Şirketin kendi paylarını iktisap etmesi
Eski Türk Ticaret Kanunu'nda halka kapalı bir şirketin kendi paylarını iktisap etmesi belirli istisnalar hariç olmak üzere yasaktı. Payları borsada işlem gören şirketlerde ise geri alım ancak sınırlı hallerde uygulanıyordu. 2012 yılında yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile halka kapalı şirketlerde pay geri alımı belirli şartlara ve sınırlamalara bağlı olarak prensipte serbest bırakıldı. Şirketin kendi paylarını iktisabı, uzun zamandır şirketler hukukumuzda yer almasına rağmen, bu hukuki müessese halen tüm yönleriyle bilinmiyor.
Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan düzenlemelere değinmeden önce kısaca "şirketin kendi paylarını iktisap etmesi" kavramını açıklamakta fayda var: Türk hukukunda, sermaye şirketlerinin temel malvarlığı şirket pay sahiplerinin şirkete ödediği katılma payı, diğer bir deyişle sermaye tutarı. Pay sahipleri, ödedikleri sermaye tutarı karşılığında şirket tarafından çıkartılan payların maliki olarak şirkette kâr payına katılma, genel kurul toplantılarında oy kullanma gibi pay sahipliği haklarını kullanıyor. Şirketin bu ortaklık paylarını ilgili pay sahiplerinden belirli bir bedel karşılığı satın alması ise şirketin kendi paylarını iktisap etmesi anlamına geliyor.
Peki, bir şirket neden kendi paylarını iktisap eder? Doktrinde bu iktisapla ilgili birçok farklı değerlendirme mevcut. Bunlardan biri, şirketin iktisap ile kazanç elde etmesi. Şirket kendi paylarının bir kısmını iktisap edip daha sonra paylarının değeri arttığında bunları elden çıkartarak kazanç elde edebilir. Bir diğeri ise şirketin kendi paylarını iktisap etmesiyle paylarını şirkete satan pay sahiplerinin, kâr dağıtımını beklemeksizin şirket kazancına ulaşması. Pay geri alımı, aynı zamanda şirketteki oy sayısını azalarak yönetimin güçlendirilmesi amacıyla kullanılabileceği gibi, payları borsada işlem gören şirketler açısından şirketin kendi paylarını iktisabı kur dengeleyici bir araç olarak da kullanılabilir.
Şirket kendi paylarını iktisap ederken tam bir serbesti içerisinde hareket edemiyor; Türk Ticaret Kanunu, bu iktisap için belli sınırlamalar öngörüyor: Öncelikle şirket, yalnızca esas sermayesinin %10'una kadar olan payları iktisap edebiliyor. Şirket bu şekilde iktisap ettiği payları, süresiz olarak tutabilir ve dilediği zaman elden çıkartabilir. Ancak, şirket tek pay sahibi kendisi olacak şekilde kendi paylarını iktisap edemiyor. Dolayısıyla bir şirketin kendi paylarını iktisap edebilmesi için işlem sonucunda şirkette en az bir pay sahibi daha bulunması gerekiyor.
Şirketin iktisabı gerçekleştirebilmesi için finansal durumunun da iktisaba elverişli olması gerekiyor. Payların alımı için şirket tarafından ödenecek tutar, şirket malvarlığından düşüldüğünde, şirketin net aktifinin en az esas sermaye tutarı ile dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçe tutarının toplamı kadar olması gerekiyor. Diğer bir deyişle, şirketin bir bedel karşılığında kendi paylarını iktisap etmesi ancak şirketin yeterli miktarda serbest malvarlığının bulunması halinde söz konusu olabiliyor. Ayrıca, şirketin alım bedeli karşılığında yedek akçe ayırması gerekiyor. Bu şekilde ayrılan yedek akçe, ancak iktisap edilen paylar elden çıkartıldığında ya da yok edildiğinde çözülüyor. Son olarak iktisap edilecek payların bedellerinin de tamamen ödenmiş olması zorunlu.
Şirketin yönetim organı olan yönetim kurulu kendi kararıyla bu iktisabı gerçekleştiremiyor, genel kurulun yönetim kurulunu bu konuda yetkilendirmesi şart. Genel kurulun bu yetkilendirmeyi yaparken iktisap edilecek pay adedini ve ödenecek pay bedelinin alt ve üst sınırlarını belirlemesi gerekiyor. Genel kurulun yönetim kuruluna vereceği yetkinin süresi ise en fazla beş yıl. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise alım bedelinin tespiti. Alım bedeli tespit edilirken, şirket paylarının piyasa değeri gibi objektif kriterlerin ortaya konulması gerekiyor. Aksi halde, yönetim kurulunun sorumluluğu söz konusu.
Türk Ticaret Kanunu'nun payların geri alımında "sınırlı serbestlik" rejimini tercih etmesi oldukça yerinde. Pay sahiplerinin şirkete koyduğu sermaye, şirketin temel malvarlığını oluşturuyor ve şirket alacaklıları için de güvence teşkil ediyor. Sermayenin herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın pay sahiplerine alım bedeli kapsamında iade edilmesi, şirketin serbest yedek akçelerini azalttığından şirketin malvarlığına ve dolayısıyla alacaklılarına zarar verirdi. Bu noktada, belirtilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise yukarıda öngördüğümüz tüm sınırlamaların bir yavru şirketin ana şirketin paylarını alımında da uygulanacağı. Türk Ticaret Kanunu'nun öngördüğü tüm bu sınırlamalar, şirketin malvarlığının korunmasına hizmet ediyor.
Şirketin kendi paylarını iktisabı, Türk Ticaret Kanunu'ndaki sınırlamalara uygun gerçekleştirildiği takdirde, şirketler için faydalı olabilecek bir araç. İlerleyen dönemlerde bu hukuki araç halka kapalı şirketlerde yatırımcılar tarafından sıklıkla kullanılacaktır. Bununla birlikte, payların kime satılabileceği, ortakların rüçhan hakkının olup olmayacağı, satış sözleşmesinde şirket tarafından verilecek beyanların kapsamı gibi uygulamaya ilişkin birçok soru da beraberinde gelecektir.