Şimdi harekete geçme zamanı!
Kurumların daha şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu davranmasını öngören düzenlemelere ilişkin ABD’de birbiriyle taban tabana zıt iki görüş hâkim. Başkan Trump, bu düzenlemelerin kaldırılması gerektiğini vurgularken, toplam yıllık gelirleri 7 trilyon doların üzerinde olan şirketlerin CEO’larını temsil eden İş Dünyası Yuvarlak Masası’na (Business Roundtable – BR) kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde tüm paydaş gruplarının çıkarlarını savunuyor. ABD’nin rekabet gücünü artırmaya ve ekonomiyi güçlendirmeye yönelik politikaları savunan BR geçtiğimiz ay 181 CEO tarafından imzalanan yeni bir bildirge yayımladı.
Bildirgede CEO’lar, şirketlerini, tüm paydaşların (müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler, toplum ve hissedarlar) çıkarlarını göz önünde bulunduracak şekilde yönlendirmeyi taahhüt ettiler. Yayımlanan bu bildirge, hem iş dünyasında hem de basında geniş bir yankı uyandırdı. Birçok eleştiri ve soruyu beraberinde getiren bildirge, iş dünyasından büyük destek topladı.
İşletmelerin amacı yeniden tanımlanıyor: Paydaş odaklılık
BR, 1980'lerde şirketlerin çalışanlara, topluma ve diğer paydaşlara yatırım yapma gereksinimini yansıtırken, 1997 yılında kısmen hissedarların artan baskılarına yanıt olarak “bir iş yerinin temel amacı sahiplerine ekonomik getiri elde etmektir” diyerek hissedarların önemi hakkında net bir sinyal vermişti. Ancak son yıllarda, bu inisiyatifin üyelerinin, hissedar yaklaşımının tek başına iyi yönetilen bir şirket işleyişini yansıtmadığı görüşünü savunmalarıyla birlikte, iş ortamında artan dinamizmi de yansıtan bu yeni bildirgeye imza atıldı. Bu bildirge, çalışanları ve toplum için yatırım yapan, müşterilerini önemseyen şirketlerin, hissedarları için uzun vadede değer yaratma potansiyellerinin arttığını savunuyor ve işletmenin temel amacını tüm paydaşları için değer yaratmak olarak tanımlıyor.
Paydaşlarına karşı sorumlu şirketler uzun vadede ödüllendiriliyor
Dünyanın en büyük yatırımcı şirketi olan BlackRock Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Larry Fink 2019 yılı mektubunda şirketlere, “Paydaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getiren şirketler uzun vadede ödüllendiriliyor; onları görmezden gelen şirketler ise uzun vadede başarısız oluyorlar” mesajını veriyor. Farklı paydaşlar kısa vadede rekabetçi çıkarlara sahip olabilse de, tüm paydaşların çıkarlarının uzun vadede ortak olduğunu kabul etmek önemli. Bugün şirketler, hızla değişen bir ortamda rekabet etmek ve başarılı olabilmek için de birçok zorlukla başa çıkmak zorunda. Hissedarların yanı sıra diğer paydaşların çıkarlarını göz önünde bulundurma kabiliyeti, artık şirketlerin hem risk yönetiminin hem de stratejik planlamasının temel bir bileşeni haline gelmiş durumda.
BR henüz bir başarı değil, bir çağrı… Şimdi harekete geçme zamanı!
BR üyesi şirketler, paydaşları için çok önemli bir adım atmış olmakla birlikte henüz daha yapılacak çok şey olduğunu belirtiyorlar. Yayımladıkları bu yeni bildirgenin bir başarı değil, bir harekete geçirme beyanı olduğunu vurgulayan şirketler attıkları önemli adımlarda harekete geçmek için zaman kaybetmek istemediklerini kanıtlamak istiyor. Örnek olarak; asgari ücretlerin yükseltilmesi için yasal prosedürün başlatılması, güncel ekonomik gelişmeler doğrultusunda yeni ekonomik fırsatlardan faydalanabilmek için etkili eğitim programlarının geliştirilmesi, öğrenciyken aynı zamanda yarı zamanlı olarak çalışmak için bu süreci kolaylaştıracak yasal prosedürün sağlanmasına yönelik girişimde bulunulması, yatırımcıların tüm paydaşların çıkarlarını önemseyerek uzun vadeli değer yaratan şirketleri desteklemelerini sağlamak için şirketler ve yatırımcı grupları arasında daha yakın bir ortaklık çağrısında bulunulması, atılan ilk önemli adımlar arasında yer alıyor.
Çeşitli görüşler bu girişimin samimiyetini, gerçekliğini sorgulasa da atılan her olumlu adımı desteklemek ve şans vermek, bununla birlikte elbette sürecin de takipçisi olmak lazım. Yapılanlar sadece çevresel ve toplumsal amaçlarla ilgili değil. Artık kurumların hayatta kalabilmesinin tek yolu iş yapma şekillerini değiştirmesine bağlı. Rekabeti ve hala sadece hissedar odaklı olmayı savunanlar tüm kaynaklar tükendiğinde ne şekilde iş yapacağını düşünmeliler. Akademide yarım asırdır tartışılan, hissedar odaklı değil, paydaş odaklı olmayı savunan temsilcilik teorisi ve ardından gelen “kurumsal yönetim” kavramı gerçek hayatta yerini yeni yeni bulmaya başlıyor.