Sıkı durun: Türkler geliyor

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

İki gün önceki DÜNYA Gazetesi'nin manşet haberlerinden biri; Türk şirketlerinin son 5 yılda gerçekleştirdiği satın almaların 7 milyar dolar olduğunu ve bunun da son 5 yılda gerçekleşen tüm satın almaların yarısına denk geldiğini vurguluyor idi. Haber dikkatimi çektiği için detaylıca inceleyerek, bu konuya dair bir kaç kelam da ben edeyim istedim. Rekor düzeye ulaşan bu rakamı oluşturan satın almalara göz attığımızda Yıldız Holding’in United Biscuits’e yönelik satın almanın başı çektiğini görüyoruz. Deloitte kaynaklı bu rapora göre, son 5 yılda 175 satın alma işlemi gerçekleştirilmiş. Rapora göre başı çeken sektörler, gıda, üretim, altyapı ve madencilik sektörleri imiş. 

2007 yılında da Yıldız Holding, bilinen adı ile Ülker firması, Godiva'yı 850 milyon dolara satın almıştı. Raporda da söz edildiği üzere, yine aynı yıl, Hürriyet'in TME'yi satın almasıyla birlikte yıllık bazda toplam satın alma değeri 1.5 milyar dolara ulaşmıştı. Sonraki yıllarda akılda kalan büyük hamleler; Gübretaş'ın İran'daki yatırımı, Turkcell'in Belarus Telecom'a yönelik yatırımı, Yıldırım Holding'in Fransa'daki liman yatırımı, Anadolu Efes'in SAB Miller'in Rusya operasyonlarına ilişkin yatırımı, Genel Enerji firmasının yatırımları, Doğuş Holding'in gerçekleştirdiği yatırımlar ve yine Yıldız Holding'in Candy Company'i satın almak ile yaptığı yatırımlar olarak sayılabilir. 
Genelde ülkemizdeki firmaların yabancılara satışını daha fazla konuşur ve pek çok yabancı yatırımcının veya finansal fonların firmalarımıza talip olduklarını görürüz. Bu aslında son yıllarda duymaya çok alışkın olduğumuz bir durum, ancak Türk firmalarının yurtdışında yatırım yapmaları da elbette bizleri mutlu eden ve gururlandıran bir tablo çıkartıyor karşımıza. Peki önümüzdeki dönemde bizi nasıl bir durum bekliyor, onu da irdelemek gerekir. Dünyanın global bir hale dönüşmesinin ve ekonomilerin gücünün bu konudaki gelişmelere yansımasının olacağı muhakkak.

Günümüzde büyümelerin artık firma satın almaları ile çok daha hızlı olduğu, bu yöndeki atılımların da artarak süreceği hepimizin malumu. Dolayısı ile firma satın almalarını yapacak grupların, sürdürülebilir birer Dünya markası olma yolunda olan kuruluşlar olacağı da bir gerçek. İlk bakışta yerli sermayenin yurtdışına akması gibi algılanan bu durum, gerçekte yine ülkemiz için katkı sağlayacak ve "markalaşma" yolunda da önemli bir aşama olacaktır. Son derece desteklediğim bu girişimlerin artarak sürmesini temenni ettiğimi belirtmek durumundayım. Önemli olan, bu satın almaların veya ortaklıkların, mümkün olduğunca doğru ve isabetli hedefleri bulabilmesidir. Zira rakamlar ilk baktığımızda gözümüze büyük gibi gelse de, güçlü devletler ile kıyaslandığında o denli de büyük olmadığını görebilmek zor değil. Kurşunumuzun çok olmadığını düşünüp, isabetli atışlar yapmamız gerekliliğini göz ardı etmemek gerekir.

Madalyonun diğer yüzü de, ülkemize yatırım yapacak ve yapmayı planlayacak olan firmaların gelecekte ne gibi bir tutum sergileyecekleri hususudur. Bunun da sırrı, istikrarlı ve tutarlı ekonomiler ve politik risklerin asgari seviyelerde olmasından geçmektedir. Seçim arefesinde olduğumuz düşünüldüğünde de, bu konuda tahmin yapmanın ve öngörüde bulunmanın zor olduğunu itiraf etmem lazım. Güçlü ve demokratik bir ülkede; yurt dışında firma satın alımlarının da, yabancı sermaye yatırımlarının da artarak devam edeceği gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkartmamamız gerekir.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar