Sıra, denizin dibinde...

Edip Emil ÖYMEN
Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com

 

Okyanusların dibindeki madenleri çıkartmak için oraları da çöle çevireceğiz. İleri teknoloji madencilik şirketleri sırada bekliyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizdibi Kurumu (ISA), bu amaçla lisans veriyor. İki sahada maden aranabilecek. Bunlardan biri, ISA’ya devredilecek. 
Dipte yatan altından gümüşe, kobalttan nikele bir sürü madenin kaç milyon ton olduğunu hesaplamak mümkün değil. İnsanoğlu, onları orada bırakacak değil her halde (!?). 
En tipik üniversite-sanayi işbirliği örneklerinden biri, bu okyanus dibi madenciliğinde: Bilim adamları, yıllarca sabırla bu işin araştırmasını yaptıktan ve deniz dibinin üç boyutlu haritalarını çıkarttıktan sonra sanayiciler bu çalışmaları ticarete dönüştürmek için kolları sıvamakla meşgul. 
***
İngiltere’de Southampton Üniversitesi’nin, denizin altında 6,500 metreye inebilen Isis adlı robot denizaltısı, Cayman Adaları yöresinde 5 bin metreye daldı. BBC’nin hazırladığı belgeselde dünya, denizin dibindeki volkan bacalarını metre yakınlığında gördü. Bu bacalar, dünyanın ortasındaki eriyik maddenin kara bir duman gibi, dünyaya 400 derece sıcaklıkta çıktığı noktalar. Bacaların yöresi, o koşullara uygun canlılara yataklık yapıyor: Gün ışığı olmadığı için rengi olmayan, hep karanlık olduğu için gözü de olmayan beyaz karidesler, bakteriyle besleniyor- denizin 5 kilometre altında. 
Robot denizaltının nezaketle topladığı hayvan ve malzeme örnekleri, İngilizlerin “James Cook” laboratuvar gemisinde hemen incelendiğinde görülen şu: Denizin dibi gerçekten “maden.” 
Ama bir sorun var: Bu madeni nasıl toplarız? Bir robotu oralara indirip, malzeme örneği almak bile başlı başına lojistik ve mühendislik bilmecesi. Madencilik yapmak ise başlı başına bir sihirbazlık. 
Kanada’lı Nautilus Minerals, Papua Yeni Gine açığında 1,600 metre aşağıdaki bakır ve altın depozitlerini çıkartmak için şimdiden faal. Dibi “daha iyi taramak” için dev bir burgu makinesi yaptırıyor. Bir diğer şirket Neptune Minerals, aynı işi Yeni Zelanda açığında yapacak. Hawaii adaları güneyinde Çin, Rusya, ABD, Güney Kore, Fransa, Belçika, İngiltere v.b. şimdiden sırada. 
Ama ISA bile, okyanusun dibindeki bir maden arama çıkartma işinin nelere mal olacağını henüz somutlaştıramamış: Şirketler, “orada yaşayan hayvanları başka yere taşırız” gibi Zihni Sinir Proceleri öneriyor. Ama bu olacak şey mi? Ayrıca, madeni yer yüzüne çıkartmakla petrol/doğalgazı çıkartmak arasında fark var. Denizin dibine boru sokmak yetmez. Madenin aşındırıcı özellikleri ne olacak? Ve başka, yanıtsız sorular... 
Çevreye zararı en azda tutmak için “acaba”lar tartışılırken, örneğin Lockheed Martin gibi şirketler, “denizin dibini hoover’lamak” gibi daha da Zihni Sinir projeler geliştirmekle meşgul. Evet, deniz yatağını tarla sürer gibi kaldırıp, olduğu gibi yukarıya taşıma projesi bu. Yeryüzünü talan edip atmosferi kirlettiğimiz yetmedi. Şimdi de sıranın okyanus diplerine gelmesiyle, bu dünyanın “yaşanamaz” hale gelme süresi hızla kısalacak. Bunun derdini, bugünün Y Kuşağı yüklenecek. Arada, talan edilecek başka bir gezegen bulurlarsa oh ne ala!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hollywood’a yapay zekâ 02 Ağustos 2019