Şimdi Gümrük Birliği protokolünü güncellemenin tam zamanı (!)
Timuçin YILMAZ - Karbel Holding A.Ş. Grup Dış Ticaret Müdürü
Son zamanlarda başta Almanya ve İngiltere olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinin Türkiye’ye karşı iyimser açıklamalar yaptığını duymaya devam ediyoruz. Bu açıklamaların ABD Başkanı Trump’ın korumacılık politikaları yanı sıra, ABD, Kanada ve Meksika arasındaki Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın (Nafta) yerini alacak yeni bir anlaşmaya denk geldiği döneme gelmesi de tesadüf olmasa gerek. Keza ABD yönetiminin bu Kongre’ye; Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya ile üç ayrı yeni serbest ticaret anlaşması için müzakerelere başladığını duyurması da sürpriz olmadı.
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile iyimser tablo çizmeye başladığı bu dönem içerisinde “Şimdi gümrük birliği protokolünü güncellemenin tam zamanı” diyor ve geçmişe kısaca dönüyoruz. Gümrük Birliği Anlaşması AB'ye tam üyeliğimiz öncesinde, sadece sanayi ürünlerini kapsayacak şekilde 1 Ocak 1996 yılında yürürlüğe girmiştir. Karşılıklı yapılan bu protokolde tarım ürünleri, yatırımlar ve hizmetler bu anlaşmanın dışında tutulmuş, bu anlaşma sonrası sanayi sürecine geçerek reform niteliğindeki yeni düzenlemeler ile ihracatımızın artmasını sağlanmıştı.
Gümrük Birliği Anlaşması’nın ülkemize sağlamış olduğu kazanımlara rağmen sadece sanayi ürünlerini kapsaması protokol tarihiden gümümüze beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Bunlara kısaca göz atarsak; AB'nin karar alma süreçlerinde Türkiye’ye yeterince destek vermemesi, uygulanan karayolu kotaları ve akdedilen serbest ticaret anlaşmalarında (STA) yeterince fayda elde edilememesidir. Bu faydasızlık günümüzde sadece bunlarla sınırlı kalmamış; protokolün sadece sanayi ürünlerini içermesi ülkemizin dış ticaret dengesi ile birlikte serbest ticaret anlaşmalarını doğrudan etkilemiştir. Bir örnek ile izah edersek, Türkiye’nin şuan Avrupa Birliği ve EFTA haricinde 37 ülke ve bölgeyi kapsayan 21 Serbest Ticaret Anlaşması (STA) mevcut olması ve buna müteakip AB ile aramızdaki protokol gereği diğer serbest ticaret anlaşmalarımızı (STA) geliştiremiyor ve geçerli anlaşmalar yapmıyor olmamız yeni dünyada ki yeni fırsatları kaçırmamıza neden olabiliyor.
Avrupa komisyonunun 2016 yılında AB ile Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin genişletilmesi ve gümrük birliği anlaşmasını güncellemesi için AB Konseyi’nden aldığı yetki ile; Türkiye’nin Avrupa ülkelerine, sanayi ürünleri dışında yapacağı ihracat ve hizmet artışlarının bu ticareti 350 milyar dolara çıkaracağı ve bu durumun Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasında (GSMH) tahmini %1.85’lik artış sağlayacağı konuşuluyor idi.
Ülkemizin daha fazla katma değerli ürün üretip daha fazla ihracat yapmaya ihtiyaç duyduğu bu dönemde tasarım, marka desteği, turquality ve inovasyon ile birlikte “Şimdi gümrük birli-ği protokolünü güncellemenin tam zamanı” diyor, yazımı güzel bir sözümle tamamlamak istiyorum.
“Dış ticaret bir zaman makinası gibidir, ya ileri gidersin ya da geri”