe yönelik ve yönetim odaklı bir içsel kültür hakim olur. Oysa bu zor dönemde gereken dışa dönük, değişimi doğru analiz eden ve ortak akılla strateji geliştiren liderlik anlayışıdır.
Geçmişten kurtulmak, geleceği anlamak
İkinci konu olan geçmişten kurtulmada yeteneksizlik; geçmiş başarılara tutunup, değişim ve yeni strateji üretme ihtiyacını görememektir. Geçmiş başarılar, stratejiler ve eldeki kaynaklar gelecekteki başarının teminatı olarak görüldüğünden, yeni strateji üretmek zordur.
Bu yanlıştır çünkü, gelecek geçmişten farklı olacaktır ve geçmiş stratejiler gelecekte işe yaramayacaktır. Üçüncü konu geleceği oluşturmada yetersizliktir. Bunun bir sebebi şirket içinde strateji geliştirme ve icra yetkinliği olmamasıdır. Lider ve yönetim ekibi, stratejik değil, operasyonel düşünce kalıpları içindedirler.
İç ve dış çevre analiz edilmez. İnovasyon süreçleri yoktur ya da arızalıdır. Son sebep ise, geleceği doğru öngörememek, değişimi doğru yorumlayamamaktır. Özetle, sektörünüzü yakından etkileyecek değişimleri yakalamanız ve stratejik hamleler yapabilmeniz geleceğinizi belirler. Bunun için bu üç konuya dikkat etmek gerekiyor.