Sıcak paraya devam mı?
2009 yılının son çeyrek dönemi, hayalden gerçeğe dönüş yönünde gelişmelere sahne olmaya başladı ve bazı kesimlerin endişesi arttı ve finansal piyasaları da etkilemeye başladı. Küresel düzeyde açıklanan şirket kârları ve bunların yapısı bu sonuçta etkisini hissettirmeye başladı. Ana faaliyet gelirleri azalırken bir kereye mahsus olma ihtimali oldukça yükselen faaliyet dışı gelirlerin ön plana çıkması risk alma iştahını kısmen geriletti. Kâr realizasyonları arttı. Geçtiğimiz hafta boyunca Amerikan Doları ve Japon Yeni'nin değer kaybettiğine tanık olduk. Fakat sermaye piyasalarını son altı ayda çok rahatlatmış olan bu eğilimler bu kez çok etkili olmadı; tam aksine endişeler tırmandı. Enflasyon baskısı, büyüyen bütçe açıkları, küresel talebe ilişkin olumsuz baskılar ve sıcak para hareketlerine yönelik endişeler etkili olmaya başladı ve beklentiler farklılaşma sürecine girdi...
Fakat tüm yaşanan gelişmeleri bir kenara bırakıp Brezilya'nın sıcak paraya karşı aldığı tavrı mercek altına yatırmak, sebep ve yaratacağı sonuçları irdelemek gerekli. Bu karar, küreselci olarak bilinen kesimleri oldukça rahatsız etti ve belirsizlik algılamasını artırmasın diye süratle gündemden düşürüldü!
Son altı ayda başta Brezilya gibi krizden az etkilenen ve büyüme potansiyeli, görece yüksek olan gelişmekte olan ekonomilere ciddi bir para akışı yaşandı gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmanın uzun vadeye yayılacağı ve gelişmekte olan ekonomilerin lokomotif olacağı görüşünün ön plana çıkması bu sonuçta etkili oldu. Brezilya Real'i süratle değerlendi, geleceğe yönelik belirsizlik arttı. Yabancı sermayeyi çekme gayreti olmayan Brezilya hükümeti ve menkul kıymet almak üzere gelen sıcak parayı vergilendirerek gelişmeleri kontrol altında tutma kararı aldı. Girişte reale geçildiğinde yüzde 2'lik bir kesinti yapılacak, bu yeterli olmaz ise oran yükseltilebilir. Başka bir deyişle "çekirge sürüsü" gibi ülkeye üşüşen sıcak paraya karşı koruma kalkanlarını yükseltmeye başladılar. Belli ki eski deneyimlerden ders çıkarmışlar, bu şekildeki toplu girişler ve çıkışların aşırılıkları zorladığını, sorunları ağırlaştırdığını ve sonuçta büyük bir yıkıma yol açtığını hatırlayıp tavır koymuşlar. Faizleri düşürmenin önlem olmayacağını bunun spekülatif hareketi güçlendirmek ve giriş ile toplu çıkış arasındaki süreyi kısaltmaktan başka bir işe yaramayabileceğini görebilmişler. Küreselcileri dinlemek yerine kendi akıllarının dediğini yapma basiretini gösterebilmişler. Sıcak para hareketi kontrol altına alındıktan sonra faiz oranları, sıcak paranın aç gözlü talebine değil ekonominin gereğine göre yeniden ayarlanabilir.
Brezilya'nın yaptığı kendi çıkarları açısından çok doğru; fakat başka ülkelere gidip oradan kendisine gelir transfer etme ve sınırları zorlama durumunda olanların hesabı bozuluyor. 1995 yılında sıcak parayı denetleyip kontrol altında tutmaya çalışmanın doğru olacağı görüşünde olan Dünya Bankası ve IMF küresel koşullar nedeniyle bugün ya konuşamıyor ya da bu tür uygulamaların başarılı olmadığı söylemi ile konuyu kapatmaya çalışıyor!.. Patronların çıkarı nedeniyle doğru gördüklerini söyleyemiyor, hatta tersini savunmak zorunda kalıyorlar. Düşünün bir kez başta Hindistan, Rusya, Çin ve sıcak paranın yoğun ilgi gösterdiği gelişmekte olan ekonomiler benzer bir uygulamaya yönelirse ne olur? Yanıt belli ulus devletler yeniden güçlenir, küreselci sermaye kesimi ve onu yönlendiren kesimler güç kaybeder ve etkileri azalır, bu da yeni bir dünya düzeni arayışına girişte birileri açısından hiçte hoş olmaz!..
Bu arada küçük bir hatırlatma yapmakta yarar var; Brezilya yatırım yapmak, istihdam yaratmak gibi doğrudan yatırım amacında olanlara tavrını değiştirmiyor, yeni uygulama sadece sıcak para için geçerli. Muhtemelen hırs-ihtiras nedeniyle küresel çözümün gecikeceğini düşünen ekonomiler muhtemelen başlarının çaresine bakmaya çalışacak ve bu tür bir uygulamayı eninde sonunda gündemlerine alacaklar. Uygulama yaygınlaştıkça kendini olduğundan güçlü gösterip avantaj yaratmaya çalışanlar da geri adımlara mecbur kalacaklar.
Son olarak Türkiye de sıcak paranın benzer şekilde vergilendirilmesi biraz zor görünüyor. Kamu kesimi ve mali sektörün her türlü sermayeye aşırı bağımlılığı ve gelmemesi durumunda yaşanacaklara ilişkin paranoyası Türkiye'yi kendi çıkarlarının gereğini yapamaz hale geliyor; küreselci sermayenin uygun görmediği bir uygulama mümkün olamıyor. Sonuçta geniş kesimlerin ekonomik durumu bozuluyor, istikrarsızlık artıyor. Ülkemizin durumu çekirge sürülerinin istilasına uğrayan tarlaları anımsatıyor, ekinler mahvoluyor ve yetkililer seyretmekten başka bir şey yapmıyor, yapmasına izin verilmiyor!..
Hafızanızı zorlayın yeniden değerlendirin, Türkiye mi doğru yapıyor yoksa Brezilya mı? Çekirge sürüsü ürünü talan edip gitmeye kalktığında hangi ülkenin faizlerinde veya enflasyonunda aşırı ve yıkıcı bir yükseliş yaşanmaz?..