Şimdi artık doğrudan yabancı yatırımın önü açıldı mı?
Herkes Amerikan dolarının Türk lirası karşısındaki performansına odaklanmış olduğu için iyi haber arada kaynadı.
Halbuki hiçbir iyi haberin heba edilmemesi gereken bir sürecin içindeyiz. Bu yıl, Türkiye, Dünya Bankası’nın İş yapma Kolaylığı (Ease of Doing Business) endeksinde başarılı bir performans gösterdi. Bir nevi, Türkiye’ye iş kurmak, fabrika açmak için gelen doğrudan yabancı yatırımcıların (FDI) önü açıldı. İyi oldu. Önemli bir adım atıldı. Peki, bu adım yeterli mi? Hayır. Gelin bakın neden?
İş Yapma Kolaylığı Endeksi’ndeki sıramızın yükselmesi, idarenin yatırımcılara iş çıkarmadığını, bürokrasiyi azalttığını gösterir
Türkiye, Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde bu yıl 17 basamak yükselerek, 190 ülke arasında 43. oldu. Geçen yıl onca hayhuy arasında atılan adamlar bir nevi semeresini verdi. Türkiye hızla reform adımı atan ülkeler grubuna dâhil oldu. Bu iyi midir? Elbette iyidir. Dünya Bankası’nın bu endeksinde daha iyi bir yer kapabilmek için ülkeler birbirleriyle yarışıyorlar. Mesela bu yıl Malezya, 24’ten 15. sıraya yükseldi.
Benim dikkatimi doğrusu iki ülke çekti. Bunlardan biri Gürcistan. Gürcistan hala bu endekste 6. sırada yer alıyor. Bir altında Norveç, bir üstünde ise Güney Kore var. Yeri bizden çok daha iyi doğrusu. Aklımdaki ikinci ülke ise Brezilya. Brezilya, İş Yapma Kolaylığı Endeksindeki yeri ise 109. Bir altında Nepal ve bir üstünde ise Papua Yeni Gine var. Arjantin ise bu endekste 119. sırada, merak ederseniz. Peki, bir ülkenin İş Yapma Kolaylığı endeksindeki yeri iyileşince, yabancı yatırımlar o ülkeye toplanıyor mu? Hayır.
Bürokrasiyi azaltmış olmanız önemli ama tek başına FDI için yeterli değil
FDI yatırımcısı için yatırım yapılabilir bir ülke olmak için elbette tek kriter, bürokrasinin sizin için hayatı kolaylaştırıyor olması değil. Yatırımcı nasıl bir tek faiz oranına bakarak yatırım kararı vermiyorsa, yatırım yapılabilir bir ülke olmak için de tek gösterge bu değil.
Geçenlerde Gürcistan’dan bir bakan tam da böyle anlatıyordu. “Dünya Bankası’nın endeksindeki memleketi iyi duruma getirdik, yıllardır ilk 10’un içindeyiz Gel gör ki memlekete FDI girişleri bir türlü patlamadı.” Halbuki Gürcistan’a yönelik FDI akımının o ülkenin milli geliri içindeki payı yüzde 10’larda seyrediyor. Brezilya’da arada yüzde 4’lere vuruyor. Arjantin’de ise aynı Türkiye gibi hep yüzde 2’nin altına bir yerlerde.
Peki, fark nerede? Neden İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 60’lardan 40’lara doğru yönelen Türkiye neden 100’üncü sıralarda bulunan Arjantin ve Brezilya’ya fark atamıyor? Nelere bakabiliriz? Acaba mesele ülkenin coğrafi konumu ile ilgili olabilir mi? Türkiye, bu açıdan bir nevi felaket bölgesinde yer alan bir ülke. Etrafı günlük güneşlik Brezilya ve Arjantin’i geride bırakmakta zorluk çekebilir. Güneyimizde savaşlar bitmedi. Yakında İran’da ne olacağı da belirsiz. Ama bakın, Gürcistan’da benzer bir coğrafyada. Ruslar daha geçenlerde ordu birlikleri ile aşağıya inip yüreğimizi ağzımıza getirmişlerdi. Hatırlatayım. Demek ki, coğrafi konum da bu konuda tek başına engel değil. Aşılabiliyor. Gürcistan’a yatırım yapıyorlar işte. Türkiye’ye daha az yatırım yapıyorlar. Neden?
Türkiye Dünya Adalet Projesi’nin Kural Hakimiyeti (Rule of Law) Endeksi’nde 113 ülke arasında 101’inci sırada yer alıyor
Dünya Adalet Projesi (World Justice Project), yıllardır Kural Hakimiyeti Endeksi yayımlıyor. Burada ülkeler iki gruba ayrılabiliyor: Geleceğin öngörülebilir olduğu ülkeler ile her an her şeyin mümkün olduğu ülkeler. Brezilya ve Arjantin bu endekste 113 ülke arasında 52 ve 46. sıralarda yer alıyorlar. İran 80, Rusya ise 89. sırada yer alıyor. Kazakistan mesela 64. sırada bulunuyor.
Merak etmeyin, Gürcistan’ı unutmadım. Gürcistan bundan yıllar önce işe Sovyet döneminden kalma tüm hakimleri işten atarak başlamıştı. Başta zorluk çekti. Ama sonra sistem oturdu. Gürcistan kural hâkimiyeti endeksinden 113 ülke arasında 38. sırada yer alıyor.
Türkiye mahkemelerin operasyonel sorunlarına odaklanması, OHAL’in kötü alışkanlıklarını temizlemesi gerekiyor
Doğrusu ben baktığımda, kural hakimiyeti meselesinin, hukukun üstünlüğünün, yarın her an her şeyin olabileceği ülke görünümünden çıkmak için önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye geçen yıl İş Yapma Kolaylığı Endeksinde yukarı çıkmak için harcadığı çabayı bu kez Kural Hakimiyeti Endeksinde yukarı çıkmak için harcamalı bana sorarsanız.
Üstelik böyle bir çabanın, FDI tutarının artırmanın ötesinde, bir dizi yan yararı da var. Bu sayede Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini de bir üst aşamaya sıçratabilmek mümkün gibi duruyor. Türkiye’nin Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nin takip listesinden çıkması demek, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Modernizasyonu konusunda adım atmak demek. Gümrük Birliği modernizasyonu için adım atmak demek, Türkiye’nin bu ortamda çok aradığı yapısal reform gündemine otomatikman sahip olması demek aynı zamanda.
Her şey gerçekçi bir yargı reformu gündemi ile yerine oturabilir aslında. Şu bir türlü bitmeyen, canımızı yakacak olan, döviz krizi belasından bile sağlam bir çıkış yolu tasarlayabiliriz kendimize. Benden söylemesi.