Şike skandalı Türk futbolunu nasıl etkileyecek? Soru ve yanıtlar (II)

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Geçen hafta ilk kısmını yayınladığımız şike skandalının Türk futboluna olası etkilerini bu hafta biraz daha farklı bir başlıklarla, daha farklı sorularla tamamlıyoruz.

Şike soruşturmasının başlamasıyla borsada işlem gören kulüplerin hisse senetleri nasıl etkilendi?

Şike borsada kâr realizasyonu için her zaman bir araç olmuştur.

Özellikle bu tür süreçlerde Avrupa'da da yaşanılan örneklerden de görülebileceği üzere borsada işlem gören kulüplerin hisse senetlerine çok büyük miktarda bir satış geliyor. Gelen satışlar kulüplerin piyasa değerlerinde çok önemli düşüşlere yol açıyor. Kulüpler büyük değer kayıpları yaşıyor. Paniğe uğrayan küçük yatırımcının da bu sürece dahil olmasıyla taban olan hisse senetleri daha sonra yine gelen alışlarla yukarı taşınıyor. Nitekim Aziz Yıldırım'ın tutuklanmasıyla ilk üç günde Fenerbahçe'nin hisse senetlerinde yaşanılan kayıp % 35'e ulaşmıştı. Yine Juventus'un soruşturma başladığı tarihte hisse senedi kayıpları   % 75'e kadar yükselmiş, soruşturma sonunda bu kayıp % 52'ye gerilemişti. Buradan da görüldüğü üzere şike ekonomisi borsada da boş durmuyor, yöneldiği kâr realizasyonu ile çok büyük spekülatif kârlar elde ediyor.

Şike soruşturması kapsamında 4 Temmuz'da başlayan soruşturmada Fenerbahçe Başkanı ile birlikte çok sayıda ismin tutuklanması ve gözaltına alınması borsada işlem gören kulüplerin hisse senetlerinde de büyük düşüşe neden oldu. Operasyonun başladığı 4 Temmuz'dan bu yana borsada işlem gören dört kulübün piyasa değeri ciddi kayba uğradı. Bu kapsamda operasyon öncesi dört kulübün borsa değeri 3.764.500 bin TL iken, bu değer 29 Temmuz 2011 Cuma günü itibariyle % 28 azalarak 2.710.723 bin TL'ye geriledi. Bu düşüşte en büyük kaybı %43 'e yaklaşan düşüş ve 803 milyon TL'lik değer kaybı ile Fenerbahçe yaşadı. Fenerbahçe'yi % 25'lik değer kaybı ile Beşiktaş takip ederken, şike soruşturmasında adı geçmeyen Galatasaray'da bu düşüşten nasibini aldı. Galatasaray son 25 günlük süre içinde yaklaşık % 13'lük oranında bir piyasa değeri kaybederken, bu süreçten şimdilik en az kayıpla Trabzonspor'un çıktığı görülüyor. Trabzonspor'un piyasa değeri 1-29 Temmuz arasında % 2'lik bir düşüş kaydetti.

Sportif AŞ'lerin piyasa değerlerinin şike skandalından nasıl etkilendiği aşağıdaki tablodan net olarak görülebiliyor.

(BİN TL) 04.07.2011 tarihinde piyasa değerleri (Bin TL) 29.07.2011 tarihinde piyasa değerleri (Bin TL) Piyasa değerleri arasındaki fark (Bin TL) Değişim

Fenerbahçe 1.872.000 1.068.830 803.170 -0,43

Beşiktaş 410.000 306.464 103.536 0,25

Galatasaray 1.040.000 901.059 138.941 -0,13

Trabzonspor 442.500 434.370 8.130 -0,02

TOPLAM 3.764.500 2.710.723 1.053.777 -0,28

Şike soruşturması ardından Fenerbahçe hisselerinde yaşanan ani düşüş sportif başarının yok olması endişesinden mi yoksa kulübe duyulan güvenin sarsılmasından mı kaynaklandı?

Bu düşüşte iki temel şey rol oynadı.

1. Çok doğal olarak kulübün hakkında açılan soruşturma ve ortaya atılan iddialar kulübe olan güveni belirli ölçülerde etkiledi. Bunu da yine iki temel dürtü göze çarpıyor. Bunlardan ilki; bu olayların kulübün finansal yapısını olumsuz etkileyeceği ve bu nedenle daha az temettü vereceği endişesi satış neden oldu. İkincisi ise kulübün repütasyonuna gölge düşeceği kaygısıyla geleceğe yönelik karamsar hava satışa neden oldu.

2. Daha önce söylediğim gibi şike ekonomisinin bir parçası olarak kâr realizasyonu amacıyla spekülatif satışlar nedeniyle hisse senetleri fiyatları düştü.

Borsada Fenerbahçe'nin yaşadığı düşüş uzun vadede diğer kulüplerin hisselerini etkiler mi?

Fenerbahçe'nin hisse senedindeki düşüş doğal olarak spor endeksinde bir düşüşe yol açar ama bu kalıcı bir etki yaratmaz. Yani FB hisse senetleri düştü diye diğer kulüplerin hisse senetleri de düşmez. Aksine Trabzonspor'un hisse senetleri yükselişe geçti. Burada düşüşü tetikleyen temel olgu, kulüplerin hakkındaki şike davasının yarattığı geleceğe yönelik finansal, sportif ve yönetsel beklentilerdeki bozulmadır. Çünkü borsada beklentiler alınır, gerçekler satılır.

Spora yatırım yapan sponsorların bu tip krizler karşısında genel tutumu nasıldır? Bugün Süper Lig'e yatırım yapan sponsorlar önümüzdeki dönemde çekilme kararı alabilir mi?

Günümüzde futbolun bir meta olarak, pazar için üretilir hale gelmesi, onu mükemmel bir pazarlama ve satış aracı haline getirdi. Endüstriyel gelişim futbolun pazar için üretilmesini beraberinde getirdi ve daha önceden futbol başka ürünler aracılığıyla pazarlanan bir ürünken, endüstriyel dönüşüm ile bugün futbol artık diğer ürünleri pazarlayan ürün konumuna getirdi. Bu anlamda sponsorluk gelirleri çok önemli hale geldi.

Bu bağlamda sponsor markasını dünyanın dört bir tarafına yine saygın ve popüler markalar aracılığıyla tanıtmak ve yaygınlaştırmak ister. Futbol dört milyar insana online ulaşabilen ve herkesin delicesine peşinden koştuğu bir spor dalı olduğu için sponsorlar yoğun olarak futbolu kullanıyor. B olumsuzluklar, süreç içinde çok doğal olarak sponsorlardan bazılarının çekilmesine yol açabilecektir. Bu da sponsorluk gelirlerinde önemli bir daralma olacağı anlamına gelir.

Sponsorlar Süper Lig ekonomisinin ne kadarlık bir kısmını oluşturuyor? Art arda çekilmeler yaşanırsa ligde ekonomik olarak ne kadarlık bir kayıp yaşanır?

Benim hesaplamalarıma göre bugün ülkemizde futbol pastası yaklaşık 585 milyon euroya ulaşıyor. Ve toplam futbol gelirlerinin yaklaşık 220 milyon TL'lik kısmı sponsorluk gelirlerinden oluşuyor. Bu da yaklaşık olarak toplam gelirin % 17'sine geliyor. Benim tahminin ilk etapta, eğer şike suç kesinleşir de federasyon küme düşürme cezası verirse toplam sponsorluk gelirlerinde yüzde yirmi beşe yakın bir daralma yaşanabileceği yönünde…

Kulüplerin taraftar mağazası gibi işletmeleri bu ekonomik küçülmeden nasıl etkilenebilir?

Bu olaylar nedeniyle kulüplerin storlarında satışlar önemli ölçülerde düştü. Her ne kadar taraftar son bir destek vererek, düşen satışları durdurmaya çalışsa da, her şey kendi dinamiği ile hareket eder. Yani sportif performans ve popülarite olamadan iktisadi ve mali gelir artmaz. Bu bağlamda ben toplam futbol pastası içinde yaklaşık % 12'lik payı ve 151 milyon TL'ye ulaşan merchandising geliri, yani logolu ürün satışı ve buna bağlı ticari gelirlerde yüzde 20 civarında bir daralma bekliyorum.

Yapılan şike soruşturması ligin marka değerini nasıl etkileyebilir?

Bugün zaten bu olayların etkisini orta ve uzun vadede en çok marka değerinde hissedeceğiz. Bu değer sürdürülmesi için çok uzun erimli çalışmaları gerektiren ve buna bağlı olarak zaman içinde kazanılan iktisadi ve mali bir değerdir. Marka değeri üzerine düşecek şaibe ilk etapta ligin reytingini olumsuz etkileyeceği için izlenirlik zaman içinde düşmeye başlar. İzlenilirliğin düşmesi, futbol ürününe olan talebin azalması anlamına geliyor. Bundan en çok da futbolun ekonomisi etkilenecektir. Lig ekonomisinin düşen gelirleri, kulüplerin orta ve uzun vadede sportif rekabet gücünü olumsuz etkileyecektir. Bugün her hafta sonu 170 ülkede ve 400 milyon insan Premier Lig'i izliyor. İşte budur marka değeri. Bu nedenle en çok da bu konuda adı geçen kulüplerimizin kendi aklanmaları ve marka değerleri için bu davaların en kısa sürede sonuçlanması gerekir.

Siz en son yazınızda şike ekonomisinden bahsettiniz? Nedir bu şike ekonomisi biraz açar mısınız?

Futbol sağladığı dışsallıklar nedeniyle kendisi dışında bir çok sektöre de ilave katma değerler yaratıyor. Bu kapsamda futbolun yaşadığı gelir kayıpları şike ekonomisinin gelirlerini oluşturuyor. Futbolun gerek parasal gelir kalemlerinde, gerekse marka değerlerinde negatif olarak ortaya çıkan parasal akımlar, futbol sektöründen daha farklı bir alana, yani şike ekonomisine kaynak transferine yol açıyor. Bu da üretken alandan, spekülatif alana fon aktarımı anlamına geliyor. Üretken olmayan bir alana kaynak transferi şike ekonomisinin temel gelir kalemlerini oluşturuyor. Bu transfer sonucunda futbolun temel rekabet gücü düşerken, futbolun sırtından geçinen asalak bir ekonominin de kanser gibi büyüdüğünü gözlemliyoruz. Bu gelişim aslında futbolun bağışıklık sistemine kasteden bir gelişme. Gerekli önlemler alınmadığı taktirde orta ve uzun vadede futbolun ölümü anlamına geliyor bu. Teşvik, şike, rüşvet ve şiddet gibi unsurlar şike ekonomisinin motorunu oluşturuyor.

Şike ekonomisi ile futbol ekonomisi arasında aslında doğru orantılı bir gelişim söz konusu. Futbol parasallaştıkça, ticari gelirler artıyor. Ticari gelirler arttıkça da, şikenin temel dinamiğini oluşturan faktörlerin futbola olan ilgisi artmaya başlıyor. Nitekim bu kapsamda futbola nüfuz etme aracı olarak karşımıza bahis ekonomisi çıkıyor. Futbolda parasallaşmanın boyutu, şike ekonomisinin de boyutunu artırıyor. Ancak bu ikili arasında rekabet gücü bakımından ters yönlü bir ilişki var. Şike ekonomisi geliştikçe futbolun izlenilirliği yani reytingi düşmeye başlıyor. Taraftar maçlara ilgi göstermiyor. Sponsor kulüplere destek olmuyor. Tribündeki taraftar sayısı giderek azalıyor. Bütün bunlar da futbolun rekabet gücünün düşmesine ve uzun vadede ölümü anlamına geliyor. Şikeye muhatap ligler izlenmiyor. İzlenilirlik düştüğü için de futbol ekonomisinin gelirleri düşmeye başlıyor. Bugün Malezya, Sigapur ve Çin'de futbola olan ilgi o kadar fazla olmasına karşın şike olaylarının yaygınlığı, lokal ligler yerine uluslar arası liglerin daha fazla izlenmesine yol açıyor. Yine bize en yakın örnekler olarak Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan liglerini gösterebiliriz.

Bir de Fenerbahçe kulübü hafta içinde açıklama yaptı. Ligler ertelenirse futbol ekonomisi zarar görür, marka değeri olumsuz etkilenir diye. Bu açıklamaya bağlı olarak son görüşleriniz nedir?

Öncelikle şunu söyleyeyim ki; şike ekonomisinin futbola toplam maliyeti beklenenin üzerinde olacak!

Şike ekonomisinin futbolumuza negatif etkisi hesaplanandan daha fazlasına ulaşabilir. Salt kulüplerin bu soruşturmaya uğraması nedeniyle başta sponsorluk, reklam ve medya gelirleriyle naklen yayın gelirlerinde çok önemli kayıplar yaşanılabilecek.

Futbolun özellikle parasal gelir kayıpları, 580 milyon euroya ulaşan futbol gelirlerimizde ilk etapta yaklaşık yüzde yirmi beş civarında (yaklaşık 170 milyon euro) bir kayıp yaratabilecek gibi görünüyor. Bu kayıplara, marka değerinde yaşanılacak olumsuz gelişmelerin ve diğer dışsal faktörlerin de etkisini eklendiğinde kayıpların boyutu beklenenin de üzerine çıkabilecek.

Diğer yandan futbol kulüplerinin en önemli gelir kalemlerinden birisi naklen yayın gelirleri. Büyük kulüplerin bütçelerinde bu gelirlerin oranı yüzde 55-60'a kadar çıkıyor. Naklen yayın ihalesini 320 milyon dolara alan Digiturk için de sıkıntıların yaşanması olası mı? Dijiturk yayın ihalesinin yeniden düzenlenmesini tekrar isteyebilir mi?

Gerçekten de bugün endüstriyel futbolun en önemli gelir kaynaklarından birisi yayıncı kuruluşların maçları yayınlamak amacıyla futbola aktardığı paralardır. Yani naklen yayın gelirleri…Bu gelirlerin toplam futbol pastası içindeki payı ülkemizde dört büyük kulüpte yaklaşık yüzde kırk dokuz civarındadır. Ancak tüm ligi alırsak bu oran bazı kulüplerimizde yüzde 65'e, hatta 75'e kadar çıkar. Bu nedenle naklen yayın gelirleri futbolun yakıtı durumundadır. Bu yakıt kesilirse Süper Lig çalışmaz… Ancak yukarıda söylediğimiz nedenlerle reytingin düşmesi durumunda yayıncı kuruluş, bazı teminatlarını yakarak, ihalenin gereklerini yerine getirmeyip, yeni bir ihalenin yolunu zorlayabilir. Ya da TFF ile görüşerek, yıllık ödenen tutarın ki, bu tutar yaklaşık 320 milyon dolar civarındadır, bu tutarın revize edilmesini isteyebilir.

Sonuçta;

Şikenin parasal boyutta ekonomik olarak futbola verdiği zarar, marka değerine verdiği zararın yanında daha küçük kalacakmış gibi görünüyor. Çünkü, zaman içinde şike nedeniyle uğranılan parasal kayıplar bir şekilde telafi edilebilirken, marka değerindeki erozyonun etkisi ne yazık ki bu kadar kolay olmuyor. Marka değerindeki olumsuz etkilenme ise sonuçta yine futbolun ekonomisini olumsuz etkiliyor. Bu kısır döngüden çıkabilmenin yolu da futbolun temizlenmesinden geçiyor. Ancak şunu da belirtmekte yarar var ki, futbolun marka değerinin olumsuz etkileneceği düşüncesinden hareketle olayın siyasi ve ekonomik boyutunu hukukun üstüne taşımaya çalışmak, futbolun uzun vadede de kaosa girmesi ölümü anlamına gelir. Sağlıklı bir futbol ekonomisinin varlığı tamamıyla sağlıklı, fair ve temiz bir futbola dayanır. Böyle olursa ekonomi olur. Bir suç ekonomisi olarak şike ekonomisi futbolun en büyük düşmanıdır. Bunun için de hukukun üstünlüğünü hiçbir şeye feda etmemek gerekiyor.

Geleceği kaybetmemek için, bugünü gerekirse feda emek, temiz ve fair bir futbol için kaçınılmazdır. Her ne kadar dava devam etse de, federasyonun da orta yolcu davranış kalıplarının dışına çıkarak, gerekli soruşturmayı bir an önce açıp, sonuçlandırması ya da mahkeme kararı bekleniyorsa liglerin ertelenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Son olarak da şunu söylemek istiyorum hukuk söz konusu olduğunda "düşürülemeyecek kadar büyük kulüp yoktur." Geçmişe baktığımızda 3 Şampiyonlar ligi, 2 kez UEFA, bir kez Kupa Galipleri Kupası ve 28 kez Serie-A'yı kazanmış Juventus, Şampiyonlar Ligi'ni ilk ve tek kez kazanmış bir Fransız kulübü ve üst üste Fransız Lig 1'i beş kez kazanmış Olympique Marseille bile şike olayları nedeniyle düşürüldü.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar