Sigortacıların ‘desteği’ sağlam olmalı
Sigorta yaptırdığınız zaman, hasar oluşana kadar hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Ne zaman hasar ve tazminat alma söz konusu olursa işte o zaman zurnanın zırt dediği noktadasınız demektir. Bunu kötü manada söylemiyorum. Sigorta şirketleri, müşteri memnuniyeti konusunda elinden geleni yapıyor. Kendileri servisler kurup, müşteri memnuniyetinde yüzde 100’ü yakalamaya çalışıyor. Buraya kadar bir sıkıntı yok ama şirketin dışarıya ihale ettiği işler gerçekten çok önemli. Poliçe almaya acenteye gidiyorsunuz, ofisinde kocaman bir ‘A Sigorta’ flaması. O acente ‘A Sigorta’yı temsil ediyor. Bir anlaşmalı servise gidiyor, sigortalı için orası ‘A Sigorta’nın servisi; hasar oluyor yolda kalıyor yardım telefonlarını arıyor, çıkan kişi telefonu ‘Buyrun A Sigorta, Ben Burcu! Size nasıl yardımcı olabilirim?’ diye açıyor.
Sonuçta bu aşamalarda sigortalıların muhatap olduğu kişiler acenteyi de, servisi de, asistans şirketini de ‘A Sigorta’ olarak görüyor ve kabul ediyor. O zaman bu kişi ve kurumların şirketleri temsil etme yetisine sahip olmaları gerekiyor. Bu aşamada oluşacak en ufak bir yanlış önce şirketi, sonra da sektörü olumsuz etkiler.
Hazine geçtiğimiz hafta ‘Sigortacılık Destek Hizmetleri Yönetmeliği’ yayımladı. Sigorta şirketlerinin dışarı verdiği bu hizmet alımlarına bir çeki düzen vermek istedi. Sigorta satan ile hizmet satanın aynı kişi ve kuruluş olmasının önünü kesen madde, en önemli maddelerden biri. Yukarıda önce otomobili satıp, sonra poliçeyi kesip aşağıda da servis hizmeti vermek pek de rekabete uygun sayılmıyordu. Diğer önemli bir konu ise asistans şirketleri ile ilgili olanı. Bu işe de bir standart getirilmesi çok yerinde bir karar. Asıl önemlisi, bunların denetlenmesi tabii ki.
Bir ‘Adac’ faciası daha yaşanmasın
Asistans hizmetleri konusunda getirilen şartların en önemlilerinden biri ise artık bu şirketlerin işleri reasürans desteğini arkalarına alarak değil de normal şirket ve fatura üzerinden yürütmeleri ile ilgili madde. Geçmişte dünyanın dev asistans şirketi, Türkiye’de 50 bin TL sermayeli bir şirket kurarak piyasaya girdi. Sigorta endüstrisini milyonlarca TL dolandırıp kaçtı, bütün sektör arkasından bakakaldı. Sanki bu unutulmuş… Yönetmelikte bunu önleyecek bir madde göremedim. Hazine bir şirket tekrar böyle bir şey yaşatırsa ek bir madde yayınlar herhalde. Acentelere, brokerlere bile sermaye şartı getirilirken milyonlarca TL taahhütlerin altına giren bu asistans firmalarından neden böyle bir şey istenmemiş? Bir ‘Adac’ faciası daha mı bekleniliyor? Bunun için bir madde var da ben mi görmedim? Asistans şirketleri ve sigorta şirketlerinin yetkili kişilerinin aynı olmamasını sağlamışlar ama bu ilişkileri kuracak farklı iş kolları ve sektör şirketleri ile para, bilgi alışverişinde bulunanlara neden bir kısıtlama getirilmemiş; onu da anlayamadım. İşin bu kısmı da her türlü suistimale açık.
Yönetmeliğe konu olan birçok iş kolu varken neden asistans şirketlerine vurgu yaptığımı soracaksınız. Asistans şirketleri, sigorta şirketlerinin müşteri memnuniyetine direkt etki ediyor da ondan.