Sigortalar, sağlık ve insan kaynakları
Uluslararası bir şirkette çalışıyor. Ona gelip dediler ki, “Şirketimiz çalışanlarına uluslararası bir sigorta şirkette özel sağlık sigortası yaptırıyoruz. Primlerin %80’ini biz ödeyeceğiz, %20’sini sen. Şunlar da alternatifler. Şu kadar ödersen, şunu kapsayacak. Şu kadar ödersen, şunu kapsayacak. ” O da bu iş sağlık işi. Olunca en kapsamlısı olsun, emin olsun diye, en yüksek ödemeli seçeneği seçti. Maaşından sigortaya kesintiler başladı. Artık özel sağlık sigortası vardı. Veya öyle zannediyordu.
Bir hafta sonu, gittiği bir dost toplantısında ayağı uzun elbisesine takıldı, düştü. Önce fazla önemsemedi. Ama pazartesi sabahı ayağının ağrısı ile uyandı. İşe gidecek durumda değildi. İşe telefon ederek gelemeyeceğini bildirdi. Yakındaki hastaneye gitti. Onu muayene eden doktor bacakta kırık bulamadı; yumuşak doku ezilmesi dedi. Ancak istirahat etmesi gerekir diye rapor verdi.
İşe gitmedi, istirahat etti ve verilen ilaçları kullandı. Fakat bacağı iyi olmadı, daha beter şişti ve ağrısı arttı. Bu kez onu hastaneye yatırdılar. Halası yazlıktan geldi ve durumu görünce onu bu hastaneden aldı. Ertesi sabah başka bir hastaneye götürdü. Yeni gidilen hastane, meşhur ve güvenilir bir hastane idi. Doktor da güvenilir bir doktordu. Ne de olsa, kızın da güvenilir bir sağlık sigortası vardı; veya öyle zannediyorlardı. Sabah tetkikler yapıldı. Bulgular tehlikeli derecede yüksekti. Doktor “Kahvaltı yaptınız mı?” diye sordu. Maalesef kahvaltı yapmıştı. Kahvaltının etkisinin geçmesini beklediler. Bu arada hastane sigorta şirketinden olur almak için gereken evrakları yolladı. Rutin bir işlem diye baktılar, önemsemediler. Çünkü durum acildi. Bırakın sigortayı devletin sosyal sigortası bile acil durumlarda cevaz veriyordu. Üstelik kızın sağlık sigortası hem de güvenilir bir uluslararası şirketten idi. Ama güvenilen dağlara kar yağdı. Sigorta şirketi “bu durum teminatlarınız dışındadır” diye red cevabı yazdı. Ameliyat edecek doktor sigorta şirketinin yetkilisini aradı. Doktor doktora anlaşırlar diye ümit ettiler. Ama sigorta şirketi “”Nuh dedi, peygamber demiyordu”.
Ameliyat acildi, yapılması gerekiyordu; yapıldı. Kızın yıllık ücretine eşit bir hastane ve ameliyat ücretini halası ödedi.
Bir yorum
Yukardaki olay, yakınlarda yaşanmış bir olay. Bir tanıdığımın başına geldi, ama herkesin başına gelebilir diye yazdım. Bu olaydaki bir kaç önemli noktaya değinmek istiyorum. Birincisi, sigorta şirketinin tutumu. Prim ödemelerinde gıkları çıkmayan şirket, sıra ödemeye gelince ipe un serme konusunda çok yaratıcı idi. Yakınlarım arasında olayı anlattığımda, “Hangi sigorta şirketi? Böyle bir durum bizim bir akrabaya da oldu. O sigorta şirketi bir madde buldu ,ödemedi” diyen bir sürü kişi çıktı.
Tüketiciler bu büyük şirketler karşısında çaresizler. Düşünün: Hastasınız, sigortanız var diye güvenerek hastaneye gidiyorsunuz. Ama sigorta şirketi faturanızı ödememek için bir bahane buluyor. Belki sigortacılıkta sağlık dışındaki konularda çok kötüye kullanmalara rastlanıyor. Ama sağlık konusunda durum daha bir değişik. İnsanların kendilerini bile bile, boşuna ameliyat ettirmeleri düşünülemez. Tüketiciler sigorta şirketleri karşısında korunmalıdır.
Bu olayda tanık olduğum başka bir husus, tanıdığımın çalıştığı şirketin insan kaynakları bölümünün tutumu oldu. Bir çalışanları ameliyat oluyordu ve bunu sigorta şirketi ödemeyi reddediyordu. Durumu kendilerine anlattım, olaya müdahil olmalarını, sigorta şirketi ile konuşmalarını istedim. Çünkü bu bir grup sigortası idi. Sigortayı yaptıran onlardı, çalışan kendi çalışanları idi ve ödeme konusunda zor durumda idi. Beni, sigortayı yaptıran bir başka şirket ile muhatap ettiler. Olaya sahip çıkmadılar. İnsan kaynakları bölümleri, isimleri başındaki “insan” sözcüğünü dikkate almalı ve ona göre hareket etmeliler diye düşünürüm hep. Sigortacıların kurtlar sofrasında çalışanlarını korumalılar.
Sağlıklı, sigorta şirketlerine muhtaç olmayacağınız günler dileklerimle...