Sigorta prim borçlarında zaman aşımı
Zaman aşımı, belirli bir sürenin geçmesi ile bir hakkın kazanılmasına, kaybedilmesine veya bir yükten kurtulmaya neden olan süredir. Zaman aşımı bir hakkı sona erdirmez ancak dava edilmesini engeller.
Prim çalışanlar için kazanç üzerinden belli oranlar üzerinden kuruma ödenen bir miktar paradır. Değişik nedenlerle, prim ödemelerinin gecikmesi veya ödenmemesi söz konusu olabilmektedir. Çoğu zaman prim ödenmesini engelleyen deprem vs. olağan dışı nedenlerin varlığı halinde prim ödemelerini ertelemekte, faiz vs. gecikme cezalarını silmektedir. Prim borcunun işveren tarafından normal zamanlarda ödenmemesi ve halen ödemeyi kolaylaştıran bir yasanın bulunmaması halinde işveren, prim alacağının tahsili tehdidi ile karşı karşıya kalabilecektir. Günlük hayatta, herhangi bir nedenle üzerinden çok uzun zaman geçtiği halde prim borçları için cebri icra yoluna gidilmektedir. Her ne kadar, ait olduğu dönemden çok uzun zaman geçmiş olmasına rağmen zamanaşımı kendiliğindendikkate alınmamaktadır. Zaman aşımı işveren tarafından süresi içerisinde ileri sürülmektedir. Aksi takdirde, zaman aşımına uğrayan bir borç ödenmek zorunda kalınacaktır.
Prim alacaklarının tahsili için 5510 sayılı Yasa’dan önce prim borçları için amme alacaklarının tahsilini düzenleyen yasaya yollama yapılmıştır. Bu yasada da, amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak, 5510 sayılı Kanun’da açık şekilde, kurumun prim ve diğer alacaklarının ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden yılın başından itibaren başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce 5 yıllık zaman aşımı süresi dolan prim borçları için zaman aşımı süresi 5 yıldır ve sürenin bitmesi ile borç zaman aşımına uğrayacaktır. Ancak, 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan yeni yasa yürürlüğe girmiş ise zaman aşımı süresi 10 yıla uzayacaktır. 2008 yılından önceye ait prim borcu için 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmamışsa, 01.10.2008 tarihinden itibaren zaman aşımı süresi 10 yıl olacaktır. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2011 Tarih, 2011/2076 E. ve2011/6094 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
İşverenin kendi takdirinde, düzensiz ve değişik oranlarda yaptığı prim ödemelerinin talep edilemeyeceği
Çalışma hayatında işe başlayan işçiye, işveren tarafından prim, ikramiye vs. ek ödeme vaat edilebilmektedir. Vaat edilen prim veya ikramiye, çoğu zaman belli bütçe gerçekleşmelerine veya performansa bağlı tutulabilmektedir. İşyerinde prim veya ikramiye ödemesinin varlığı halinde, ödeme koşulları taraflar arasında belirlenmiş olmalıdır. İşçi tarafından açılan davada, genellikle prim de dahil olmak üzere her türlü alacak kalemi talep edilmektedir. Dosyaya prim ödemesinin şartlarını belirleyen sözleşme vs. bir belgenin sunulmaması halinde, işçi tanıklarıyla prim ödemesine dair ödeme koşullarını ispat etmeye çalışmaktadır. Bu durumda tanık beyanları önem kazanmaktadır. Tanıklar, prim ödemesinin olup olmadığı, varsa miktarı, oranlarının değişip değişmediği ve işyerinde uygulanmakta iken kaldırılıp kaldırılmadığı hususlarındaki beyanları ile prim talebinin akıbetini belirlemektedir. Değişen oranlarda ve tamamen işverenin takdirinde yapılan ödemelerin varlığı halinde, prim ödemesinin işyeri koşulu haline gelmediği kabul edilmektedir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/4926 E. ve 2012/8522 K. sayılı kararı ile prim alacağının talep edilebilirliği hakkında, değişen oranlarda yapılan ödemelerin varlığı halinde bu uygulamanın işyeri koşulu haline gelmediğini, yine tamamen işverenin takdirinde olarak ve değişen oranlarda yapmış olduğu düzensiz ilave ödemelerden dolayı prim alacağının talep edilemeyeceğini içtihat etmiştir.
Prim ödemesinin talep edilebilmesi için, işyerinde sürekli ve belirli bir miktarda bir ödeme olması ve işverenin takdirinden çıkması gerektiğinden Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin yukarıda yer verilen kararına katıldığımızı belirtmek isteriz.