Sınırın öte yanındaki fırsatlar

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bugün gazetemizde yer alan Financial Tımes'ın yerel muhabirlerinin derlediği Irak'ta son 9 yılda Türkiye'nin önemli fırsat yakalaması haberi ile İran Cumhurbaşkan yardımcısının ülkemizle işbirliğin sunduğu yeni fırsatlar söyleşisi sınırın öte yanındaki önemli gelişme imkanlarını ortaya koyuyor. Bu iki ülke ile dış ticaretimizin gelişmesine baktığımda da, çalkantılı dönemde son 9 yılda büyük gelişme sağlandığına tanık oluyorum.

Türkiye komşularla ticareti geç keşfetti. Çatışma kültürünün hakim olduğu ilişkiler nedeniyle 1990'lara kadar komşularla ticaretimiz toplam dış ticaretimizin yüzde 4'ü seviyesindeydi. Önce Özal, doğalgaz alımında barter sistemini geliştirerek Sovyetler Birliği dağılmadan o ülke ile ticareti geliştirdi. Sovyetlerin dağılmasından sonra başta Rusya olmak üzere Sovyet coğrafyasındaki ülkelerle ticaretimiz önemli ölçüde gelişti. Kürşat Tüzmen bakanlığı döneminde komşularla ticarete büyük önem vererek geliştirici adımlar attı. Türkiye'nin komşularla ticareti son 25 yılda bunlara bağlı olarak hızla arttı ve toplam dış ticaretimiz içersinde yüzde 30'lar seviyesine ulaştı. Hem de bu dönem içersinde yaşanan İran-Irak savaşına, Irak işgaline, Suriye'de yaşanmakta olan iç çatışmalara ve Yunanistan'daki krize rağmen bu artış sağlandı.
 
Bugün iki komşumuzla ilgili ki haber gazetemizde yer alıyor. Bunlardan biri Financıal Tımes'ın bölge muhabirlerinin Iran'a müdahalenin 10. Yılında bölge muhabirlerinin derledikleri verilere dayalı haber. Bu haberde Türkiye'nin Irak'la ticareti  yer alıyor. Vardıkları sonuç, 2003'ten bu yana her yıl yüzde 25 artışla Türkiye'nin Irak'a ihracatının 10.8 milyar doları bulduğu bunun yüzde 70'inin kuzeydeki kürt bölgesine yapıldığı. Ayrıca taahhüt işlerinde de Türkiye'nin önemli yer aldığı. FT buna bağlı olarak, "ABD savaşı, İran Barışı, Türkiye ise ihaleleri kazandı" sonucuna varıyor.
 
Diğer haber İran Uluslar arası ilişkilerden sorumlu Cumhurbaşkanı yardımcısı Ali Saeidlou'nun arkadşımız Fulya Kazıklı'yla Tarhan'da yaptığı söyleşi. Ali Saeidlou, birlikte otomobil üretiminden ortak elektrik santralleri kurmaya, Ağrı'da ortak endüstüri merkezi kurmaktan, bağlantısızlar hareketi içersinde bir ekonomi kurumu oluşturmaya birçok alanda ülkemizle İran'ın işbirliği yapabileceğine birçok fırsattan söz ediyor. "Ambargo iki ülke arasında tehdit değil altın bir fırsat yaratıyor" diyerek ortak ticaretimizin 2-3 yılda 50 milyar dolara çıkabileceğini söylüyor.
 
Bu iki habere bağlı olarak bu iki ülke ile 2003-2012 yılları arasındaki dış ticaretimize baktım. Her ikisiyle de dış ticaretimizde büyük bir gelişme olduğunu ve yeni dönem için de büyük fırsatlar bulunduğunu gözlemledim.
 
Önce Irak ticaretimize baklalım toplam dış ticaretimiz 2003 yılında 970 milyon dolara gerilemişken, 2012 yılında 11 kattan fazla artarak 10 milyar 976 milyon seviyesine yükselmiş durumda. Bu dokuz yıllık dönemde zaten çok düşük olan ithalatımız 41.7 milyon dolardan 149.3 üç kat artarken, ihracatımız 787.8 milyon dolardan 10 milyar 678 milyon dolara 13 kat üzerinde bir artış göstermiş. Bunun sonucunda cari fazla da 10 milyar 676 milyon dolara yükselmiş durumda. Ağırlıklı olarak Kuzey bölgesiyle ticarete dayanan bu tablo, Merkezi Irak yönetimiyle ilişkilerin geliştirilmesiyle önemli gelişme gösterebilecek durumda. Ama Irak'ın bize satabileceği petrol ve doğalgaz alımlarını bu ülkeden yaparak dış ticaretimizi daha dengeli hale getirmemiz gerektiği de bu tabloda ortaya çıkıyor.
 
Aynı dönemde İranla dış ticaretimize baktığımızda 2003 yılında 1 milyar 860 milyon dolar olan ithalatımızın 2012 yılında 6.4 kat artışla 11 milyar 946 milyon dolara yükseldiğini tespit ediyoruz. İhracatımız ise 533 milyon dolardan 18 kattan fazla artarak 9 milyar 922 milyon dolara yükselmiş durumda. Bu büyük ihracat artışına karşın cari dengede 1.3 milyar dolar olan 2003 yılındaki cari açık 2 milyar doların üzerine çıkmış durumda. 
 
İki komşu ülke ile olan dış ticaretimiz, bölgede yaşanan bütün olumsuzluklara, savaşlara, işgallere, ambargolara rağmen çok önemli gelişme göstermiş durumda. Ve yeni dönem içinde gelişmeye çok açık görülüyor. Ayrıca sadece dış ticarette değil, ortak yatırımlarda ve taahhüt alanında da bu iki ülke  önemli fırsatlar içeriyor. Başta Amerika olmak üzere dünya devlerinin diretmelerine yenilmeden son 9 yılda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de bu iki ülke ilişkilerinin bize sunduğu fırsatları iyi değerlendirerek yolumuza devam etmeliyiz.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar