Şirketiniz çalışanlarınız kadar sağlıklı
Bugün şirketlerin temel gündemlerinden bir tanesi de çalışanları ruhsal, zihinsel ve bedensel açıdan sağlıklı tutabilmek.
Bu durumun eksikliğinde verimlilik düşüyor, çalışanlar işe odaklanmakta zorluk çekiyor, performans gösteremiyor, hatta işyerinde devam edemiyorlar. Pandemi süreciyle yeni bir paradigma ortaya çıktı. Çalışanlara ücret ve kariyer haricinde bütüncül bir “esenlik” halini sunabilmek. Yani well-being.
Well-being nedir?
Biraz açarsak, well-being sözcüğü Türkçede iyilik, sağlık ve mutluluğun birleşimi anlamına geliyor. Kurumsal well-being ise çalışanların mutlu edilmesini sağlayan, zihinsel ve fiziksel olarak iyiliği, mutluluğu ve bütüncül sağlığı hedefleyen faaliyet ve uygulamalar bütünü olarak tanımlanıyor.
Şirketler, özellikle de kurumsal olanlar, 2033’e kadar yetenekleri bulma, şirkete kazandırma, elde tutma ve geliştirme işinin en önemli kurumsal risk olduğunu anlamış durumdalar. Yapay zeka ve Z kuşağı gerçekliğinden bakarsak, yetenek artık bol değil, kısıtlı.
Dolayısı ile şirketlerin işgücüne para ve kariyerden fazlasını sunmaları gerekiyor. Son derece maliyet etkin bir strateji olan well-being şirketler için yetenekleri kazanma ve elde tutma adına önemli bir fırsat. İnsanlar artık geçmişten farklı beklentiler içindeler. İyilik ve sağlık hali herkesin en önemli hedefi durumunda. İnsanlar kendilerine iyi bakmak istiyor, kendilerine iyi bakabilecek kurumsal yapılara daha sıcak bakıyor, daha sadık oluyorlar.
Kurumsal well-being programları
Bu well-being meselesini kurumsal bir strateji olarak ele alıp, program dahilinde yürütmek gerekiyor. İyi bir well-being programı fizyolojik, psikolojik ve sosyal unsurları içermeli. Bunun için durum tespiti ile başlamak lazım. Önce sosyal yapıyı yani kültür ve şirket demografisini çalışmak gerekiyor.
Şirket içinde hem makro kültürü hem de mikro kültürleri anlamak gerekiyor. Bu konuda kullanılabilecek testler ve araçlar var. Sonrasında, şirket içinde tüm sosyo-ekonomik seviyedeki çalışanlar için ortak ve ayrı ayrı sosyal programlar oluşturmak gerekiyor. Hem bu kesimleri yakınlaştırmak hem de kendi içlerinde iletişimi artırmak adına sosyal aktiviteler düzenleyebilirsiniz.
Kültür yapıcı değil, yıkıcı bir durumda ise, kültür üzerinde çalışmak lazım. Değerler, etik kurallar, sosyal yardımlar, organizasyonlar, iletişim, yarışmalar ve özel aktiviteler bunun için kullanılabilir. İkinci konu çalışanların ruhsal ve zihinsel sağlığıdır. Bu noktada, ölçek ne olursa olsun, şirketlerin çalışanlarına psikolog ve koçluk desteği sağlamaları önemlidir.
Kişilik testleri ile çalışanların mizaçlarını tanımak, birebir ve grup psikoterapileri ile ruhsal, koçluk çalışmaları ile de zihinsel gelişimi desteklemek faydalı olur. Stres yönetimi hedeflenmesi gereken bir konudur. Her şirketin bir doktoru olmayabilir ama her şirketin muhakkak bir psikoloğu, yönetim ekibi için de koçu olmalı.
Buna ek olarak meditasyon gibi uygulamaların sağladığı faydalar ve kurumsal performansa etkileri pek çok bilimsel çalışmaya konu olmuş durumda. Son konu fiziksel sağlık. Bu noktada şirketlerin kötü alışkanlıkları bırakma, beslenme, spor ve hareketli yaşamı destekleyecek programları çalışanlarına sunmaları çok faydalı olur. Yürüyüş, tırmanış veya doğa gezileri gibi organizasyonlar hem fiziksel hem sosyal faydaları olan aktivitelerdir. Kişiye özel fonksiyonel tıp uygulamaları, diyet programları, checkuplar ve takip uygulamaları fark yaratır.
Well-being maliyetli değildir
Şirketinizde toplu bir well-being durumu olmaz ise kaybınız çok daha yüksek olabilir. Programların, well-being konusuna bu şekilde bütüncül bakan uzman veya danışmanlar ile hazırlanmasına dikkat etmek gerekiyor. Esenlik, verimlilik demektir.