Sigorta satıcıları ne kadar ilgili, bilgili!
Sigorta sektörünün genelde bir iletişim problemi var. Fazla okumayı sevmiyorlar. Fazlaca işlerine odaklılar… Benim asıl değinmek istediğim konu, sektörün satış tarafı. Yani acente personeli, şirketlerin direkt satış elemanları. Hayat dışı branş satıcılarının elinde argüman kalmamış. Hep tekrar, hep tekrar. "Otomobilinizi sigorta ettirdiniz ya evinize de bir şey olursa… Gelin evinizi de sigorta yapalım" Satıcı sonra sıra ile devam ediyor: "İş yeriniz var mı? Ferdi kaza yapalım, olmadı, sağlık sigortası şart…" falan filan… Sığ ortamda bir muhabbet. Karşı taraf bunu fark ettiğinde, satıcı ile kedi fare ile oynar gibi oynayıp kısa sürede sallayıp gidiyor. Bazı durumlarda sürekli çıta yükselterek teminatlarda bulunmayan sözler de verilmeye başlanır. Yeter ki satış gerçekleşsin…
Son günlerde "finansal okuryazarlık" gündemimize girdi. Vatandaşların finansal okuryazarlığı olmadığı için, finansal enstrümanlara yatırım kulaktan dolma bilgilerle oluyor. Sokaktaki vatandaşın da ekonomi profesörü olmasını beklememek gerekir. Ama onların anlayacağı seviyeden çeşitli finansal gelişmeler konusunda bilgilendirme yapılmalı diye düşünüyorum. Özellikle son günlerin en önemli konularından olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile ilgili katılımcılara ulaşan satışçıların çok dikkatli olması gereken birçok konu var. Gerek devlet yetkililerinin gerekse BES şirket yetkililerinin, potansiyel katılımcıların öncelikle doğru bilgilendirilmesi gerekliliği üzerinde ısrarla durduklarını biliyorum.
Bu satışçı arkadaşların önce kendilerinin finansal okuryazar olması gerekmiyor mu? Ya da dünyada olup biten ekonomik gelişmeleri takip etmeleri gerekmiyor mu? Hadi bunlar neyse de, kendi meslekleri ile ilgili yayımları ve internet sitelerini takip etmek onlar için bir gelişim sağlar mı? Mutlaka fayda sağlayacağı inancındayım. En azından diğer rakiplerinin ne yaptıklarını bilmek bir satışçıya avantaj sağlamaz mı? Kendi şirketinin güçlü ve zayıf yönlerini bilmeleri gerekmez mi? Hizmet verdikleri sektördeki gazeteciler ve yayınlar hakkında bilgi sahibi olmak o kadar zor mu?
Bana her hafta en az iki üç telefon geliyor: "Biz falan şirketten arıyoruz, sizi BES'e dahil edelim…" Ben tabii ki dinliyorum, dinliyorum. Sonunda ben BES katılımcısıyım diyorum. Sonrası, "Bir tane de bizden yaptırın" falan diye uzayıp giden bir muhabbet. O kadar seviye düşüyor ki, "Abi Allah aşkına benden de yaptırın, sonra iptal edersiniz. Kotamı dolduramadım" gibi cümleler söylenmeye başlanıyor. "Siz beni tanıyor musunuz?" diyorum. Cevap tabii ki, tanımıyorum oluyor. Google'a girip BES, sigorta köşe yazarı diye yazsa zaten iki isim çıkıyor. Bu konuda ulusal medyada yazı yazan iki gazeteci var. Haftada birer yazı yazıyoruz. Aç bir oku, ne yazmışlar değil mi? Zaten günlük gazetelerden bihaberler, sektör dergisi sorsam iyice çuvallayacaklar… Sonra arkadaşa bu ilgi ve bilgi ile kotalarını doldurmalarının zor olduğunu söyleyip telefonu kapatmak zorunda kalıyorum.
Ben kendimi hemen onların yerine koyuyorum. Ben onların yerinde olsaydım ne yapardım diye… Öncelikle bütün dünyadaki ekonomik gelişmeleri ve hizmet verdiğim sektör ile tüm bilgileri ve gelişmeleri yakından takip ederdim. Sektör dergilerini edinmeye çalışır, bir göz atardım. Ulusal basındaki köşe yazarlarını takip ederdim. Türkiye'de olup bitenleri günlük ve hatta anlık olarak takip etmeye çalışırdım. Karşıdan gelebilecek tüm sorulara en doyurucu cevabı vermek için çırpınırdım. İşte o zaman karşımdakinin güvenini sağlamış olurdum. Sanki bu işler, iki topuklu ayakkabı, bir etek ya da takım elbise, sinek kaydı tıraş ile olmuyor…