Sigorta zorunluluğu, “vurdumduymazlık sorunumuza” çare olabilir; Ama…
Kamu otoritesinin denetlemeleri:
Piyasa güveninin ve istikrarının sağlanması;
Kamuoyunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek;
Tüketiciyi korumak;
Suçun azaltılması ve önlenmesi;
Can, sağlık ve mal/kaynak kayıplarını önlemek için gerekiyor…
***
Gelişmiş ülkelerde ise bu denetimi pekiştirmek için “sigorta şirketlerinin denetimi” de devreye giriyor…
Bu şirketler, olası zararlarını azaltmak için:
Etkin, tarafsız, güvenilir ve istikrarlı denetimler yapmaya çalışıyor…
***
Ve bu denetimler sonucunda:
Müşteriyi ya “sigorta kapsamı dışına alıyor” veya “primi yükseltiyor”…
***
Müşteri ise:
Sigorta kapsamı dışına alınmamak;
ve/veya fazla prim ödememek için gerekli yatırımları yapmak zorunda kalıyor…
VELHASIL
Hepimizde derin yaralar açan musibetlerle (deprem, sel, yangın, ekonomik krizler, enflasyon…) “tekrar tekrar” karşı karşıya kalıyoruz…
***
“Bin nasihatten bir musibet yeğdir” gibi “kendimizi anlatan”, “kendimize özgü” atasözlerimiz de var, ama…
Musibetlerden de ders almıyor, “yine” üzüldüğümüzle kalıyor, “yine” suçlu arıyor ve “yine” “yıpratan sonuçları tartışma alışkanlığımız” (yangın gibi, MB’nin politika faizini 250 baz puan indirmesini sorgulamak gibi…) ile zaman geçiriyoruz…
***
Otel, Tatil Köyü ve/veya Turistik Tesis Paket Sigortası gelişmiş ülkeler gibi zorunlu olsaydı, vurdumduymazlık sorunumuzun çözümüne etkisi olabilirdi.
Ama “kökten çözüm” için, öncelikle yapısal sorunlarımızı çözmemiz, alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor…