Silivri'de bardağın boş ve dolu yanı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Analizlerimiz, coğrafyanın dilini anlamadan, coğrafi derinliği gözlemeden, coğrafyanın potansiyellerini değerlendirmeden hayatın öz gerçeklerini yakalayamaz. Büyük metropollerin arka  bahçesi konumundaki yerleşim yerlerinin fırsat ve tehlikelerini öngörürken, coğrafyanın sesine kulak vermek gerekir. Silivri'den söz edeceksek, coğrafya bağlamını ciddiye almadan bir yere varamayız.

Silivri SİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kocabaş' ın kapsayıcı liderliğinde yapılan söyleşiye katıldım. Üye iş insanları sorunları anlatırken, büyük bir metropolün arka bahçesinde yaşamanın  olanak ve kısıtları zihnimde netleşti.

Silivri'deki iş insanları, öncelikli sorunlarından birinin “ulaşım yetersizliği” olduğunu söylerse kendilerine şaşkın şaşkın bakmaz mısınız? Hızlı demiryolu projesinin bir an önce bitirilmesi, İstanbul denizyolu bağlantısının kurulması, özel ulaşım yollarıyla erişilebilirliğin artırılması  taleplerinin gerekçelerini dinlediğinizde, önyargılarınızın yarattığı şaşkınlık, sizi garip bir utanca taşımaz mı?

Yörede ciddi bir sanayileşme olduğu halde, İslah OSB mekanizmasının işletilmemiş olması, alternatif yeni nesil OSB geliştirmeden Çevre Düzeni Planı'nda, yöredeki sanayiyiyi tamamen yok etme kararlarının yarattığı yatırımları caydırıcı eğilimin farkında olunca şaşırmaz mısınız?

Silivri'de yurtiçi elektrik dağıtımının indiricilerle bağlantısının yarattığı “enerji kalitesi düşüklüğünün” çok hassas donanımlara sahip ileri teknoloji içerikli üretim tesislerinin kabusu haline geldiğini öğrenmek, dudaklarınızı uçuklatmaz mı?

Üretim tesislerini yöneten insanlardan, kablolu-kablosuz telefon altyapısının, internet hatlarının yetersizliğine ilişkin çok sayıda örneklerini dinleyince umutsuzluğun gölgeleri zihninizi karartmaz mi?

Sıkı durun: Silivri'de kanalizasyon sorununun çözülemediğini, sıkıntı yarattığını, yağmur sularının sorun kaynağı olduğunu öğrenince “Aman Tanrım!” diye haykırmaz mısınız?

Silivri'de alt ve üst geçit yetersizliğinin kent merkezine inmeyi caydırıcı etkiler yarattığını dinlemek yüreğinizi yerinden oynatmaz mı?

Silivri'de “trafik cezalarının” belli zamanlarda insanları bıktıracak ölçeklere ulaştığını öğrenmek, metropollerin arka bahçelerini geliştirmediğini kanısını zihninizde uyandırmaz mı? “Mum dibini aydınlatmıyor” düşüncesi zihninizde perçinlenmez mi?

Silivri' de iş insanlarından “çek sorununun” yıkıcı etkilerini ve “iflas erteleme davalarının” yarattığı sıkıntıların artışıyla ilgili saptamaları öğrenmek size şaşırtıcı gelmez mi?

Silivri'deki iş insanlanının piyasadaki haksız rekabet yaratan kayıtdışı uygulamaların yatırımcıyı caydırmasını, KDV uygulamasındaki eşitsizlikten yakınmaları dinlemek, şaşkınlıktan rüzgarlanmış bir umutsuzluk batağına sizi sürüklemez mi?

Silivri iş insanlarının ithal ikameci üretimlerle ilgili sağlıklı bir politika olmamasından, gümrük pozisyonların yarattığı karmaşadan, dahilde işlem belgesi sorunlarından, ihbar ve kıdem tazminatları yarattığı tıkanıklıktan, kadın istihdamında kaplumbağa ilerleyişinden yakınmalarına  hak verdiğinizde, bir çözüm sunamamak özgüveninizi paramparça etmez mi?

Anlattıklarımız ağırlıklı olarak bardağın boş yanıyla ilgilidir; farkındayım. Amacı aşan bir yakınma dozu içerdiğini de biliyorum. Bir gün içinde gezdiğimiz plastik ambalaj tesisinin zihni model ve teknik donamda ulaştığı düzeyin yarattığı özgüvenin değerini anlıyorum. Kanser teşhisinde kullanılan ilaç üreten fabrikanın uzay üssünü andıran yapısının, üretim yeteneklerinin yarattığı güvenin rüzgarları umutlarımın yelkenlerini şişiriyor; ayırdındayım. On milyar dolar ihracat hedefine yönelen mobilya aksesuarları üreten tesisin ülke gelişmesine katkısının da bilincindeyim... Zihnim yüksek maddi ve kültürel zengin üreterek insanımızın refahını artırmaya odaklı, o nedenle sorunlarla açık yürekle yüzleşelim, diyorum.

Kasaba kültürünün önemli tuzaklarından biri, işlerimizde sadece olumlu olanın hikayesini anlatarak, başarısızlıkların pisliklerini halının altına süpürmektir. Hatırlama kültürünün yaşamımıza kattığı en büyük değer, hatalarımızla ve başarılarımızla yüzleşme özgüveni yaratabilmesindedir.

Silivri'ye kendimizi vurmaya dönük “Bizden adam olmaz” yaklaşımıyla da, “Biz en iyiyiz” diyen aşırı ego şişmesi ve popülist algı yönetimi penceresinden de bakmayalım.

Silivri'de iş insanlarıyla sorunlara “proje-odaklı” bakmaya karar verdik. Sorunları keşfetmenin ilk adım, tanımlamanın ikinci adım, iletişimle gerekli kombinasyon ve koordinasyonları hayata taşımanın üçüncü ve sonuca götürecek adım olduğu üzerinde anlaştık. Hep birlikte halatlara asılarak, çözümleri başkalarından bekleme yerine, öngörme ve önlem alma disiplinine uymayı kararlaştırdık. Hep birlikte neler yapabileceğimizi göreceğiz, kendimizi de değerlendireceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar