Şimdi de değerli dolar-düşük euro kaygısı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye'nin dış ticaretteki döviz kompozisyonu dikkate alındığında hiç de hoş olmayan bir gelişme yaşanıyor. Daha doğrusu, bu gelişmenin iyice pekişmesinden, kemikleşmesinden endişe duyuluyor. Avrupa'daki sıkıntılar yüzünden euro değer yitirdikçe ve dolayısıyla dolar değer kazandıkça bizim dış ticaretteki sıkıntılarımız daha da artacak, bu kaçınılmaz görünüyor.

Bu sıkıntının nedeni de ithalattaki dolar ağırlığı. Türkiye ihracatının yüzde 45-46'sını dolar, yüzde 48-49'unu euro, kalanını da diğer dövizler üzerinden gerçekleştiriyor. Ancak ithalatta durum çok farklı. İthalatta doların payı yüzde 61-62 dolayında seyrediyor; euronun payı yüzde 33-34'lerde bulunuyor, diğer dövizler ise toplamda yüzde 5 kadar bir pay alıyor.

Bu yapı dünden bugüne oluşmuş değil; yıllardır böyle. Ancak, son dönemde euronun değer yitirme eğilimine girmesi ve bu eğilimin daha da pekişeceğine dönük işaretler kaygı veriyor.

Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki; hem bir yandan ithalatımız artıyor, hem de bu ithalat giderek pahalanma eğilimi gösteriyor.

Önümüzdeki dönemin en kaygı verici gelişmelerinin biri enflasyon. Merkez Bankası ekonomi ısınmasın diye onca önlemi ne için alıyor… Şimdi bu olumsuz gidişin dozunu artıracak, tehlikeyi daha da büyütecek bir etken olarak dolardaki değer artışı karşımızda duruyor.

Aslında ne kadar büyük çelişkiler yaşıyoruz, değil mi… Hem bir yandan TL'nin değerli olduğundan ve ithalatın yavaşlatılabilmesi, cari açık tehlikesinin daha da büyümeden önlenebilmesi için TL'nin değer yitirmesi gerekliliğinden söz ediyoruz; hem de değer kazanan doların tehlike oluşturacağından. Çünkü dolar yalnızca euroya karşı değer kazanmıyor ki, görüyoruz dolara karşı TL de bir miktar değer yitirmiş durumda. Ancak, TL'deki değer kaybının çok uzun soluklu olacağı pek beklenmiyor. Bunu hem kamu istemiyor, hem de Türk halkı kurlar yükselince hemen döviz satmak suretiyle bir anlamda dengeyi sağlıyor. 

Dolardaki değer artışı, Türkiye'yi dış ticaret yönünden iki türlü vuruyor. İthalata değindik; ithalat giderek daha pahalı yapılır hale geliyor, bu da iç piyasada fiyatlar üzerinde olumsuz etki doğuruyor, bundan kaçış yok.

Bir başka etki de ihracatta. İhracatın neredeyse yarısı euro cinsinden. Bu yılın ilk üç ayında euro cinsi ihracatın payı yüzde 49.6 olmuş. Euronun değer yitirme sürecine girmesi durumunda da ihracatçının eline elbette aynı miktarda euro geçecek, ama bu para daha az değerli olacak. Bu euro ile daha az dolar alınabilecek. Hele hele bu ihracatçı, ihracatı için dolar kullanarak ithalat yapmak durumundaysa zarar daha da büyüyecek.

Türkiye'nin ihracat ve ithalattaki döviz kompozisyonunu değiştirebilme şansı ne yazık ki pek yok. Bunda en büyük etken, enerji ithalatının hemen hemen tümünün dolar üzerinden yapılıyor olması. Enerji ithalatını da bugünden yarına azaltmak gibi bir şansımız olmadığına göre…

Beklemekten ve dolar-euro dengesinin dolar lehine daha da değişmemesini ummaktan başka şimdilik yapabileceğimiz pek bir şey yok! 

İhracat ve ithalatın döviz kompozisyonu (Milyon Dolar) 
    Toplamdaki pay (Yüzde)
İHRACATToplamDolar cinsiEuro cinsiDolarEuroDiğ.döv.
2011(*)31.46813.87515.60244,149,66,3
2010113.97951.71854.87345,448,16,5
2009102.14346.90049.02345,948,06,1
2008132.02762.98461.48647,746,65,7
2007107.27245.55453.95142,550,37,2
200685.53537.70341.45144,148,57,5
İTHALAT      
2011(*)56.06334.82518.56962,133,14,8
2010185.541114.03162.37561,533,64,9
2009140.92884.86749.01560,234,85,0
2008201.964130.38564.17564,631,83,7
2007170.063102.30460.94460,235,84,0
2006139.57682.09452.42258,837,63,6
(*) Ocak-Mart
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar