Singapur
Singapur Economic Review Conference davetlisi olarak Singapur’dayım. Bu köşede Singapur ‘mucizesinden’ bahsetmiştik. 1950’li yıllarda bir az gelişmiş ülkeyken bugün kişi başına GSYH’sı 60 bin dolara yaklaşmış bir şehir / devlet Singapur. Bu gelişimin temelinde bu yıl vefat eden Lee Kuan Yew’un liderliği yatıyor.
Lee Kuan Yew, Singapur’u 1950’lerin ikinci yarısından 2000’lere kadar başbakan ve ülkenin tek lideri olarak yönetti. Ülkeyi bir taraftan ekonomik, diğer taraftan sosyal olarak değiştirdi. Ekonomik açıdan Singapur önce emek yoğun, sonra sırasıyla sermaye yoğun, teknoloji yoğun ve şimdi de bilgi yoğun dönemlerden geçti. Tüm bunlar aktif ve dinamik ekonomi politikaları sayesinde oldu.
İlk başta, 1950 ve 1960’lı yıllarda büyük bir emek fazlası vardı ülkede. Bunlara istihdam sahası açacak yatırımlar ve bunları finance edecek tasarruflar ise yoktu. Bu yüzde Lee Kuan Yew ülkeye yabancı yatırımları çekmeyi hedefledi ve başardı. 1970’lerin ortalarında artık tam istihdama ulaşılmış; ücretler de yükselmeye başlamıştı. Sıra sermaye derinleşmesini hızlandırmaya gelmişti. Artık ülkede bir müteşebbis ve yatırımcı sınıf da oluşmuştu. Bu sermaye yoğun dönemde, yeni yatırımlarla emek verimliliği artırıldı. Zira tam istihdamda ücretler yükseliyor ve düşük ücretli sektörlerde arkadan gelen diğer ‘kaplanlar ‘ Singapur’u zorluyordu.
Kısa süre sonra, sermaye yoğun dönemin de sonu geldi / getirildi. Zira arkadan gelen kaplanlar da hızla bu alandaki rekabeti çetinleştiriyordu. 1980’lerin ortasından itibaren Singapur, teknoloji yoğun bir ülke olmayı hedefledi. Örneğin, bilgisayarlardaki multimedia ürünleri gibi alanlar hedeflendi.
2000’li yıllarda ise, kişi başına geliri eski efendisi İngiltere’nin iki katına yaklaşan ortalama geliriyle Singapur bilgi yoğun alanları ve hizmet sektörünü hedefliyor. Bu ve bundan sonraki dönemlerde ne hedefleyeceğini, Singapur Economic Review Konferansı’nda konuşan Merkez Bankası Başkanı Ravi Menon’dan dinleyelim: “Singapur’un 2025 yılına kadar en önemli sorunu, yavaşlayacak olan verimlilik artışları ve bunun getireceği büyüme kısıtları. Bu yüzden Singapur eğitim ve sağlık gibi hizmet sektörlerinde yüksek fiyatlı hizmetler sunacak. Özellikle üniversite eğitiminde tercih edilen ülke olacak. Yani aileler çocuklarını Singapur’a okumaya gönderecekler.”
2025’den sonra ise, Menon dünyada geniş çaplı bir teknolojik dönüşüm öngörüyor. Çin dünyanın en büyük, Hindistan ise dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacak. Buna karşılık, Endonezya dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi haline gelecek. ASEAN serbest pazarı bir realite haline gelecek. Bölgede mal ve hizmetlerin çok daha hızlı ve verimli artmasını sağlayacak ulaştırma altyapıları gelişecek; devletler üstü, üretim merkezleri organize sanayi bölgeleri oluşacak.
Bu dönemde Singapur ASEAN bölgesinin ‘sinir sistemi merkezi’ haline gelecek / gelmeli Menon’a göre.
Singapur’da yönetim kalitesi her zaman yüksek oldu. Bunun yöntemi ise basitti: yönetim kademelerine kaliteli insanları getirmek. Belki de ‘Singapur’un ekonomik başarısının ana belirleyicisi bu liyakat bazlı yönetimdir’ (meritokrasi) denebilir.
Singapur’da, taksi şöförleri bile Lee Kuan Yew’un ana prensiplerinin ve bunların başında meritokrasinin geldiğinin farkında. Bu da, iyi tanzim edilmiş politikaların ve bunlar hakkındaki farkındalığın önemini göstermeye yetiyor.
Anlatılanlardan Singapur’un bir cennet olduğu akla gelmesin. Evet, Yew’un çok önem verdiği yeşilliği ve temizliğiyle Singapur görünüm olarak kentsel cenneti (urban paradise) andırsa da, Sosyal açıdan hâlâ önemli problemleri var. Orta direk hayatını fiyatları gittikçe artan evlerden bir tanesini alıp borcunu ödemekle geçiriyor desek mübalağa etmiş olmayız.