Şirket satın alma ve birleşmeleri hızlanacak mı?
Şirket satın alma ve birleşme (M&A) faaliyetleri dünyada 2008 yılında başlayan finansal krizle birlikte yüzde 30 civarında yavaşlama gösterdi. Bunun sebebi açıktı. Krizin yayılmasıyla birlikte, M&A faaliyetlerinin temel itici gücü olan borçlanma imkanları ortadan kalktı. 'Deleveraging' süreci, şirket bilançoları ve doğrudan yatırım fonları (private equity funds) üzerinde de baskı oluşturdu. Nakdi olan şirketler de, değil satın alma işlemleri yapmak, satışlardaki daralmayı nakit stoklarının üzerine oturmayı tercih ettiler. Borçlanma imkanı olsaydı da yüksek belirsizlik ortamında şirket satın almalar en son düşünülecek kararlardandır.
2008 yılında olduğu gibi, krizin etkilerinin ortaya çıktığı yıl olan 2009'da da şirket satın alma faaliyetleri hacminin daralmasını bekliyoruz. Ancak, krizin resmi başlangıcını Eylül 2008 olarak alırsak, bir seneye yaklaşan durgunluk içinde şirketlerin ve elinde nakdi olan yatırımcıların, kriz-zede firmaları büyük fırsatlar olarak görmeye başladıklarını söyleyebiliriz. ABD ve Avrupa'da önemli darbe yiyen gayrimenkul sektörü de aynı şekilde büyük fırsat olarak görülmeye başlandı.
Kriz dönemlerinde satın alma faaliyetlerini devam ettiren birkaç faktör ve oyuncunun altını çizelim. Elinde nakit olan kesimler için krizler inorganik büyüme potansiyeli açısından altın fırsatlar sunar. Krizler, stratejik satın almalar yaparak yakın rakiplerden kopmanın da kolaylaştığı dönemlerdir. Operasyonel olarak iyi ancak finansal açıdan kötü yönetilen firmaların krizde büyük riskler yaşaması onları satın alma hedefi haline getirir. Bu da bu yıl olduğu gibi, düşman satın almaları (hostile bids) artırır. Kriz dönemlerinde uluslararası genişlemeyi hedefleyen şirketlerin de satın alma yaptıkları bilinir. Son olarak, ana amaçları finansal açıdan zorluğa düşen şirketleri satın almak olan fonlar da (distress funds) bu dönemlerde altın dönemlerini yaşar.
Businessweek Türkiye dergisi bu hafta doğru bir zamanlama yaparak yurt dışındaki şirket satın alma imkanları üzerine bir yazı yayınlamış. Gerçekten, gerek Avrupa, gerekse ABD'de şu anda, elde nakdi olanlar için önemli satın alma fırsatları var. Bu dönemde, bazı Türk firmalarının yurt dışında satın alma yapmak istediklerini de biliyoruz.
Ancak şirketlerin kelepir hale gelmesi tek başına alım yapmak için yeterli sebep değil. Alım yapmak için iki önemli faktöre dikkat etmek gerekiyor.
Birincisi, şirketi finansal yatırım olarak (yani orta uzun vadede satmak üzere) almak hedefleniyorsa, ABD ve Avrupa'da piyasaların uzun süre düzelmeyeceğini hesaba katmak gerekiyor. Alacağınız şirket şu anda kelepir olabilir ancak uzun süre kelepir kalmaya devam edebilir; yani yatırımdan beklediğiniz karı elde edemeyebilir hatta fırsat maliyetini hesaba katınca zararda olabilirsiniz.
İkincisi, eğer şirket alımını stratejik saikle yapıyorsanız (örneğin sektörünüzde yurt dışında büyümek vs) o zamanda dış piyasalarda talep büyümesi projeksiyonları ve kendi şirketinizle olan sinerjinin sağlanabilmesi önem kazanacak. Son dönemde Avrupa'da bazı değerli markalar gülünç rakamlara satıldılar ve satılmaya devam edecekler. Bu da Türk firmalarına önemli fırsatlar sunuyor. Ancak kelepirleşen markaları almadan önce hesabınızı ve incelemenizi iyi yapmanız gerekiyor. Time Warner /AOL birleşmesinin bir kabusla sona erdiğini unutmayın.
Yurt dışında imkanlar var ancak belki de asıl fırsatlar yurt içinde. Türkiye'de 2001 krizinin etkilerinden yeni toparlanmışken küresel krizin etkilerine çarpan çok sayıda iyi firma var. Dahası Türkiye'deki canlanma dünyadan daha hızlı olacak. Dolayısıyla, Türkiye'de firmalar ABD ve Avrupa'dakiler kadar kelepir olmasa da yatırım getirisi zaman hesaba alındığında batıya göre daha yüksek olabilir.