Sınavsız üniversite dershanesiz öğretim

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]


Sistemler "afyon" gibidir. En iyisi bile zamanla kendine alıştırır, uyuşturur, yerinden kaldırılamaz hale gelir! Türkiye'nin eğitim sistemi tam da bu halde. Yarım yüzyıldır iktidara gelip giden siyasi kadroların elinde okul-dershane-sınav-üniversite-işsizlik ekseninde savrulup duran bir sistem. Her müdahalede biraz daha bozuluyor
Hal böyle olunca,  mevcut eğitim öğretim sistemini köklü bir yapısal değişikliğe uğratmak en azından kısa vadede mümkün değil. Böyle bir işin bilimsel, sosyal, kurumsal ve ekonomik altyapısını, özellikle eğitim dünyasının tüm aktörleriyle birlikte çok iyi tasarlamadan, bırakın kısayı, orta hatta uzun vadede bile mümkün değil.
Mevcut eğitim öğretim sisteminde bugünün "köklü yapısal" değişiklik düşüncesi, üniversiteye sınavsız giriş ve dershane sisteminin tasfiyesi hedefleriyle ifade ediliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan bir süre önce eğitim sistemi için ortaya attığı "tasarım taslağının" çerçevesini böyle çizmişti. Ne var ki, eğitim dünyasında bu konuyla pek ilgilenen olmadı. Tasarım fazla mı hayalciydi?
Eğitim teşvikleri
Başbakan Erdoğan, ardından Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından esasları açıklanan yeni teşvik sisteminin sınavsız üniversite-dershanesiz öğretim hedefiyle ilişkisi doğrudan değil dolaylı. Ama özel eğitim-öğretim tesis yatırımlarını doğrudan kapsıyor. İki şekilde kapsıyor:
Birincisi, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek belgeli ilk, orta ve lise eğitim yatırımları, Türkiye çapında hem genel hem de bölgesel teşvik unsurlarıyla desteklenecek. KDV istisnası, Gümrük Vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği bunların arasında.
İkincisi, TBMM'ye sevk edilen "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" ile başka bir teşvik unsuru öngörülüyor. Tasarının 22. maddesindeki düzenlemeye özetle şöyle:
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kiralama karşılığı yaptırılacak eğitim öğretim tesislerine ilişkin projelerde inşaata yönelik mal ve hizmet teslimleri KDV yönünden tam istisna kapsamına alınacak.
Bu haliyle özel sektörün girişeceği yeni eğitim öğretim tesisi yatırımlarına, iki boyutlu bir teşvik yapısı oluşturuluyor. Dershanelerin sahipleri tarafından "okula dönüştürülmesi" hedefi de bu yapının içine oturtuluyor.
Olabilirlik kabiliyeti
Eğitim dünyasının sektör yatırımlarına öngörülen doğrudan veya dolaylı teşvikleri büyük bir "heyecanla" karşıladığı söylenemez. Nitekim yeni teşvik sisteminin esasları açıkladığında başta sanayiciler olmak üzere ekonominin hemen tüm sektör sözcüleri konuştu. Buna karşılık eğitimcilerin pek sesi çıkmadı.
Sektör liderlerinin DÜNYA Mikro Politika'ya yansıyan görüşleri, teşvikler ve özellikle dershaneler meselesine yönelik "ilgi zayıflığının" sebeplerini de açıklıyor. Görüş ve değerlendirmelerden başlıca iki izlenim süzülüyor:
Birincisi, sektörün özel okul kesimi liderleri, eğitim öğretim yatırım teşviklerini olumlu karşılasalar da mevcut şartlarda "işleyebileceğine" inanmıyorlar. Sebebine gelince, en azından "fiziki yatırım zorluklarını" öne sürüyorlar. Daha da ilginci, özel okul sayısının artmasını "mevcutları batıracağı" gerekçesiyle tehlikeli buluyorlar.
İkincisi, dershane sektörünün özel okullara dönüştürülerek tasfiyesi fikrini "hayalci" buluyorlar. Üstelik, dershane sisteminin gerekliliğini ve varlığını savunuyorlar. Sadece dershane sektörü liderleri değil, özel okul sahipleri de bu görüşte. Ya, sınavsız üniversite? Eğitim sistemi tümüyle değişmeden olacak iş değil!
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013