Şimdi sivil toplumu ihya ederek demokrasiyi güçlendirme zamanı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplumun Cumhuriyetin kuruluş felsefesine geri dönülmesi gerektiği tartışmalarda daha sık önerilir oldu. Nedir bu kuruluş felsefesinin ilkeleri? Bir cümle ile özetlemek gerekirse,”Demokratik, laik , sosyal hukuk devleti” olmaktır.
Buradaki laiklik ilkesi dinin adliyeye, kışlaya sokulmamasını, caminin ve kışlanın dışında kalmasını gerektirir.
FETÖ örgütlenmesine baktığımızda örgütlenmesini kışlada, eğitim ve hukuk kurumlarında gizli olarak yaptığını, bunu yaparken, devlet hiyerarşisi içersinden çıkarak, bir sapkın dini örgütlenmenin hiyerarşisi içersinde hareket attiklerini görüyoruz.
Bu örgütlenme bir yandan açık alanlı iyi niyetli okullar kuran, yardım ve dayanışma sağlayan, ticaretle uğraşan bir şekilde masum bir görüntü ile topluma kendini sunuyordu.
Ama diğer yandan askeriye, güvenlik ve hukuk kurumlarındaki örgütlenmesi ise kapalı, gizli bir örgütlenme yapısı içerisindeydi. Bu alanlarda kendileri için “Her yolu mübah” görüp, sınav soruları çalmaktan, önlerini tıkadığına inandıkları askerleri, güvenlik görevlilerini ve hukuk adamlarını karalamak için sahte belge düzenleyerek ihbarlara varan uygulamaları kendi hiyerarşileri içersinde uygulamaktan geri durmadılar. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bu durum itiraflar ve ortaya çıkan belgelerle açıklıkla ortaya çıktı.
Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve ilkelerine dönmenin gerekliliği bu yeni dönemin şekillenmesi için öneriliyor. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletini kurabilmenin temelinde bana göre sivil toplumun ihyası gerekir.
Sivil toplum ihya edildiği oranda demokrasiyi güçlendirecek, hukuk ilkelerinin sağlıklı bir şekilde hayata geçmesini temellendirecektir. Sivil toplum kurumları kendi alanlarının derin kazıcılarıdır. Kendi alanlarında süreklilik taşıyan, gelişen bilgiye, alanlarının düne dayalı hafızasına sahip oldukları için, karar alırken kendilerini sınırlayan, hata yapmalarını önleyen fren mekanizmalarına sahiptirler.
Bu nedenle sivil toplum örgütlenmesi güçlü toplumlar, hem demokrasilerini geliştirir, hukuk ilkelerinden sapmadan adaletli bir şekilde yollarına devam ederler. Sivil toplum kurumları devlet hiyerarşisi içersinde hareket ettikleri farklı hiyerarşik yapıların içersinde yer almayı düşünmedikleri için, toplumun bilgi hazinesini geliştirerek, toplumsal hafızayı güçlendirerek, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunurlar.
Bir badireyi atlatıp yeni bir döneme girerken, bir yandan bizim güçlenmemize yol açan Cumhuriyetin temel ilkelerini yeniden önde tutmamız, bir yandan da sivil toplumu ihya ederek demokrasimizi güçlendirmemiz gerektiği unutulmamalıdır.