Sigorta şirketleri adlarını dağlara taşlara yazdırmalı
Tatilimi geçirmek için güneydeydim. Biz gazeteciler tatildeyken bile gözlemlerini sürdürmek gibi alışkanlıklarımız var. Tatilimi Bodrum'da geçirdim. Bodrum'un her yeri ev olmuş. Trafik ise İstanbul'dan farksız. Yollar genişletiliyor ev üzerine ev yapılmaya devam ediliyor. Bu arada bu talep yaratmış olmalı ki her yer yapı malzemeleri satan mağazalar ve mobilyacı dolmuş. Bodrum'a yazlıkçılar geldiğinde nüfus kat be kat artıyor. Yolda birkaç şirketin acenteliğine rastladım. Edindiğim bilgiler ise sigortaya ilginin olmadığı yönünde. Yazlıkçılar tatil sonunda kapılarına kilitleri vurup şehirlere göç ediyorlarmış. Deprem bölgesi olmasına rağmen bir neden olmadıkça kimse Zorunlu Deprem Sigortası'nı yaptırmıyormuş. Antalya'da bile sigortalılık oranı çok yüksek olmasına rağmen rağmen konutların 3/2'sinin Zorunlu Deprem Sigortası'nı yaptırmadığı konusunda açıklamalar basında yer aldı. Tabii bunun yanında konut sigortasının yaptırılması beklemek biraz saflık oluyor. Ama yola çıkarken polis soracak diye veya kaza olursa diye, otomobillerin trafik sigortaları ve kaskoları yaptırılıyor. Ben burada öncelikle konut sigortasına dikkat çekmek istiyorum. Bence yazlık evdeyken aklının kışlık evde, kışlıktayken yazlık evde aklının kalmaması için sigorta yaptırılması en kolay çözüm. İklim değişiklikleri sonrasında özellikle bu bölgelerde sıklıkla sel ve fırtına yaşanmaya başlandı. Yüzbinlerce lira ödenerek alınan evler her an büyük hasarlarla karşılaşabilir. Üstelik yıllık 100-200 TL primle sigorta güvencesine kavuşmak mümkün. Ayrıca özel kampanyaları olan ve yazlıklar için indirim yapan sigorta şirketleri de vardır. Yazlıkçılar şöyle diyormuş " Kışın biz yokuz ama zaten evlerimizde de çok değerli bir şeyimiz yok çalınacak" Sigorta sadece hırsızlığa karşı korumuyor ki. Bir fırtına ve sel de evinize gelecek zararı düşünmek bile yeter sigorta yaptırmak için. Bu arada yazlıktayken kışlık evi düşünmekten tatil bazılarına zehir bile oluyordur eminim.
Yaz aylarında tatil yöreleri tanıtım kampanyaları için inanılmaz bir fırsat sunuyor. Türkiye'nin her yerinden gelen vatandaşlarımız tatil yapıyor buralarda. (Bu arada ben Bodrum'da tatil için Antalya'dan gelmişine bile rastladım) Plajlar insan kaynıyor. Yollar tatilcilerle dolu. Örnek olarak sahilde güneşlenenleri bir kullanımlık güneş yağı dağıtılabilir. Pırpır uçakla bir pankart gezdirilebilir. Yollarda araçlara küçük hediyeler verebilir. Bu iş benim işim değil ama bu konuda kafa yorulduğunda çok ilginç ve güzel tanıtım olanakları çıkabilir. Hazır yaz aylarında genel reklam kampanyaları azalmışken, sigorta şirketlerinin yapacağı bir kampanyanın ne kadar farkındalık yaratacağını tahmin edebilirsiniz. Şehirler arası yollarda büyük büyük tabelalar vardır yol kenarlarında. Ben yol boyunca bir sigorta şirketinin tabelasına rastlamadım. Sadece bir iki kez TARSİM'in reklam panosuna rastladım, çiftçiye "sigorta yaptırın" diyen o kadar. Tanıtım maliyetlerinin fazla olduğunu biliyorum ama başka bir şans ta görünmüyor. Sadece televizyon ve gazete reklamı yetmez. Tatil mekanlarında müzik radyoları çalınıyor, mesela Anadolu Hayat Emeklilik radyo mecrasını çok iyi kullanıyor ve ben tatilim süresince bu reklam cıngılına çok rastladım.
Sigorta sektörü tanıtım faaliyetlerinde diğer sektörlerin taktiklerini izlememeli. Çünkü sektörün çok daha fazla tanıtıma ihtiyacı var. Sigorta şirketlerinin marka bilinirliliği artmalı. Artık 'reklama ayıracağım para ile iki hasar öderim' ya da 'reklama yapacağım yatırımı acentelerime fazla komisyon olarak öderim' mantığı artık geride kalmalı ve çağdaş tanıtım stratejilerini sigorta şirketlerimiz de uygulamalı düşüncesindeyim. Sigorta şirketleri isimlerini dağlara taşlara yazdırmalı başka yolu yok.